BUGÜN 10 ŞUBAT…
*SULTAN ABDÜLHAMİT HAN…
BÜYÜK ŞAHSİYETLERİ:
-HIRPALAMAK,
-İTİBARSIZLAŞTIRMAK, -ÖTEKİLEŞTİRMEK YA DA
BİR BİRİYLE ÇATIŞTIRMAK…
-HER ŞEYDEN ÖNCE TÜRK MİLLETİNE DÜŞMANLIK, GELECEK HEDEFLERİMİZE İSE İHANETTİR.
![](https://ucuncusayfahaber.com.tr/resimler/2025-2/10/71627949196565.webp)
Sınıfın kapısını kapayıp, derse başlayınca bambaşka dünyalara daldığım o inanılmaz meslek…Öğretmen olmak..
Sultan Abdülhamit Han’ın yaptığı kalkınma hizmetlerini anlatmak için iki ders saatine sığmayacak kadar zaman alırdı.
Aziz Türk Milleti:
-Kimin Kızıl Sultan,
-Kimin Ulu Hakan,
-Kimin de SON PADİŞAH olduğunu
çok iyi bilir Allah’a şükür.
Üstad şair ve yazar Necip Fazıl
Sultan Abdülhamit Han hakkında;
“Abdülhamit Han’ı anlamak her şeyi anlamak olacaktır.” demiştir.
Ahmet Hamdi YAZIR’ın oğlu Muhtar Yazır’ın, babasının defterinden naklettiğine göre;
“Hayatımda yaptığım en büyük hata, Sultan Hamid’in hâl’ine karışmamdır.!” demiştir.
Son Almanya İmparatoru II.WİLHELM Sultan II.Abdülhamit hakkında şunları söyler;
“-Fransız kralı ile görüştüm;
AŞAĞI BULDUM…
-Japon imparatoru ile görüştüm;
BASİT BULDUM…
-İngiliz kralı ile görüştüm;
KENDİ AYARIMDA BULDUM…
-Ne zaman ki, Osmanlı Sultanı Abdülhamit Han ile görüştüm;
Heybeti, zekası ve nezaketi karşısında beni bir TİTREME aldı.!”
Asker ve siyaset adamı Ali Fethi OKYAR Selanik ve Beylerbeyi’nde defalarca görüştüğü ll. Abdülhamit hakkında şunları söyler;
“Hayatımda Sultan Hamid kadar nazik, terbiyeli, buna rağmen karşısındaki ile mesafesini muhafaza eden şahsiyet görmediğimi söyleyebilirim..”
Büyük Britanya’nın Dışişleri Bakanı Edward GREY hasmı olduğu ll.Abdülhamit hakkında;
“Ne büyük kayıp…Hasmımdı ama onun ölümü ile diplomasi mesleği artık zevkini kaybetti.!”demiştir.
Yazar ve şair Nihal ATSIZ, Peyami Safa’nın ll.Abdülhamid Han’a “CAHİL” demesi üzerine kaleme aldığı yazıda;
“-Bu dünyada herkes birçok şeyin cahilidir. Yeter ki kendi işinin cahili olmasın.
-Kendi işinin ehli olduğunu bin bir delille ispat etmiş bulunan Sultan Abdülhamit ise ASLA CAHİL DEĞİLDİR.!
-Onun bir yüksekokul ve hatta lise diploması yoktu.
-Fakat hususi öğretmenlerle,
hayattan ve içinde yetiştiği büyük
ve muhteşem hanedandan çok CEVHERİ şeyleri öğrenmişti.”
Çok koyu bir Abdülhamit düşmanı olan filozof Rıza TEVFİK, Sultan tahtan indirildikten sonra pişmanlığını “Sultan Abdülhamit Han’ın Ruhaniyetinden istimdad” adlı şiir’inde dile getirmiştir.
İşte şiirden bir dörtlük;
“Tarihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyasi padişahına..”
Mustafa Kemal ATATÜRK, Nafiz Tepedenlioğlu’nun yazdığı bir yazı üzerine kendisine;
“Bak çocuk…Kişisel düşüncemi kısaca söyleyeyim; tecrübe göstermiş ki, toprakları üstünde yaşayan insanların çoğunun durumu kuşkulu ve sınırları yalnız düşmanlarla çevrili bir büyük devlette, Abdülhamit’in yönetimi büyük hoşgörüdür. Hele bu yönetim 19.yüzyılın son yıllarında uygulanmış olursa..”
Bizde deriz ki;
-Padişahtan korkabilirsiniz, hatta nefret bile edebilirsiniz. Ama onun çalışkanlığını ve adaletini inkar edemezsiniz.
-Savurganlığa son veren tutumuyla Türk Maliyesini ıslah etmiş ve ülkeyi baştanbaşa mektep ve demiryolu ağıyla örmüştür..
-Devlet canlanmasını padişahın enerji, ustalık ve vatanseverliğine borçludur. Sultan Abdülhamid’in bu açıdan değeri, hiç bir zaman inkar edilemez.
-II.Abdülhamit, Osmanlı tarihinde belki de en çok “muhalefet” edilen padişahlardan biridir.
-Batının özellikle siyonistlerin yıkıcı hamlelerine karşı direnmiş, dış politikada hesaplı davranmıştır.
-Özellikle sağlık ve eğitim hizmetleri için yorulma bilmeden çalışmıştır.
-Devleti kalkındırmak için önemli adımlar atmış, ses getirecek projeler üretmeye çalışmıştır. Ancak büyük karalama kampanyalarına maruz kalmış ve tahtan indirilmiştir.
-İmparatorluğu 33 yıl nasıl idare ettiği tahtan indirildikten sonra daha çok idrak edilmiştir. Allah ondan RAZI olsun. Aziz ruhu şad olsun.
Yanındakine “hadi ordan pis Türk” diyen Arnavut bahçevana pencereden Davudî ses tonuyla; “UNUTMA SENİN EFENDİNDE BİR TÜRK.!” diyerek her fırsatta Türklük yanını ortaya koyan bir liderdir. Ruhu şad olsun.
-Büyük devlet adamı...
-Gerçek bir Türkçü...
-Örnek Türk aydını...
-Gönlümün son padişahı..
Sonradan tahta oturanlar mı?
Bence şekilden ibaret. Fikrini ve iradesini başta mecralara kiralamış ve BAŞINI KUMA SOKMUŞ olanların sözü de kendisi de muteber değildir.
Ruhsuz ve biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.
Sultan 2.Abdülhamit Han ile en çok Sabetaylar ve Ermeniler uğraşmışlardır.
Bugün bağıranlar onların torunlarıdır. Hani…büyüklerimiz derler ya;
“OTU ÇEK KÖKÜNE BAK”
SULTAN ABDÜLHAMİD HAN KONUSUNA MİLLİYETÇİ, ÜLKÜCÜ YAKLAŞIMIM:
-Ne "HİÇ TOPRAK KAYBETMEDİ” ölçüyü aşma, aşırı davranma/ifratına düşeriz,
-Ne de Ermeni'nin lafı olan "KIZIL SULTAN” iftirasını ederiz.
Memleketin bekâsı için çile çekmiş her Türk'e olduğu gibi ona da (Atsız'ın ifadesiyle "Gök Sultan"a) sadece dua ederiz.
ABDÜLHAMİT HAN, devr aldığı Devlet-i Aliyye'yi ayakta tutmak, millete hizmet için elinden geleni yapıyor.
93.Harbinden sonra devleti bir daha harbe sokmadan elindeki imkanları sonuna kadar kullanarak ulaşım, haberleşme, sağlık, eğitim ve kültür hayatımızda pek çok şeyin öncüsü olmayı başarmış, aslında “Modern Türkiye’nin” kurucusu II. Abdülhamit Han olmuştur.
Belki “modern Türkiye’nin kurucusu” tezi aşırı bir iddia gibi gelebilir. Ancak tarihi kayıtlara, vilayet salnamelerine baktığımızda bunun hakikat olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Türk devlet geleneğinde “Türkçeye” önem verildiği görülmektedir. Türkçe sevdası ve Türkçe duyarlılığının Sultan İkinci Abdülhamit'te ziyadesiyle var olduğu bilinmektedir..
1876 Anayasasında ilk defa "resmi dilin Türkçe olduğu ve devlete hizmet edecek kişilerin Türkçe bilmesinin zorunlu olduğu" bilinirse durum daha iyi anlaşılacaktır.
Ayrıca yine aynı tarihlerde çıkarılan Abdülhamid imzalı fermanla; Rum ve Ermeni okulları başta olmak üzere bütün azınlık okullarında resmi devlet dili Türkçenin zorunlu dil olarak belirlenmesiyle de neden Abdülhamit'in "kızıl sultanlığa" terfi ettirildiği daha iyi anlaşılacaktır.
-Ulaşım alanında Hicaz demiryolu,
-İnsana hizmette Darü'l-Aceze,
-Eğitimde vilayet merkezlerine Liselerin, kazalarda Ortaokulların,
-Payitaht'da Tıbbiye, Harbiye, Mülkiye, Mühendishanelerin yaptırılması, erkek ve kız öğretmen okullarının eğitime başlaması,
-Sağlıkta hastanelerin inşası, kaza merkezlerinde hükümet tabiblerinin atanması...
Yaptırdığı eserler bugün bile hizmet vermektedir. Saat kuleleri,hükümet konakları, Çanakkale tabyaları halen ayaktadır. Her vilayette karayolu çalışmaları yine Sultan Hamid'in devr-i iktidarında başlamıştır.
Tabii bu hizmetlerin karşılığı olarak Batı nazarında KIZIL SULTAN-MÜSTEBİT-YILDIZ BAYKUŞU” yaftası olmuştur.
Ulu Hakan devr-i iktidarında hem devleti ayakta tutmak hem de ülkeyi kalkındırmak için hizmet siyasetini esas almış, çaresiz kalınca kaderine razı olmuş bir halet-i ruhiye ile meşrutî rejimi kabul etmiştir.
1908/1918 ülkemiz için tam bir felaket olmuştur. 10 yılda ülkede işe yarar, eli kalem ve silah tutan, çift süren, ziraat yapabilen, bir nesil harp meydanlarında heba olmuştur.
Zamanın İngiltere ve Almanya’nın elinden eteğinden tutanlar, onların ağızlarından çıkacak bir sözle gelecek planlaması yapmak için hazır kıta bekleyenler dik duramazlar, yerli olamazlar, milli olamazlar, Aziz Türk Milletinin evladı asla olamazlar.
Bizde bu durumda tarih penceresinden bakarak deriz ki;
Beceriksizliğinden dolayı padişah Abdülaziz tarafından sürgüne gönderilen Serasker katil Hüseyin Avni Paşa’nın dediği gibi;”DİNİM KİNİMDİR” sözünden hareket ederek “II.Abdülhamit Han düşmanlığı” onların gözünü kör, kulağını sağır, dillerini lal eylemiş.
SÖZÜN ÖZÜ CANLAR…
Elbette tarihteki eksikliklerden, yanlışlıklardan ders çıkartacağız. Ancak tarihin bir bölümünü ideolojik vs gerekçelerle reddetmek Türk milletine, tarihine ve de geleceğine yapılmış en büyük kötülüktür.
Hatta millet olma bilincini dinamitleyen büyük bir tehdittir. Bilinen ilk tarihimizden bu güne ve tarihin her safhası bizimdir, bize aittir.
Atatürk'ü kılıf yaparak Osmanlı'ya saldırmak ya da Abdülhamid'in arkasına gizlenip Atatürk'e ve Cumhuriyete saldırmak en hafif ifadeyle şuursuzluktur .
Ayrıca milletlerin büyük Ülkülere ulaşabilmesi için en önemli heyecan kaynaklarından biri tarihe malolmuş büyük şahsiyetlerdir.
Oğuz Atadan Bilge Kağan'a Atila'dan Alparslan'a, Fatih'ten Kanuni'ye Abdülhamid'den Atatürk'e Türk tarihinde önemli izler bırakan bütün şahsiyetler Millet olarak gelecek hedeflerimize ulaşmamızda önemli bir ilham ve heyecan kaynağımızdır.
Dolayısıyla bu büyük şahsiyetleri hırpalamak, itibarsızlaştırmak, ötekileştirmek ya da bir biriyle çatıştırmak her şeyden önce Türk milletine düşmanlık, gelecek hedeflerimize ise ihanettir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne kadar milli ve tarihi bir kahramanımızsa, Sultan 2.Abdülhamit Han da o kadar milli ve kahramandır.
Bugün 10 Şubat…
Ulu Hakan 2.Abdülhamit Han’a Allah rahmet eylesin…Kabri nur, ruhu şad, Nezd-i İlahi’de Makamı Âli olsun inşallah.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
10-Şubat-2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK