Gidenin geri gelmeyeceğini,
Gelse de bazı şeylerin eskisi gibi olmayacağını dün bir dost meclisinde anladık..
Yaklaşık 50-55 yıl önce, bir zamanların "68 kuşağı" diye adlandırdığı, zamanımızda 75 ile 80 yaş aralığındaki "ihtiyar delikanlılar" olarak sımsıcak bir mekanda, Dean Martin Cafe'de buluştuk..
***
Adana'nın beyaz eşya dünyasına adını kabul ettirmiş Hilmi Önder, Mavi Işıklar müzik grubu ile sadece Adana'da değil tüm Türkiye'de çığır açan ekibin baterist ve solisti, mimar Kamil Erginöz, Adana'nın siyasetteki çok özel isimlerinden Büyükşehir Belediyesi eski Başkanlarından Zihni Aldırmaz, Adana Müze Müdürlüğü görevini yerine getirirken bu şehrin tarihine ve kültürüne hep sahip çıkan, siyasette bir dürüstlük sembolü olan, arkeolog Yalçın Karalar ve ekibin en küçüğü olarak ben, muhteşem bir "zaman yolculuğu"nda buluştuk..
***
Günümüz insanlarını sohbet ve bilgi paylaşma ortamından uzaklaştıran çağdaş teknoloji aletlerini bir kenara bırakıp, "sohbet" edebilmenin keyfini çıkardık..

Gençlik günlerindeki Adana'nın anılar deryasındaki unutulmaz simalarını hatırladık, "Bakkal Mahmut", "Çörçil" gibi efsane öğretmenlerden başladık, Tepebağ Okulundan, Erkek ve Ticaret Lisesi'nden kadar efsane okulları hayallerde ziyaret ettik..
Has'lardan Sabancı'lara, Sapmaz'lara kadar birçok ünlü aileyi konuştuk..
Aytaç Pekkoçak'tan İskender Ayvalık'a, Nihat Geven'den, Hamit Deste'ye kadar gazeteci büyüklerimizi, Çopur Nihat'tan, Celal Serin'e, "Okey" Osman'a kadar birçok ünlü ismi güzel anılarla yadettik..
***
Gerçek anlamda, tadını çıkara çıkara "sohbetin dibine vurduk!"
Adana'nın ticaretine, sporuna, siyasetine, bu kente renk vermiş kişiler bir daha geri gelmezdi, gelemezdi..
Bize düşen, anılardan, geçmişten ders almak, bunun keyfini çıkar aktı..
Sadece onu yaptık, keyfimize..
***
Hani bir söz vardır;
"Çiçekleri öldürdükten sonra istediğin kadar güneş ol, bir daha yeşermez!" diye..
Biz güneş olmadan da yeşerttik yaşamı.. Ruhumuzda çiçekler açtı, Mevsim nedir; düşünülmeden!