Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN


Cinuçen Tanrıkorur...

Dün onun ölüm yıldönümü idi. Biraz ondan bahsetmek istedim. Rûhu şâd olsun.


Yeteneğim olsaydı Türk mûsikisi alanında çalışmak isterdim. Heveskâr olmaktan öteye gidememiş olmak zaman zaman hayıflandırır beni. Yeteneğim olsaydı, maksadım şarkı söylemek olmazdı asla. Şiir yazıp birazcık ud, tambur, kanun çalabilmek; gönülleri coşturan binbir türde beste yaparak insanların ruhuna hitap etmek isterdim. 

Ankara’da hem öğrencilik yıllarımda hem de çalıştığım yıllarda TRT’nin musiki konserlerine, Türk Ocağı Salonunda verilen TRT Ankara Radyosu sanatçılarının Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği konserlerine düzenli olarak giderdim. Ekranlarda ise Cinuçen Tanrıkorur’un mûsiki sohbetleri ve programlarını dinlemeyi severdim. 

 

 

Dün onun ölüm yıldönümü idi. Biraz ondan bahsetmek istedim. Rûhu şâd olsun. 

Cinuçen Tanrıkorur (20 Şubat 1938 - 28 Haziran 2000) Türk bestekâr ve ud virtüözü, müzikolog ve şarkı sözü yazarı. İtalyan Lisesi mezunudur. Uzun yıllar TRT'ye verilen müzik eserlerini inceleyen komisyonun başkanlığını yaptı. Müzik hayatı boyunca 505 beste yapmıştır.

Millî kültür şuurumuzun kaynağı Türkçedir, Türklüğümüzdür. Herkes kendi milletinin dilinin, edebiyatının, kültürünün ürünlerinden azami derecede yararlananlar dili, edebiyatı ve millî kültürü de geliştirmeye malik olurlar. 

“İtalyan Lisesinde İtalyanca öğrenirken Türkçeyi tanıdım. Eğer resmi okullardan birinde okusaydım Türkçeyi bu kadar tanıyamazdım… Millî kültürün kimliğimizin temelini teşkil ettiğini, bunu kaybedilince her şeyin kaybedilmiş olabileceğini anladım” diyor Cinuçen Tanrıkorur.    

Onun aşağıdaki şarkısını klasik Türk mûsikisini dinleyenler iyi bilirler.

Bu yıldızlar doğan günü çağrışır
Bu gündüzler gözlerini çağrışır
Ya kimlere verdin avuçlarını
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim...

Vurdum tellerine seni, sazımın
Sende anahtarı, alın yazımın
Yağmur yağmur serpil yalnızlığıma
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim...

20 Şubat 1938’de İstanbul’da Fatih-Mutaflar’da doğdu. Babası Zaferşan, annesi Kırım’dan gelen bir aileye mensup Adalet Hanım’dır. Cinuçen kelimesi babasının isminin Kazan Türkçesi’nde “muzaffer, galip” anlamındaki karşılığıdır. Çocukluğu babasının çeşitli işlerde çalışması sebebiyle İstanbul’un muhtelif semtlerinde geçti. Ali Nüzhet Göksel ve Halit Fahri Ozansoy’dan Türkçe, edebiyat; Père Elie ve Père Gauthier’den Fransızca; Giuseppe Garino’dan İtalyanca ve Latince öğrenerek kendini yetiştirdi. 1956’da Tanrıkorur Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne kaydoldu. Haziran 1965’te akademinin Yüksek Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. Haziran 1973’te Ankara Radyosu Türk Sanat Müziği şube müdürlüğü, 1977’de Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Müzik Dairesi başkanlığı yaptı ve TRT’de pek çok görevde bulundu. 1982’de kendi isteğiyle ayrıldı. Öğretim görevlisi olarak gittiği Selçuk Üniversitesi’nde Müzik Eğitimi Bölümü’nü kurdu. 

Ud üslûbu, geniş bir form zenginliği ve müzikalitenin ürünü besteleri, lirik ve sade okuyuşu ile Cinuçen Tanrıkorur son dönemin önemli mûsikişinasları arasında sayılmıştır. 

Ses eğitimiyle başladığı mûsikiye beste yapmakla devam etmiş, daha sonra ud çalmaya yönelmiştir. Udda sahip olduğu mûsiki birikiminin yardımıyla kısa zamanda öne çıkmayı başaran Tanrıkorur bu konuda en çok Yorgo Bacanos’tan etkilenmiş, zaman içerisinde Ûdî Nevres ve Şerif Muhittin Targan gibi udda kendine özgü bir tarz ortaya koymuştur. 

Klasik tambur tavrına yakın, net ve parlak mızrap vuruşlarıyla çok melodi elde edilmesinin amaçlandığı bu tavırda sağ elden çok sol el etkili olup sol elle klavyede verilen nüanslar orijinaldir. 

Taksimlerinde ve eser icralarında yüksek hız pek görülmez. Ud icrası kendi ifadesiyle, “Bir tür tambur, biraz gitar, belki bağlama esintileri taşıyan, ağırlıklı olarak tambur üslûbunun etkisi altında kalmış, udla tambur arası, halk mûsikisini de çok sevdiğini belli etmeye çalışan karışık bir üslûptur.” 

Cinuçen Tanrıkorur mûsikinin her milletin kendi öz kültüründe şekillenen bir duygu-düşünce, her kültürün tarih, inanç ve geleneklerini anlatan kendi mantık, estetik ve semantiği içinde konuştuğu özel bir dil olduğunu söyler.

Beste çalışmalarına on dört yaşlarında başlayan Tanrıkorur’un ilk eseri Mayıs 1952’de bestelediği, dördüncü hânesi değişmeli ferahnâk saz semâisidir.

Bunu aynı yıl bestelediği, güftesi Fuzûlî’ye ait, “Âşiyân-ı mürg-ı dil zülf-i perîşânındadır” mısraıyla başlayan şevkefzâ şarkısı takip etmiş, 1999 yılına kadar devam eden beste çalışmalarının sayısı 505’e ulaşmıştır. 

Hemen her formda eser bestelemiş velûd bir sanatkâr olan Tanrıkorur’un bu eserleri arasında Mehmet Âkif Ersoy’un yazdığı İstiklâl Marşı için yaptığı beste de bulunmaktadır. Kendi terkibi olan şedd-i sabâ, zâvil-aşiran ve gülbûse makamlarındaki klasik fasılları; bayatî-araban, evcârâ, zâvil-aşiran ve nişâbûrek makamlarındaki Mevlevî âyinleri; altmış üç makamlı kâr-ı nevedâsı, Fuzûlî’nin elli dört mısralı müseddesinden bestelediği kârıyla birlikte Yahya Kemal Beyatlı’nın, “Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Itrî, Mehlika Sultan, Sonbahar, Tanbûrî Cemil’in Ruhuna Gazel, Kar Mûsikileri” gibi uzun şiirlerinden bestelediği eserler onun bestekârlıktaki gücünün göstergesidir. Münir Nurettin Selçuk’tan sonra Yahya

Kemal’in şiirlerine en çok beste yapan sanatkâr olan Tanrıkorur güfte seçiminde çok titiz davranmış, sözlü eserlerinde çoğunlukla aruzla yazılmış şiirleri kullanmıştır. 

Cinuçen Tanrıkorur’un bir diğer özelliği mûsiki hocalığıdır. Ud dersleri ve koro çalışmaları şeklinde devam eden hocalığında daima prensiplerin oluşturduğu disiplin hâkim olmuştur.

1986-1989 yıllarında Selçuk Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü’nde Türk müziği tarihi, nazariyatı ve ud dersleri vermiştir.

Ortaokullar İçin Müzik 1-2-3 (Ankara, 1989); Müzik Kimliğimiz Üzerine Düşünceler (İstanbul 1998); Biraz da Müzik (İstanbul 2001; Sâz ü Söz Arasında Cinuçen Tanrıkorur’un Hatıraları ([İstanbul 2003]); Türk Müzik Kimliği (İstanbul 2004); Osmanlı Dönemi Türk Mûsikisi (İstanbul 2003); Türk Mûsikisi El Kitabı, Mektupları, Mülâkâtları, Besteleri…. (Kaynak: Nuri Özcan, 2010) TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010, cilt 39, s.572-574).

Türk çocuklarını “Happy birthday”’dan kurtarmak için aşağıdaki sözleri yazmış ve bestelemiştir. 

“Doğum günün kutlu olsun
Her günün böyle olsun
Sağlık, mutluluk içinde
Ömrün neşeyle dolsun.”

Allah rahmet eylesin.
Tanrı Dağları'ndan 
Muhittin Gümüş 
29.06.2025

YAZARLAR