Ertuğrul SUBAŞI / AHVAL


Bir zamanlar bende...

Bir zamanlar bende...


Bir zamanlar bende...

Konuşmalarına bu şekilde giriş yaparlar. “Bir zamanlar bende Ülkücü idim” işte şu tarihte oranın/buranın başkanlığını yaptım. 

Bu girizgah onlar için kilit babındadır. Konuşmaları Tanrı dağı zirvesinden, Hira dağı eteklerine kadar gider ulaşır.

Küçükler, kocaman laflar etmeye başlar. Neden kilit diyorum ; Çünkü kendileri adına herhangi bir meziyet mevcut değildir. 

Aslında Milliyetçi Ülkücü Hareketi terk ve ihanet etmelerine rağmen kimlik kartları bile halen Ülkücü Milliyetçi duruşta. Onlarda biliyor ki, Milliyetçi Ülkücü camia sayesinde tanındılar, Milliyetçi Hareketin gölgesinde yürüdüler. 

Ama sonra ne oldu? “Kağnı gölgesinde yatanlar, kendi gölgeleri sandılar”  
Sosyolojik ve Psikolojik bir hakikatin ayyuka çıkışı burada çok önemli. Nedir bu ışık! Başka diyarın borazanını çalarken bile, bir başına mahiyeti olmayanlar halen “Bir zamanlar bende Ülkücü idim” diye sözlerine girerek “Can kurtaran simit” göz kırpması yapıyorlar. Peki Ülkücü bunu yer mi? Yemez! 

Başbuğumuzun ifadesi ile “ Yahudi dükkanında asılı Besmele” özelliğini taşıyanların halen bu hareketi nedir bilir misiniz? 

Biz MHP olmadan hiçiz. Biz Milliyetçi Ülkücü Hareket ile ayağa kalktık. Biz Milliyetçi Ülkücü Hareket sayesinde bir baltaya sap olduk. Biz Milliyetçi Ülkücü Hareket ile toplum tarafından kabullenildik. Bunun meali budur. Bu söylemlerin Ülkücü Camia için bir geçerliliği ve kıymeti harbîyesi var mıdır? Asla kati surette yoktur! Ülkücüler basamak ve atlama tahtası değildir. 

Bir zamanlar bende Ülkücü idim
Ülkücülük, belirli zaman dilimleri dahilinde olan bir olgu değildir. Ülkücülük her istendiğinde giyilip/çıkarılacak bir gömlek değildir.

Ülkücülük seçim zamanında “Türk Gençliğine” politika yapmak gayesi ile İPİ belirsiz alanlarda olup, ama yükseklerden Ülkücü naralar atmak değildir. Ülkücülük; her yolu mubah eyleyip, kendi ikbali uğrunda adım atmak hiç değildir. 

Seçim zamanı; “adaylık verirseniz sizdenim, vermezseniz karşınızda bir kuduz kelp misali hareket ederim, bölmek ve parçalamak için elimden geleni yaparım. Yeni genel başkan edinip, yeni parti rozetimi takar önüme bakarım”  işte Milliyetçi Ülkücü Hareket bu ve bunun gibi örneklerin karşısında uyanık ve Galip Erdem ifadesi ile  “ Bir kere dönen, ilerde tekrar döner. Döneklere dikkatli davranın.”  

Kırk kapıda pabuç eskiten, arsızlığın dibini yaşayan, Türk Milliyetçiliği ruhundan zerre nasipsizlerin “Bir zamanlar” diye başlayan ifadelerinin içi boştur.  Ülkücü ; Lider Teşkilat Doktrin töresinde, Milliyetçi Hareket ve Ülkü Ocaklarında hizmetine, mücadelesine devam edendir. Şahsi menfaatler uğrunda çalmadık kapı bırakmayanlar, bir takım tribün şovları için Ülkücü jargon kullananlara tabiri caizse karnımız tok. 

Defaatle belirttiğim husus şudur; Ülkücülük Milliyetçi Ülkücü Hareketin ekseninde, Teşkilat disiplini ve Aksiyoner ruhun vücut bulması ile oluşan bir yaşam tarzıdır. 

Ülkücüler, Ülkücülerden geçinenler, Ülkücülükten geçinenler ve nihayetinde moda gibi görmeye çalışan aklı evveller unutmasın ki, Ülkücü Hareket dualıdır ve şehitler kervanıdır. 
Velhasıl kelam. Bir zamanlar şöyle idim, böyle idim kelamları ile sözlerine başlayıp; eskileri anlatanların sözcük karmaşasına aldanmayınız. 

Biz devşirilemeyen bağrı yanık, Anadolu çocuklarıyız! 

Tanrı Türk’ü korusun ve Yüceltsin! 

Ertuğrul SUBAŞI 
Ahlat

YAZARLAR