GÜNÜMÜZ KORKAK ARAP RUHUNU TAŞIMAYAN… İMANLI CESUR YÜREK FİLİSTİNLİ LİDER.
-Aynı Pakistanlı milli şair İKBÂL gibi
Türk Milletine olan sevgisini saklamayan,
-Günümüz korkak Arap ruhunu
taşımayan İMANLI CESUR YÜREK,
-Bizim Kapu Camii Cemaatine benzeyen ve halkı tarafından çok sevilen Filistin devlet adamı HANİYE’ye ALLAH RAHMET EYLESİN.

İnsanlıktan nasibini alamayan lanetli kavim Siyonist İsrail’de;ALLAH’IN GAZABINA UĞRASIN İNŞALLAH!!
Bir kaç gündür tansiyonun yüksek olduğu bölgede İsrail’in saldırıları maalesef hız kesmeden devam ediyor.
Peki uzun bir tarihi geçmişi ve devlet geleneği olan İran kendi ülkesinde resmi misafir olan “Başbakan” statüsünde bir devlet adamını neden koruyamaz?!
Irkçı ve güvenilmez nankör Fars ruhunu yakından tanımayanları şaşırtabilir ama İran tarihini iyi bilenleri asla...
İstisnalar kaideyi bozmaz, İran Fars Devleti milleti münafık, iki yüzlü bir millettir. Adını İslam devleti koymuş fakat İslam'a en az VAHHABİLER KADAR ihanet eden bir devlet ve güruhtur. Takiyyenin din olduğu bir topluluktur.!
Selçukluların İran'ı fethetmeleriyle ülkenin idaresinin Türklere geçmesi FARSLARI derinden sarsmış, gururlarını kırmış ve üzülmekten öte yüzyıllarca KİN beslemişlerdir.!
Asırlar boyu içlerinde gizledikleri fanatik Fars ırkçılığını ve Türk nefretini hep canlı tutmuşlardır.!
Pehleviler ve Humeyni yönetimlerinde İran Devletinin kritik mevkiilerine Farslar yerleştirilmiştir.
Humeyni Hareketi, Şah yönetimini devirmek için çoğunluğunu Türklerin teşkil ettiği Halkın Mücahitleri örgütü ile güç birliği etmiş ancak devrim başarılı olduktan sonra hedef tahtasına koyduğu mücadele ortağına karşı acımasız bir kıyım gerçekleştirmiştir.
Halihazırda İran'da Türkler, Fars yönetiminin bitmeyen baskısına maruz kalmaktadırlar.
Ülkenin en büyük nüfusunu oluşturan Türklere karşı böylesine tarihi bir kin besleyen Farsların hem ülkede ki Ermeni azınlığa hem de Ermenistan terör devletine karşı idari ve siyasi uygulamalarında sergilediği inanılmaz sempati, ırkçı Fars ruhunu yakından tanımayanları şaşırtabilir ama İran tarihini iyi bilenleri asla...
Komşumuz İran’ın bize dost olmadıklarını, dürüst olmadıklarını, Yemen, Lübnan, Irak, Suriye, Afganistan ve Pakistan'da milyonlarca Müslüman'ın katili olduklarını, Türkiye'de bölücü pkk terör örgütüne 40 senedir destek verdiklerini unutmayalım.
Her defasında yenilmelerine rağmen yüzyıllardır Türk Milletine olan kinleri devam etmektedir.
İran Farsi kafa yapısı, bizim gençlik yıllarımızda 12 Eylül öncesi ve sonrası mübarek Anadolu topraklarında yakın tarihte azımsanmıyacak kadar taraftar topladılar.!
…Ve bugün Persler zamanından beri İran ile İsrailoğulları arasında tarihten gelen unutulmaz dostluk vardır.
Birbirlerine fazla zarar vermemek
için göstermelik “haberli saldırı” düzenlerler.(!) Yakın geçmişte…Erbil ve çevresindeki ABD/MOSSAD Üslerinin yakınlarına füzeler fırlatırlar. O KADAR.
Misilleme…Sana ne kadar zarar verdiyse o kadar zarar verirsin.
Böyle olsaydı “helal olsun İran’a İsrail'in anladığı dilden konuştu”derdik… Ama nerdeeee… Bir kurnaz Farisi tiyatrosu seyrettik geçen ay ekranlarda(!)
İran, İsrail'e karşı 100'den fazla insansız hava aracı (İHA) ve balistik füzeyle saldırı düzenledi. Ancak, saldırı beklenenden daha kısa süreli ve etkisiz olmuştur.
Misilleme gerçekleşti mi? Nerdeeee…. Güldürmeyen fıkra anlatımı sonunda Adana’da derler ki;
“-GIDIKLADA GÜLEK GARDAŞ.”
Turan düşüncesinin kindar düşmanı Farsi İran İslam Dünyasının münafık ve KORKAK bir kavmidir.
Tarihimizi iyi bilmek zorundayız.
Tarih şuuru bir milletin geçmişte yaşadığı olayların hatırlanması ve kavranması ile oluşur.
Maalesef yeni neslin çok büyük bir kısmının bu yakın tarihteki olaylardan bile haberi yok. Türk nesli nisyana mahkum edilmiş sanki...
Tarih şuurunun verilmesi yalnızca tarih dersleriyle sınırlı kalması ile mümkün değildir. Televizyon ve dijital dünyanın her bir unsurunu millî amaçlara yönelik kullanmayı başarmalıyız.
Birgün düşman sınıra dayandığında vatan sevgisinden uzak ve milliyetçilik duygusuna sahip olmayan bir nesil savaşmaz. Savaşmayanlar barışı da koruyamaz.
Tarihten ibret almak gerekir…Tarih okumak siyasetin laboratuvarı olduğu bir gerçektir.
İbn Haldun’un:
“-Suyun suya benzediği gibi mâzi ve gelecek de birbirine benzer" tespiti bu hakikati pekiştirmektedir.
Milli Şairimiz M. Akif'in;
-Târîh”i “tekerrür” diye ta’rîf ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? dizeleri bu düşüncelerimizi daha da anlamlı hâle getirmiştir.
Bugün “beka sorunu yoktur” diyenler ne bölgemizdeki gelişmelerden ve ne de dünyadaki gelişmelerden bi haber ZAVALLILARDIR.
Dünyanın kilit taşının üzerinde oturuyoruz…Tarihin, coğrafyanın, inançlarımızın ve ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır.
Şurası bir gerçek ki Aziz Türk Milletinde; Çağrı ve Tuğrul Beyler, Sultan Alparslanlar, Melikşahlar, Sultan Sencer ve Kılıç Arslanlar tükenmez Allah’ın izniyle.
Lise yıllarından beri aldığımız
ve verdiğimiz Ocak eğitim seminerlerinden biliriz ki;
Türk’ün kaderi bir, kederi bir, kararı bir, kalbi beraber çarpan asil bir millettir. Türk beklenendir, özlenendir, övülendir.
Beklenen, özlenen, övülen Aziz Türk Milletinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, memleketi Rize’de yaptığı tarihi konuşmada;
“-Türkiye’nin savunma sanayisinin geliştiğini ve nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları atalım”
Türk Milleti ariftir… Arife tarif gerekmez. Bekleyelim görelim. ”MEVLAM GÖRELİM NEYLER, NEYLERSE GÜZEL EYLER.”
Meram Bağları’ndan;
SEVGİ ve MUHABBETLE