Neler gördük, ne çileler çektik, ne bedeller ödedik...
Herkes bize hayalperest diyordu.
HER HAKİKAT BİR HAYAL İLE BAŞLAR!
Yıl 1970…
Anadolu’nun herhangi bir kentinde herhangi bir vatandaşa; “Türkiye dışındaki Türklerin bazıları bağımsız olup devletler kuracak; Türk Birliği örgütü kurulacak; devlet yetkilileri ortak bayrak ve çatı altında poz verecek…” deseniz size hayalci der ve hayalperestlikle itham ederlerdi…
Yıl 1995…
7 Bağımsız Türk Devleti var; bir vatandaşa “Türk Birliği kurulacak ve devlet yetkilileri ortak bayrak ve çatı altında poz verecek.” denildiğinde
yine hayal ve hayalperestlikle itham olunurdu.
Oysa Türk Keneşi kuruldu ve nihai ismini Türk Devletleri Teşkilatı olarak aldı.
Türk Devletlerinin “dilde, fikirde, işte birlik” anlayışı daha da hız aldı ve gerçekleştirilmesinin artık bir hayal olmadığı ortaya çıktı.
Ve bu birliktelik gözümüze şu gerçeği bir kez daha soktu;
Bugün sadece Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan yani “Bir çok Devlet Tek Millet” olan bu güç birlikte hareket etse ortaya çıkan güç tahminen şudur;
-Bu ülkelerin arazilerinin toplamı 4,8 milyon kilometrekaredir.
-Bu ülkelerin ekonomik gücü dünya sıralamasında 7. yeri tutmaktadır.
- 140 milyon insan potansileyi ile dünyada 9. 0sıradadırlar
- Askeri güçleri birlikte hareket etse, dünyanın en güçlü ordusu ortaya çıkmaktadır.
Kısacası; bugün Türk dünyasının ne derdi varsa bu birleşmeden ekonomik güç, siyasal güç ve onu destekleyen askeri güçle kolayca halledilebilir.
Karabağ savaşı bunun en güzel ispatıdır.
Azerbaycan haklı olduğu davası için tam 30 yıl dünyayı adalete çağırdı ama adalet yine bir savaşla gerçekleşti.
Ve hiç unutmayın!
Yıl 2004!…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına ANNAN PLANI denen bir planla karşı karşıya.
AB ve ABD fonlarından beslenenler bu planın kabul edilmesi için ellerinden gelen her şeyi, hatta her çirkefliği yapmaktalar.
Plana “HAYIR” diyen taraflar adeta linç edilmekte.
Ve ben bunlara bire bir şahidim ve dahi işin merkezindeyim.
“Hemen şimdi AB” diyenler “barra be Denktaş” diyenler zafer naraları ile çığlık atarken bir avuç Türk Milliyetçisi “bizim yolumuz büyük Türk Dünyası” deyip karınca misali Türk Dünyasına su taşıyorlardı.
Ve bu su taşıma döndü dolaştı KKTC’yi 7 Bağımsız Türk Devletlerinin merkezine taşıdı.
Biz o gün “Türk Dünyası KKTC’yi tanıyacak” dediğimizde bize göbeği ile gülenler, bu gün KKTC’nin geldiği siyasi konjonktürde aynı yerinden çatlamaktadırlar.
Evet, KKTC geçen yıl Türk Devletler Teşkilatına gözlemci olarak kabul edildi, bugün üye olmuş gibi teşkilatta temsil edilmektedir.
Tabiatın yürüyüşü Türk Dünyasına yönelik yavaş olsada mutlak sona ulaşacaktır.
Unutmayın; şu an dünyada haklıların değil, güçlülerin adalet sistemi işlemektedir.
Evet her hakikat bir hayal ile başlar ve o hayal artık ufukta bir güneş gibi parlamaktadır.
Türk Milleti ve devletleri insanlık için o güce bir an önce ulaşacak ve tüm insanlığı medeniyet güneşi ile ısıtacaktır.
Atsız'da Türkeş'e Ülkü erlerine selam olsun.
"Esir Türklere Hürriyet" aşkı ile hayatını yaşayamayan isimli isimsiz ülkü erlerinin önlerinde baş eğiyorum.
Tarih onları elbet bir gün alkışlayacaktır.
Bugün bu kutlu yolu kimler temsil ediyorsa etsin, kim asıl çilekeşlerden çok sahipleniyorsa sahiplensin bizim için onurdur.
Zira biz sadece çıktığımız yolda sonuca odaklanırız...
Türk Dünyası olarak daha güzel günlere uyanacağız inşallah.
Selçuk Düzgün