Asıl yiğitlik; hak ve doğru bildiğini çekinmeden yapmak, yanlışı reddedip yapmamak, haram işlememektir... Neyi çok bildiğinizden ziyade ne yaptığınıza bakılır.
İnsanlar öğrendiklerini, bildiklerini, idrak ettiklerini icra etselerdi / gerçekleştirselerdi veya bildiklerinin gereğini yapsalardı, ona göre davranış sergileselerdi ahlâk felsefesine ve ahlâk psikolojisinin uyarılarına çok da ihtiyaç kalmazdı.
Ahlâk psikolojisi hem felsefe hem de psikoloji alanlarını ortak bir zeminde inceleyen çalışma alanıdır. Tarihî olarak, ahlâkî psikoloji terimi, ahlâkî gelişim çalışmasını ifade etmek için nispeten daha dar bir şekilde kullanılmış, ahlâkî psikoloji sonuç olarak etik, psikoloji ve zihin felsefesinin kesişimindeki çeşitli konulara daha geniş olarak değinmeye başlamıştır. Alanın bazı ana konuları ahlâkî yargı, ahlâkî akıl yürütme, ahlaki duyarlılık, ahlâkî sorumluluk, ahlâkî motivasyon, ahlâkî kimlik, ahlâkî eylem, ahlâkî gelişim, ahlâkî çeşitlilik, ahlâkî temeller, ahlâkî karakter (özellikle erdem etiği ile ilgili olarak), fedakârlık, psikolojik egoizm, ahlâkî şans, ahlâkî tahmin, ahlâkî duygu, duygusal tahmin ve ahlâkî anlaşmazlık olarak verilebilir.
Bir de ahlâk felsefesi vardır. Felsefeyi bir düşünme sanatı ve doğruyu / hakikati anlama ya da kavrama aracı olarak görenler için onun önemli bir değeri vardır.
Ahlâk felsefesi; insan yaşantısındaki değerler, kurallar, yargılar ve temel düşüncelerle ilgilenen; en genel anlamıyla, insan yaşantısının ahlaki boyutunu ele alan ve değerlendiren; insan davranışlarını ve bu davranışların doğru mu, yanlış mı; iyi mi, kötü mü olduğu sorgulayan felsefe disiplinidir. Ahlâk felsefesi, insan eylemlerini ve bu eylemlerin dayandığı ilkeleri konu alan felsefi disiplindir.
Ahlâk felsefesi; ahlâk alanında hakim olan ilkeleri, “iyi”nin ve “kötü”nün ne olduğunu, ahlaklılığın ne anlama geldiğini sorgular.
Ahlâk felsefesi, ahlak hayatı üzerinde sistemli bir biçimde düşünme ve soruşturmadır.
Ahlâk gömleğini çıkarmış olanların başka bir şey giymesinin hiçbir önemi yoktur.
İslâm dini evrensel bir dindir. İslâm dini akıl, iman, ibadet, muamelat ve ahlak alanlarından oluşur. Ahlâk, bütün bu alanlardaki temel ilkelerin bir hayat tarzına dönüşmesidir.
Ahlâk, insanda gelip geçici bir hâl olmayıp onun manevi yapısında yerleşen, bir meleke halini alan yatkınlık ve kabiliyetler bütünüdür.
Ahlâk, davranış düzenidir. Her insan az veya çok bir düzen içerisinde hayatını sürdürmek zorundadır. Bu yüzden ahlâk, insan hayatının zorunlu bir boyutu, tamamlayıcı bir parçasıdır. Ahlâk ilmi, bir kurallar ilmidir; insanların dinî, şahsî, ailevî ve toplumsal yaşayışlarında uymaları gereken kaide ve kanunları belirler.
Ahlâk, bir değerler ilmidir ve dolayısıyla davranışlara atfedilen değerlerin mahiyetini, ölçüsünü ve kaynağını araştırır; iyi fiilleri yapmayı ve kötü fiilleri terk etmeyi emreder.
Ahlâk, insanı düşünüp taşınmaya, herhangi bir baskı ve zorlamaya gerek kalmaksızın, görevi olduğuna inandığı işleri rahatlıkla ve memnuniyetle yapmaya sevk eder.
Ahlâk kavramı, insanın karakterini, huyunu, davranışlarını içeren ve her insanda olumlu veya olumsuz, iyi veya kötü olarak var olan bir özelliktir. İnsanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi nitelikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışlar bütünüdür. Her insanın ahlâkı vardır.
Ahlâk, iyi veya kötü huy ve karakterlerin tamamını içerir. Başka bir ifadeyle insanın fazilet (erdemler) ve rezaletleri (kötü özellikler) ahlakın kapsamı içerisine girer.
Yüce Allah (c.c.), Hz. Muhammed’i (s.a.v.) insanlığa en güzel örnek olarak göndermiştir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur; “Andolsun, Allah’ın Resulünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab suresi, 21.ayet)
Peygamberimiz (s.a.v.) doğruluk, adalet, merhamet, yardımlaşma, sabır, güven, kardeşlik, komşuluk, fedakârlık gibi hayata yön veren bütün davranışlarda insanlığa örnek olmuştur. Onun ahlakını yüce Allah(c.c) Kalem suresinin 4. ayetinde şöyle ifade etmiştir; “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.”
Peygamberimiz de (s.a.v.) “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” buyurarak gönderiliş amacının ahlaklı bireyler ve ahlaklı toplumlar oluşturmak olduğunu açıklamıştır.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yüce ahlakı, Kur’an ahlakıdır.
Biz Türk milletinin ve İslâm dinine inanmış ahlâklı fertleri olmak gibi yüksek dereceli sorumluluğumuz vardır. Bu sorumluluk bilinciyle Kur'an ve Peygamberimizin sünnetinden ilhamla aklederek, düşünerek adım atmak zorundayız.
Bilge Kağan'ın seslenişi, Kutadgu Bilig'in öğretileri, Yunus Emre'nin sevgi dolu doğru yolu, Gökalp'ın, Akif'in, Atsız'ın, Meriç'in, Dündar Taşer'in, Galip Demirel'in, Serdengeçti'nin, Erol Güngör'ün ve daha nicelerinin edebî ve medeni alandaki sözleri bizim kimliğimizin oluşmasında başlıca müessirdir.

Son söz:
Sosyal medyada klavye kahramanları pek çoktur. Karşı geldiği şeyi sonra öven, ardından inkâr eden ve yeniden başa dönen tutarsız işkembe doldurmaktan başka bir becerisi olmayan zavallı köle ruhlu müstemleke kafalı mandacı bit yavrularına çok kızıyorum.
Türk töresinin insana verdiği değere baktığımızda sahip olunan ilkeler ve uygulamalar İslam'la çelişmez. Kimi "Müslümanımsı" kişiler Türkçülük adı altında kendini kamufle ederek İslâm'a iman etmeyi Arapçılık saymaktalar.
Bu geri kafalar zamanında Türklük davasında büyük bedeller ödeyerek ömrünü geçirmiş "Taş medreselileri" bile beğenmezler. Türklük davasına hep düşmanca tavır alanların yanında birer rüzgâr gülü olup fırıl fırıl dönenlerin neci olduğu hiç de önemli değil. Ahlâk sahipleri açık tavır alır.
Eğer birşey iseniz yambul yumbul tarif etmeyin kendinizi. Kimsenin Müslüman olup olmadığı da hiç bir şekilde bizi ilgilendirmez. Cehenneme kadar yolunuz var!
Akıllı, adaletli, ahlâklı, erdemli, vefalı ve iyi insanlar iki yüzlü değildir.
Türk'e yaraşan, İslâm'a uygun olan da budur.
Tanrı Dağları'ndan
14.04.2025