Atatürk’ün bir siyasi parti kurmasındaki amaç, Cumhuriyetin siyasi ve toplumsal temellerini sağlamlaştırmaktı. Aklındaki hedeflere kurumsal kalıcılık sağlamak, yapılacak inkılapları halkın desteğiyle hayata geçirmek ve Nutuk’ta da vurguladığı gibi Cumhuriyeti ebediyen yaşatmaktı.
Cumhuriyet Halk Partisi, 9 Eylül 2023’te yüzüncü yılını kutladı. Kutlama afişinde “Yeni Yüzyıla Giden 100 yıllık yolculuk”tan bahsediliyordu. Bize göre bu sözden, “yüz yıldır gidiyoruz; sadece ikinci yüzyıla gelebildik” anlamı çıkıyordu.
Türkiye bir süredir, CHP’li Belediyelere yönelik, yolsuzluk ve terör skandallarıyla çalkalanıyor. Terör soruşturmaları, 31 Mart 2024 yerel seçimlerindeki “kent uzlaşısı”nın bir sonucu olarak İstanbul’da yoğunlaşıyor.
11 Şubat 2025’te CHP’li 9 Belediyeden, aralarında Başkan Yardımcıları ve Meclis Üyelerinin de olduğu çok sayıda CHP’li tutuklandı. Bunu yolsuzluk gözaltıları ve tutuklamalar takip etti. CHP, yolsuzlukta “Kent Uzlaşı”sıyla gelen terör tutuklamalarını 10’a katlamış durumda.
Yolsuzluk Soruşturmaları, İstanbul’un ilçelerinden sonra, 01 Adana, 02 Adıyaman, 07 Antalya gibi alfabetik olarak 09 Aydın’a doğru ilerlerken yeni bir gelişme oldu.
CHP’nin “Topuklu Efe”si Özlem Çerçioğlu, dün törenle Ak Parti’ye katıldı.
Çerçioğlu daha CHP’den istifa eder etmez hain ilan edildi. Özgür Özel’in “dosyası vardı” diye yolsuzlukla itham ettiği Özlem Hanım’ın “Atatürk’ün CHP’sinden çıkıp, Erdoğan’ın AKP’sine gitmesi” ezber bozan bir gelişmeydi.
Koskoca Topuklu Efe, Atatürk’ün partisini bırakıp “Atatürk düşmanlarının” partisine geçer miydi?
Çerçioğlu gözünü kırpmadan Ak Partii’ye geçebildiğine göre ya AKP “Erdoğan’ın AKP’si” değildi, ya da CHP “Atatürk’ün CHP’si” değildi.
AKP’nin Erdoğan’ın partisi olduğuna göre, CHP Atatürk’ün partisi değildi.
Yolsuzluk ve terör batağına saplanmış bir siyasi yapıya “Atatürk’ün partisi” demek, her şeyden önce Atatürk’e yapılacak en büyük hakaretti ve “Atatürk’ü Koruma Kanunu”na göre suç niteliğindeydi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi’ni 9 Eylül 1923’te kurdu. 1935’te ise bugünkü adı olan “Cumhuriyet Halk Partisi” benimsendi ve aynı tarihlerde partinin amblemi olan altı ok Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik, Laiklik, İnkılapçılık resmen kabul edildi.
Ne var ki bugün gelinen noktada, Atatürk’ün emanet ettiği bu altı ok, asli anlamını yitirmiş, yerini Yolsuzluk, Hırsızlık, Rüşvet, Adam kayırma, Terör ve Mandacılığa bırakmış durumda.
Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’e MHP’yi kurduran da bizi inadına MHP’li yapan da bir zamanlar Türk Milliyetçilerinin partisi olan ama 1944’te Türkçüleri yargılayan, 1978’de sokaklarda Türkçü avına çıkan CHP’deki bu 85 yıllık yozlaşmadır.
Alparslan Türkeş’in vefatından sonra Lider Devlet Bahçeli de hem ideolojik çerçeveye hem de devlet adamlığı çizgisine bağlı kalmış. Hem siyasi söylemlerinde hem de parti programlarında bu kuruluş ilkelerine sadakat konusundaki hassasiyetini sürekli vurgulamıştır.
Bugüne kadar kendi partisinden bir bakanı “aklan da gel” diyerek Yüce Divan’a gönderen başka bir siyasi lider olmamıştır. Bu yaklaşımın tüm partileri kapsayan bir siyasi geleneğe dönüşmesi ise ne yazık ki mümkün olamamıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti olan Cumhuriyet değerlerine sahip çıkabilmek için Başbuğ Alparslan Türkeş gibi, Lider Devlet Bahçeli gibi, sorumlusu olduğunuz kurumları belli ahlak ilkeleri içinde yönetmeniz gerekir.
Bu aziz vatanın tek çakıl taşı bile, parayla satın alınabilen adamların eline teslim edilemez.
Siyasi partilere anayasanın yüklediği görev, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine sadık kalmak, dışında, Milli kültürü ve ahlakı muhafaza etmek; toplumu, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, adam kayırma gibi hastalıklardan korumaktır.
Bugün bir konuda daha özel korumaya ihtiyaç var. “Atatürk’ün CHP’den korunması” gerekiyor.
Yolsuzluk ve terör soruşturmalarıyla çalkalanan, çöken ve çürüyen bir CHP’ye hiç kimse “Atatürk’ün partisi” diyemez. Bu, yüce Atatürk’e yapılacak en büyük haksızlık ve hakaret olur ve elbette “Atatürk’ü Koruma Kanunu”na muhalefetten suç duyurusunda bulunacak birileri bulunur.
Eğer CHP, köklü bir değişimle köklerine geri dönmezse “Atatürk’ü CHP’den Koruma Kanunu”na duyulan ihtiyaç her geçen gün daha da artacaktır.
Bir gün TBMM’de oylandığını görmek, benim için Özlem Çerçioğlu’nun Ak Parti’ye geçmesi kadar sürpriz olmayacaktır.