Şükrü ALNIAÇIK

Tarih: 19.07.2024 18:57

Biri “Gerçek Milliyetçilik budur” mu dedi?

Facebook Twitter Linked-in

Milliyetçilik, tarihin en çok tanımlanmış kavramlarından biridir, sahtesi gerçeği olmaz.

Milliyetçi bir hareketi bin metreden tanıyabilirsiniz.

Milliyetçilikte, eylemin veya hareketin millet için kalıcı fayda sağlaması esastır. Enflasyonu 0,1 puan düşürmesi değil.

Yani tarlada harman beklerken köye soytarı getirirsiniz, millet bir süreliğine eğlenir. Sonra üç gün tatil ilan edersiniz millet yer içer, yatar yuvarlanır.

Bütün bunlar millet menfaatine gibi görünebilir, ama harmanı kaldırmadığınız için milleti kışın açlık beklemektedir.

Halkçılık, Yurtseverlik, Vatanperverlik, Dayanışmacılık, Paylaşımcılık, Özgürlükçülük, Bireycilik gibi farklı kavramlar bunun için vardır.

Bunların hepsinin kendi başına bir yaraya merhem olma kabiliyeti vardır. Ancak hiçbiri Milliyetçilik değildir ve bazıları Milliyetçilikle çelişir.

Yani Rahip Brunson olayında olduğu gibi operasyonel bir dış politik baskı karşısında pragmatik davranarak ekonomiyi rahatlatabilirsiniz. Böylece milletinize faydalı olduğunuzu da düşünebilirsiniz. Ancak Türk Milleti adına verilmiş bir hükmü başka bir milletin kurumsal siyasi baskısı sonucunda bozarsanız, yani papazı verirseniz Milliyetçi bir hareket yapmış olmazsınız.

Hele de bu yaptığınıza asla “gerçek milliyetçilik” diyemezsiniz.

Çünkü Brunson olayında Trump, Türkiye Ekonomisine bir eşkıya gibi saldırmış ve Millî Egemenlik kadar Millî Bağımsızlık da zarar görmüştü. Bu iki ilkenin çiğnendiği bir ortamda Milliyetçilikten bahsedemezsiniz.

Kavala olayı, teknik olarak ajan Brunson olayından farklı değildir. En azından Tuğrul Türkeş’in konuya yaklaşımı böyledir.

Milleti ekonomik baskıdan kurtarmak için Osman Kavala’nın millî bekâ yani Milliyetçilik yönünden muzır bulunan yönlerinin gözardı edilmesi ve bir Türkeş’in kendisini ziyaret ederek Türkiye üzerindeki basıncı azaltmasıdır.

Tuğrul Türkeş’in “gerçek milliyetçilik” dediği tavizkar yaklaşım budur.

Osman Kavala parasıyla hareket eden, adam satın alan bir milyarderdir. Tıpkı Kızıl milyarder George Soros gibi o da “foncu”dur.

Executive Intelligence Review tarafından yayınlanan özel rapora göre, “doğu bloku ülkelerindeki reformların arkasındaki asıl beyin, Amerikan vatandaşı Macar Yahudisi, George Soros'tu.”

1990'larda Soros Vakfı,

Romanya’nın yeni ders kitaplarını yazdırıyordu. Vakfının yıllık bütçesi, 1996’da 10 milyon doları aşmıştı.

1997’de Malezya’ya Soros vakıfları eşliğinde yapılan IMF müdahalesiyle 2001’de 57. Hükümete yapılan kundaklama operasyonunun aynı ellerden çıkmış olduğundan emin olmak için ekonomist olmak gerekmiyor.

Yani Milliyetçi Hareket, Soros ve onun yerli benzerleri hakkında yeterli deneyime sahiptir.

Öteden beri TESEV'deki faaliyetlerinden tanıdığımız Osman Kavala'nın adı, PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'a selam gönderen ünlü "Sivil Toplumcu!..." olarak gündeme geldi.

KVK 90’ların sonu ve tüm 2000’li yıllar boyunca Türkiye’nin en güçlü mobil telefon distribütörüydü.

Türkiye'nin en büyük cep telefonu dağıtım şirket olan KVK'nın üç ortağından biri olana Osman Kavala'nın İmralı tutanaklarında ne işi vardı?

Soros’un Türkiye şubesi olan bu kızıl milyarder, hapisten çıkan silahlı sol eylemcilere iletişim yayınlarında ansiklopedi maddesi yazdırarak kanlı ellerle tokalaşmayı çoktan öğrenmişti.

Osman Kavala, Soros fonuyla beslenen TESEV'in de Yürütme Kurulu üyesi.

“Türkler 1 Milyon Ermeni'yi, 30 bin Kürdü öldürdü!" diyen yazar Orhan Pamuk ve 57. Hükümete Soros operasyonu düzenleyen Kemal Derviş'le birlikte "Helsinki" Yurttaşlar Derneği Kurucu Üyesi.

Kavala, tüm TESEV'li "Açık Toplum" misyonerleri ve "Kürt Sorunu" ifadesinin öncüsü Mehmet Ali Birand gibi bir Sabatayist... Yani Yahudi dönmesi.

KVK’yı kalkındıran ve Türkiye pazarının % 40'ını uzun süre elinde bulunduran NOKİA, bir Finlandiya markası. "KVK" da, Nokia'nın Türkiye'de en çok satan distribütörü.

   Helsinki Yurttaşlar Birliği'nde adı geçen Helsinki, bilindiği gibi Finlandiya'nın başkenti.

Finlandiya'nın ünlü bir Nobel ödüllü Cumhurbaşkanı var. Adı Martti Ahtisaari... Marti, ilk yurtdışı görevini "Genç Hıristiyanlar Birliği"nin bir misyoneri olarak Pakistan'da yapıyor. Aslında gerçek adı Adolfsen ve Norveçli bir dedenin torunu...

Oslo’nun Norveç’in başkenti olduğunu da bir kenara yazalım.

Marti, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın sorunun çözümü için "akil adamlar" grubuna önerdiği isimlerin başında geliyor.

Çünkü Marti'ye Nobel getiren süreç, 1993'te BM Bosna Hersek Özel Temsilciliğiyle başlıyor. Ruslar'la birlikte Miloseviç'in ikna edilmesi sonucunda Yugoslavya'nın dağılması,

Endonezya hükümeti ile ayrılıkçı Açe Hareketi arasında ateşkes yapılması ve nihayet Kosova'nın bağımsızlık kazanması, Martti Ahtisaari'ye Nobel ödülünü getiren "teknik" becerileri.

KVK, 25 yılda 30 milyona yakın cep telefonu, milyonlarca adet SIM kart ve milyarlarca dakikalık kontör satıyor.

Kavala’nın niyeti, “Apo’ya özgürlük, Kürtlere özerklik, filan…” Sonrası bilinmiyor.

Sadece şunları Tarihçiler çok iyi biliyor. Filistin’de bir Yahudi Devleti kurma projesinin fikir babası Sabatay Zevi’dir.

Onun babası Mordechai Zevi de İngiliz tüccarlarının İzmir distrübitörüydü.

Osman Kavala’nın üyesi olduğu Sabatay tarikatı, sıradan bir dönmelik değil, aklı başında Musevilerin de azgınlıkla suçladığı, radikal musevi, siyonist bir örgüttür.

İsrail arz-ı mevud yönünde Arap Baharı, BOP, GOP adı altında kuvvetli ataklar yaparken Kavala da var gücüyle kendi inancının ve milliyetçiliğinin hakkını vermiştir.

İpten kazıktan kurtulmuş ne kadar Ülkücü katili varsa beslemesinin sebebi budur.

Tuğrul Bey, Türk Milliyetçiliğinin "kapsama alanı" dışına çıkmış olmalı ki, bu sinyali alamıyor!

Yerli Soros Kavala, İsrail Kürdistanı için sağdan ve soldan zayıf karakterleri satın alıyor.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket, şanıyla şerefiyle direniyor.

Mücadele kızıştıkça, lekesiz bayraklar, birer Alparslan Türkeş oluyor.

Soy ismini ikbal makamına taşımak dışında bir fikrî becerisi olmayan bir şaşkın, “Kavala’yı ziyarete gideceğim, gerçek Milliyetçilik budur” diyor.

Memleketin gün görmüş kargaları bile ağlıyor!..

Fazlasını söylemeye, dilimiz varmıyor.

Şükrü Alnıaçık
Tarihçi/Yazar
19.07.2024


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —