Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI


BUGÜN 24 KASIM…

Bir milletin milli, ahlaki ve kültürel yönden, güçlü ve medeniyet bakımından kalkınmış olması, öğretmenlerimizin üstün ve fedakar çalışmalarına bağlıdır.


-BUGÜN 24 KASIM…

-ÖĞRETMEN OLMAK ÇOK GÜZEL, ANCAK ONDAN DA GÜZELİ “ELİ ÖPÜLESİ ÖĞRETMEN” OLABİLMEKTIR.

Yıllardır yeni tanıştığımız öğretmen arkadaşlar sorarlar; “MEZUNİYET 
NERESİ ALİ HOCAM?”

 

 

Bende 1976-80 yıllarında okuduğum ve çok sevdiğim DİL-TARİH’in devamında ANKARA YÜKSEK ÖĞRETMEN’in adını "keyifle" söylerim.

Hayatta bazı “KEŞKELERİM” olmuştur, ancakkk bu ulvi öğretmenlik mesleğini seçmemde ASLA olmamıştır.

Kapıyı kapatıp, yoklamayı aldıktan  sonra “HAYDİ CANLAR” deyip derse başlayınca bambaşka dünyalara daldığım o inanılmaz meslekte.

Uzun yıllar kurucu/müdürlüğünü yaptığım özel eğitim kurumunun seminerinde defalarca konuşmasını dinlediğim değerli ilim ve gönül insanı rahmetli Prof.Dr. Doğan CÜCELOĞLU derdi ki;

“-Hangi eğitim sistemi içinde olursa olursa olsun, 
-Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, 
-Öğretmen öğrencisiyle gözgöze geldiği bir an vardır. 
-O anda öğretmen, öğrencinin gönül kapısından girerek zihnine ulaşır...
…VE İŞTE O AN EĞİTİM BAŞLAR.”

Bizde deriz ki;
-Öğrenciler, öğretmenin elinde şekillenir, olgunlaşır ve hayata hazırlanır. 
-Öğreten ve öğrenen arasında GÜVEN ve SEVGİ ilişkisine dayanan bir meslektir öğretmenlik.

Bir milletin milli, ahlaki ve kültürel yönden, güçlü ve medeniyet bakımından kalkınmış olması, öğretmenlerimizin üstün ve fedakar çalışmalarına bağlıdır.

Yaşadığı dönemlere sığmayıp çağlar üstüne sıçrayanların mutlaka rahle-i tedrisinden geçtikleri bir öğretmenleri, bir büyükleri, dağ gibi arkalarında duran bir AKŞEMSEDDİN gibi hocaları vardır ve bu durum kaçınılmaz bir hayat gerçeğidir.

İlim ve hikmet sahibi, alim ve arif şahsiyetli büyüklerimiz tarihin her döneminde milletimizin yüz akları olmuş, Türk-İslam aleminin mümtaz karakterleri olarak anılmışlar ve saygı görmüşlerdir.

Öğretmenlik mesleğini diğer mesleklerden ayıran en önemli özellik, malzemesinin İNSAN olmasıdır.

Biliyoruz ki, eğitim ve öğretim dediğimiz çok boyutlu hayat, satırlar ve sınıflar arasında değil, GÖNÜLLER  arasındadır.

İnsanın insan olma vasfını ön plana çıkaran şey ise “eğitim ve kültürdür.”

Dolayısıyla öğretmenler ömür boyu “ÖĞRENEN ve ÖĞRETEN” olmak gibi bir özelliğe sahiptir.

Nice “umutsuz” genci yüreklendirip hayata kazandırdığım için kendimi
mutlu hissediyorum.

 

Üniversite sınavında başarısız olan öğrencileri “babacan” bir tavırla karşıma alıp;

“-CANLAR…Planlı bir şekilde çalışanın başaramayacağı hiç bir şey yok,

-40 YIL MUTSUZ OLMAKTANSA 
39 YIL MUTLU OLUN,

-Bu yüzden istediğiniz fakülteyi kazanın ve sevdiğiniz işi yapın,

-Çünkü hayatta İŞ ve EŞ çok önemli.

-Bu ikisiyle pazara değil mezara gidilir.!” diyerek…herşeyden ümidini kesmiş iken hayata kazandırdığım gençler ile anne ve babalarından aldığım dualar bu dünyadaki en büyük servetim olmuştur.

Rabbime şükrediyorum bana 40 yıl öğretmenlik zevkini tattırdığı için.

Allah rahmet eylesin milli şairimiz 
M.Akif Ersoy ne güzel söylemiş;
“MUALLİMİM diyen olmak gerektir, İMANLI-EDEPLİ sonra LİYAKATLI.”

Kendisi de bir öğretmen olan Ahmet ARVASİ Hocamızda der ki; 
“Bir öğretmen, içinde bulunduğu toplumun milli ve manevi hassasiyetlerini bilmeli ve bu şuurla millet ve devlet menfaati gözeten nesiller yetiştirmelidir.”

Bizde deriz ki;
-Öğretmen olmak çok güzel... 
-Ancak ondan da güzeli “ELİ ÖPÜLESİ BİR ÖĞRETMEN” olabilmektir.

Türkiye dereceleri yapan…Hem ilk 3’e hem de ilk 10’a ve ilk 100’e giren çokkk sayıda öğrencim olduğu kadar maalesefff üniversiteyi kazanamayan öğrencilerimde olmuştur.

Sınavı kazanamayan karayağız bir öğrencim Konya/Kadınlar Pazarı’nın girişinde babasından devr’aldığı güzel bir manavı işletmektedir.

Bizi gördüğü zaman saygıda kusur etmez, buyur eder, bir çayını içerim. Ne zaman eşimle sebze meyve almaya gitsek konuşur hal hatır sorar sohbet ederiz..

“-Keşke okusaydık hocam" der…
Ona derim ki:
“-Helal yoldan çalışıp ekmek paranı çıkarıyorsun ya bundan kıymetlisi yok, hayat böyle, kafana takma evlat."

Bizim için en büyük onur memlekete işinde gücünde bir evlat yetiştirmek. Bunu başarabilirsek ne mutlu bize.

Bakmayın siz içi boş;
“-AYDINLANMA…
-CEHALETLE SAVAŞ…
-KARANLIĞA BİR MUM YAKMA…
gibi üç beş “sloganla” bu işi götürenlere…Çoktan geçen asırda kaldılar!

Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK;
“-Toplumun en büyük düşmanı cehalet, 
-Cehaletin düşmanı öğretmendir. -Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur. 
-Gelecek gençlerindir. Gençler de öğretmenlerin eseridir.” diyerek öğretmenlik mesleğinin önemini belirtmiştir.

Öğretmenlik, gücünü sevgiden 
alan, emek, özveri, sabır ve hoşgörü isteyen, bedeli hiçbir maddi karşılıkla ölçülemeyecek kadar değerli ve saygın bir meslektir.

Değerli meslektaşlarım, 
Bugün 24 Kasım Öğretmenler günü… Yurdumuz'un her köşesinde Ulu Türk Devletimize ve Aziz Türk Milletine hizmet eden bayrağımızı göndere çeken ve istiklal marşımızı okutan öğretmenler'in günü.

24 Kasım 1928 tarihinde yayımlanan “Millet Mektepleri Talimatnamesi” gereğince, ülkemizin her köşesinde Millet Mektepleri açılarak, yeni harflerle okuma-yazma seferberliği başlatılmış, Aziz Atatürk de bu çalışmalara “Millet Mektepleri Başöğretmeni”sıfatıyla katılmıştır.

Millet Mekteplerinin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından bu yana “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.

Başta görevi başında hain terör saldırıları sonucunda şehit düşen, ayrıca bir sebeple hayatını kaybetmiş bütün öğretmenlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, çalışan veya emekli tüm öğretmenlerimizin “Öğretmenler Günü’nü” kutluyor, saygılar sunuyorum.

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER.
24 Kasım 2025
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK

YAZARLAR