“Vefa bilmeyenlerin vakardan haberi olmaz.”
Bu cümle, yalnızca bir sitem değil, aynı zamanda bir çağrıdır. Bir milleti millet yapan, ortak acılar, müşterek değerler ve bu değerlere sahip çıkan iradedir.
27 Mayıs 2025 tarihinde MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin Ankara Kızılcahamam’da Ülkücü Şehitleri Anma Günü gerçekleştirdiği konuşması, bu iradenin ifadesi ve vatan evlatlarına verilmiş bir sözün hatırlatması niteliğindedir.
Şehitlik: Bir İnancın, Bir Davanın En Yüce Makamı
Şehitlik, İslam inancına göre ölümsüzlükle müjdelenmiş, Türk kültürüne göre kut ve onurla anılmış en yüce mertebedir. Ancak bugün, bu makam yalnızca dini ya da milli literatürle sınırlı bir kavram değil; aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini şekillendiren temel bir vicdan kodudur.
Türkiye ve Türk milleti için Ülkesi ve Ülküsü uğruna şehadete ermiş Ülkücü şehitlerin her biri, kişisel menfaatin ötesine geçmiş, zamanı ve zemini aşan bir dava adamlığının timsali olmuştur. Onlar, siyasi mevsimlere göre değil, milletin ebedi varlığına göre konum almış; gündelik çıkarların değil, tarihi sorumluluğun adamı olmuşlardır.
Türk ve Türkiye Yüzyılı: Bölgesel Güçten Küresel Etkiye
Bugün konuştuğumuz Türkiye Yüzyılı, yalnızca teknolojik, ekonomik ya da diplomatik bir atılımın ismi değildir. Türk ve Türkiye Yüzyılı; şehitlerin yazdığı bağımsızlık destanlarının, vatanı için çarpan kalplerin, millet iradesinin küresel dile dönüşmesidir.
Bu yüzyılda Türkiye’nin hem bölgesel bir güç odağı hem de küresel bir istikrar aktörü olması hedeflenmektedir. Bu hedef, yalnızca sanayi, ekonomi ya da diplomasiyle değil; milletin birliğiyle, vatanın bütünlüğüyle, toplumun direnciyle mümkündür. İşte bu yüzden, şehitlerin geride bıraktığı miras sadece hatıra değil, aynı zamanda gelecek vizyonunun teminatıdır.
Toplumsal Hassasiyet ve Kamu Diplomasisi: Devletin Vicdan Görevi
Bir ülke, şehitlerine ne kadar vefalıysa, o kadar güçlüdür. Şehit ailelerinin hassasiyetleri, yalnızca duygusal değil; aynı zamanda toplumsal bütünlüğün sınavıdır. Bu sınav, yalnızca anma törenleriyle değil; şeffaflık, bilgilendirme, doğru algı yönetimi ve etkin kamu diplomasisiyle verilir.
Bugün terörle mücadele salt güvenlik politikası olmaktan çıkmıştır. Bu artık bir psikolojik direnç ve mücadele, bir toplumsal dayanıklılık, bir kamusal hafıza yönetimidir. Ve burada liderlik kadar, kamusal sorumluluk sahibi bürokrasinin de yapıcı rolü hayati önem taşımaktadır.
Kamu diplomasisi, şehitlik gibi kutsal bir değer üzerinden sürdürülen mücadeleyi; toplumun ortak duygusuna, anlayışına ve dayanışmasına dönüştürmenin yoludur. Devletin tüm kademeleri bu konuda yekvücut olmak, milletin hissiyatını doğru temsil etmek zorundadır.
Ülkücülük: Sadakatle Yoğrulmuş, Hesapsız Ahlakın Adıdır
Ülkücü şehitler, egolarını değil; ülkülerini yaşatmayı seçmiş insanlardır. Her biri, “dava” kelimesinin içini ahlakla, cesaretle ve sadakatle doldurmuşlardır. Onlar yalnızca savaşan değil; Türk İslam Medeniyeti nöbeti tutanlardır.
Bugün çeşitli çevrelerce ülkücü-milliyetçi çizgiye yöneltilen iftira ve karalamalar, sadece politik bir saldırı değil; aynı zamanda şehitlerin hatırasına yönelik bir saygısızlıktır. Bu nedenle milliyetçi-ülkücü hareketin her mensubu, bu şuurla hareket etmek zorundadır.
Sonuç: Türkiye Yüzyılı, Şehitlerin Emanetine Vefa ile Yükselecektir
Her milletin kaderini belirleyen dönüm noktaları vardır. Türkiye’nin bu dönemecinde, en güçlü kılavuz şehitlerin emanetidir. Onların uğruna can verdiği değerler, Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın asıl yapı taşlarıdır. Bu nedenle;
Şehitlik ruhu yaşatılmalı,
Şehit ailelerinin hassasiyetleri korunmalı,
Terörle mücadelede toplumsal bilgilendirme etkin kılınmalı,
Ve kamu diplomasisi “vicdan diplomasisi”ne dönüştürülmelidir.
Türk ve Türkiye Yüzyılı, ancak şehitlerinin adını unutmayan, ardında bıraktığı emanetlere sahip çıkan bir milletin omuzlarında yükselebilir.
Bu vesileyle; başta merhum Başbuğ Alparslan Türkeş olmak üzere, tüm ülkücü şehitlerimizi, Gün Sazak Bey’i ve vatan uğruna can verip şehadete eren tüm kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor; gazilerimize uzun sağlıklı ve huzurlu ömürler diliyorum.
Fetih Ruhuna Vefa: 572. Yıla Gönülden Selam
Çağ kapatıp çağ açan büyük zaferin yıldönümünde; İstanbul'un fethinin 572. yılını kutluyor, Fatih Sultan Mehmed Han'ı ve fethin kahramanlarını da rahmet ve minnetle anıyoruz.
Dr. Oğuz Poyrazoğlu
Milli Ses Köşe Yazarı
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
opoyrazoglu@gazi.edu.tr