“-KABA İNSANLARLA ÜLFET
ETMEYECEKSİNİZ…
-ÇÜNKÜ HAYAT…ZARAFET, İNCELİK, ŞEFKAT VE MERHAMET ÜZERİNE
KURULUDUR.”
RAHMETLİ BAŞBUĞUMUZ NE DE GÜZEL SÖYLEMİŞ: “ÜLKÜCÜLÜK BİR GÖNÜL İŞİDİR… GÖNÜL VERENLERLE HİZMET EDİLİR”
“Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” alan ve Ramazan proğramlarında sadece bir iki sefer ekranlara çıkardığımız, kıymetini bilemediğimiz ve Allah gecinden versin vefat ettikten sonra ah vah edeceğimiz güzel insan Prof. Dr. Sadettin Ökten Hoca’nın;
“-Kaba insanlarla ülfet etmemek gerekir,
-Çünkü Hayat zarafet, dikkat, rikkat üzerine kuruludur,
-Eğer bulamıyorsanız kitaplara
yöneleceksiniz…” güzel cümlelerine hak vererek bizde deriz ki:
-Elbette…”Farklı düşünmek” gerekliliktir.
-Farklı düşünenlerin “edep” dairesinde tartışması “erdemdir.”
-İtiraz etmek “yiğitliktir..”
-İtiraz edeni dinleyip izahta bulunmak ise “olgunluktur.”
-Bu sayılanların her bir aşamasında kavga üslubuyla KABA TAVIR ALMAK ve edep dışı sözler sarfetmek ise “zayıflık acizliktir ve cahilliktir.”
Kim ne derse desin yılların tecrübesi ile bu garip Ali Hoca böyle düşünüyor..
Cahillik ve kaba tavır başa sıkıntıdır…
Fikrini ve iradesini başta uzun bacaklı İngiliz keferesi gibi mecralara kiralamış ve BAŞINI KUMA SOKMUŞ eczacı Özgür’ün kaba sözleri de kendisi de muteber değildir.
Psikoloji bozuk, küfürbaz halk fırkasının müridi olmuş kişiler artık bizim ülkü bağının üzümü değillerdir.
Soyadında “derviş” kelimesi geçmesine rağmen ülkücü kavramıyla esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.
Türk Divan şairi Fuzûlî der ki;
“Söylesem faydası yok, söylemesem, sussam, gönlüm razı değil.
CAHİLLİK ve KABALIK insanlık için büyük bir tehlike ve en korkulacak insan modeli.
Laf söz anlamazlar.! Yüzyıllar önce Hz. Pir Mesnevi’sinde der ki;
“Sen ne söylersen söyle, söylediğin karşıdakinin anladığı kadardır.”
Eğer karşındakinin aklı ne kadar eriyorsa, yaptıklarının hükmüde o kadardır.
Hz. Ali;
“Faziletli kişiler hakkında haset edilir. Cahiller ve kaba insanlar ilim sahiplerine düşman kesilirler” der.
Endülüs’te bir alimin yaptığı hatadan dolayı onu cezalandırmak için ya cahil ve kaba kişi ile hapsederler ya da bir arada yaşamaya zorlarlarmış.
Cahil ve kaba, her şeyin dış yüzünü görür, kabukta kalır, her şeyi bildiğini sanır, boş iddialarda bulunur. Cahilin tedbiri düşüncesi köksüz ve çürüktür. Bundan dolayı cahiller için;
“Cahil ve kaba…yaşayan ölüdür.!” denilmiştir.
Bu yüzden Hz. Mevlana yüzyıllar önce yazmış olduğu Mesnevi’sinde der ki;
“Cahil ve kaba bir kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.!” Çünkü olgunun halini kaba, ham kişi anlayamaz.
Kaba olmak…Genellikle kasıtlı olarak saygısızca konuşmak veya hareket etmektir.
-Adama bakıyorsun soyadı “Dervişoğlu” ama kaba mı kaba.
-Diğerinin adı “Özgür” ama nezaketsiz ve kaba. Mikrofonda meyhane havasında konuşuyor. Atıp tutuyor, insanları özellikle gençleri sokağa çağırıyor!
Sabahtan akşama “BEN(!)”diyerek etrafındaki varlığı titreten beşer; kendini kainatta güneş yerine koyarda fark etmez dünyanın onun çevresinde dönmediğini feleğin tokadını yemeden.!
Kaba, nezaketsiz ve aptala nasihat etmek,cahil ile tartışmak boşunadır.
Üstelik tartışırken dünyanın en bed sesli varlığı olan eşek sesine ne çok benzerler.
HANİİİ…ÇİRKİN SESLİ EŞEKLE TARTIŞAN KURDA BİR AY HAPİS CEZASI VERİLMESİ HİKAYESİ VAR YA…
Kurt ile eşek tartışıyorlarmış.
Kurt: Çimen yeşildir.
Eşek: Çimen sarıdır.
Sonunda konuyu orman kralı aslana anlatmışlar.
Aslan kurta bir ay hapis cezası, eşeğe de özgürlük kararı vermiş.
Kurt şaşkınlıkla aslana yaklaşmış ve sormuş:
-Hakikaten sen de çimeni sarı mı görüyorsun?
Aslan:
-Hayır çimen yeşildir.
Kurt:
-O halde neden bana 1 ay hapis cezası verdin?
Aslan:
-EŞEKLE TARTIŞTIĞIN İÇİN!
Yaradılışı güzel insanın dilide güzeldir. Işık olma yolunda ışık saçar etrafına.Kainatın sadece bir zerresi olduğuna idrak etmiş tevazu sahibi gönüller rahmete, nimetlere şükreder.
Allahın Resulü,herkesi durumuna göre muamele eder, çocukların, muhtaçların, kölelerin gönlünü alır, fakir bir müslümanın davetine icabet eder.
Daima tevazu gösterirdi.
Bununla beraber hiçbir zaman tevazuda ifrata düşmemiş, ölçüyü kaçırmamıştır.
Birgün Resülullah “kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez” buyurdu.
Ashaptan biri “Ya Resülullah insan elbisesinin, ayakkabasının güzel olmasını sever” dedi. Bunun üzerine Resülü Ekrem “Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları hor görmektir” buyurdu.
Sevgili Peygamberimizin sünneti çalışmaktır, üretmektir, kazanıp, dağıtmaktır. İki günü eşit olan aldanmıştır. Kabalıpı,tembelliği, miskinliği günah sayardı.
Alçak gönüllüdür.. “Ben sizin kralınız değil, sizden biri ve kuru ekmek yiyen bir kadının çocuğuyum” derdi.
Sevgili Peygamberimiz “cehennemlikleri size haber vereyim mi.?
-Onlar kaba,katı yürekli,
-Malını hayırdan esirgeyen, kibirli kimselerdir” buyurmaktadır.
Şer odaklı olmayalım ki dünyada nefret tohumunu üretmeyelim.
Aynı bağın bülbülüyüz biz. Güle birlikte yanarız, yeter ki gaflete düşüp de dikene kurban gitmeyelim.
Hoşgörü elbiselerimizi ütüleyelim güzelce. Bayram sabahını bekleyen masum birer çocuk gibi neşeyle ağırlayalım mübarek Cuma gününü.
Akşam dergaha dönen dervişe
iki soru sorulurmuş:
1-Bugün kalp kırdın mı.?
2-Namazlarını kıldın mı.?
Birinci soruya EVET diyen dervişe ikinci soru sorulmazmış.
Bu soruyu soracak tekke kalmadı bugün. Ama soru eskimez ve her asırda güncelliğini kaybetmeyecek bir soru.
Dervişliğiniz yoksa cihangir olsanız ne yazar...
Rahmetli Şairimiz Abdürrahim KARAKOÇ der ki:
“Vefası olmayan, şefkati olmayan, samimiyeti olmayan, gayesi olmayan, cesareti olmayan, imanı olmayan, vicdanı olmayan, ahlakı olmayan ve dahası aşkı olmayan adam olamaz.”
Cahit Zarifoğlu'nun kelâmı geliyor aklıma;
“Bir duruşu olmalı insanın, bir bakışı, bir anlayışı, bir aşkı, bir davası olmalı.."
Rahmetli Başbuğumuz ne de güzel söylemiş…”Ülkücülük, bir gönül işidir.
Gönül verenlerle hizmet edilir.”
BUGÜN CUMA… Cuma’nın hayrı, bereketi, sağlık ve mutluluğu ülkemizin, milletimizin, bütün Türk-İslam Âlemininin üzerine olsun inşallah… HAYIRLI CUMALAR.
Evinize BUĞDAY (bereket) yağsın inşallah.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
11 Temmuz 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK