BUGÜN 14-MART...TIP BAYRAMI
ÇOĞU HASTASINI ÜCRET ALMADAN;
“-SADECE ÜLKÜCÜ ŞEHİTLERİMİZE DUA EDİN YETER” DİYE GÖNDERİYORDU
ÜLKÜCÜ ŞEHiDİMİZ:
*DR. HÜSEYİN KABASAKAL

İlk ve orta öğrenimini Kadirli’de yaptı.
Tıp fakültesi eğitimini tamamladıktan sonra çok sevdiği memleketine dönerek Rasim Ünal mahallesinde ikamet ediyordu.
Mesleğini de Kadirli’de sürdürüyordu. MHP Kadirli ilçe teşkilatı yönetiminde görevliydi.
Nişanlıydı…Evine yakın yerde açmış olduğu muayenehanesinden Cuma günleri ücretsiz muayene yaparak, sevdiği insanına hizmet etmenin şevkiyle mutlu oluyordu.
Bütün ilçe halkının sevgisini kazanan ülküdaşımız, çoğu hastasından ücret almadan "sadece ülkücü şehit gardaşlarına dua edin yeter" diye gönderiyordu.
Onun bu düşüncesi halka halka büyüyor, Kadirli insanı ülkücülüğün yolunun insana hizmetten geçtiğinin şuuruna eriyordu...
Her türlü sevgiyi kazanan ülküdaşımız için artık kendi yuvasını kurmanın zamanı gelmiş ve nişanlanmıştı.
Kısa zaman sonra düğün yapacaktı.
Ülkü Ocakları Kadirli teşkilatında verdiği seminerde şöyle diyordu;
“-Hepimizin var oluş kaynağı Mevlâ'dır.
-Onun yarattığı insana hizmet de bizim görevimizdir.
-Türk milliyetçileri bu şuurla hareket etmeli, bayrağına leke getirmemelidir.”
O bu sorumluluk içerisinde ocaktan ayrıldı. Şehir merkezinde birkaç yere uğradı. Nişanlısına hediye aldı ve evinin yolunu tuttu...
Dar sokakta kurulan kahpe pusudan habersizdi.
Evine 50 metre kala kızıl kurşunlar akşamın erken kararacağının belirtisi olarak yılan kıvraklığında ülküdaşımızın alnına yol aldı...
Şakağından vurulan ülküdaşımız vücuduna aldığı kurşunlarla şehadet şerbetini içerken cansız bedeninden geriye, nişanlısına hediye olarak aldığı bir küpe, çanta içinde bir bluz, boynunda bir cevşen...
Her yan kızılca kıyametti. Her yan kan deryası...
Kabasakal ailesinin, ülküdaşlarının ve onu sevenlerin çığlıkları Yılankale'nin surlarına çarpıp tekrar kendi göğüslerinde son buluyordu...
Kadirli'de toprağa verildi.
Cenab-ı Allah’ın “topraktan geldiniz, toprağa döneceksiniz” buyruğuna en büyük sevgilinin, Hz.Peygamberin yanına dönmelerinde şehitlerimizin zerre üzüntüleri yoktur…
Belki şehit olmalarına sebep, kendi vatanlarında, kendi bayrağı altında yaşayanlardan gelmiş olmasıdır tek üzüntüleri..
Biliyoruz ki...”unutmak; tükenmektir..
Biliyoruz ki...”Ahde vefasızlık, aynı zamanda imansızlıktır…”
Şehitlerimizin Kabrinin yanıbaşında “Fatiha” okuduğumuz zaman gönlümüz Kutup ikliminden, bizim Akdeniz iklimine dönüşmektedir.
Rabbim onu gufran, rahmet döşeğinde ağırlasın...İmanım gereğince inanıyorum ki zaten öyledir, şehittir; güzel makamı vardır..
Uğrunda can verdikleri ulu Türk Devleti ve Aziz Milletimiz ebed-i müddet olsun inşallah.
1970'lerdeki ülküdaşlarımın mücadelesi bir kahramanlık destanıdır.
O yıllarda ülkücü mücadelede yer almış olanların hepsi birer kahramandır.
1970'li yıllarda o şanlı mücadelenin içinde yer almış olmaktan her zaman gurur duydum. Bu durum benim en şerefli mirasımdır.
12 EYLÜL ÖNCESİNDE, GENÇKEN YAŞLANMIŞTIK…Civan ülküdaşlarımızı kara toprağa vermekten!
Rabbim... Bu mübarek vatan için şehit olan tüm şehitlerimize rahmet eylesin.
Yunus der ki;
“Bu dünyada bir nesneye
yanar içim göynür özüm,
Yiğit (genç) iken ölenlere
gök ekini biçmiş gibi.”
Biz de deriz ki;
Peygamber miraca çıktı;
ÜMMETLE döndü,
Yunus buğday için gitti;
HİMMETLE döndü,
Elbet bütün insanlar gitti bir yerlere,
Kimi ELİBOŞ, kimi CENNETLE döndü.
Kavga yıllarımızda (1976-80) Ankara/Karşıyaka mezarlığını “komşu kapısı” yapan bir ülküdaşın olarak derim ki ;
Nezd-İlahi’de makamın âli olsun inşallahh..Sizleri minnet ve şükran duygularımızla yadediyoruz.
Sağlıklı toplum olabilme yolunda ve vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden tam manasıyla yararlanabilmeleri adına var gücüyle çalışan, başta yüzlerce doktor öğrencim ve çok sayıda yakın akrabam doktorlar olmak üzere, tüm sağlık personelimizin 14 Mart Tıp Bayramını kutlarım.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
14 Mart 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali Kuzencik