Zakir TERCAN / HAREKET


Dava insanı

Siyaset; değersizleri el üstünde tutmanın değil, değerlileri küstürmemenin sanatıdır. Çünkü değersizi yüceltmek, hem kaliteyi düşürmek hem de değeri ve değerliyi kaybetmektir…


Yazıma; Sayın Devlet Bahçeli’nin anlam ifade eden sözleri ile başlamak istiyorum. Bu nankör ve karamsar fitneciler için ne de güzel söyler; “Bakarsınız büyük dava adamı pozu verirler. Gerçekte koca bir hiçtirler. İşlettikleri dedikodu şantiyesi, kaynattıkları fitne kazanıdır.”

Siyaset; değersizleri el üstünde tutmanın değil, değerlileri küstürmemenin sanatıdır. Çünkü değersizi yüceltmek, hem kaliteyi düşürmek hem de değeri ve değerliyi kaybetmektir…

Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Doğru olan şeyleri dahi yanlış görüp göstermek, bunların alışkanlıklarıdır. Kimlerin kuru yaprak misali nerelere savruldukları artık bu saatten sonra bizi ilgilendirmiyor… Para ve makam için tüm değerlerini satacak insanların “dava, ideoloji, insanlık, erdem, ahlak” gibi kavramlar üzerinden nutuk atmaları yüzsüzlüktür ve tiksinti vericidir.

Hz. Pir Mesnevi’de der ki: “Köpeği köpeklikten çıkartıp insana dost yapan ‘sadakat ve vefa’ dır. İnsanı insanlıktan çıkartıp köpekten daha aşağı yapanda sadakatsizlik ve vefasızlıktır.”

Meğer utanmak ne büyük şeref. Ondan mahrum olmaksa ne iğrenç bir zilletmiş. Bunlar gittikleri yeri ocagı söndürürler. Nankörler önce ekmek yediği ocağa ihanet ederler! İhanet ettikleri yere en şiddetli saldıranlar bunlar olur, ihanetlerine haklı bir gerekçe oluşturma kaygısı ve çabasına girerler.

Vefa adam olmaktır, ahlaklı olmaktır, mertliktir, iman ve vicdan alametidir…

Herkesin bir planı varsa Allah’ın da vardır! Kul hesabının üstünde kutlu bir hesap vardır. Oturup halinize ağlayın rezil rüsva oldunuz adam olsanız bir dakika orada kalmaz sokağa çıkmazsınız! Çünkü; kimin eli kimin cebinde belli değil.

Merhum Ziya Paşa demiş ki; “Allah ile aldatan sahtekar kişiden vefa bekleme!"

Bu kişilerin mevki ve makamları ne olursa olsun dava adamı değiller. Kimlerin kuru yaprak misali nerelere savruldukları artık bu saatten sonra bizi ilgilendirmiyor. O neme lazımcı dedikodu şantiyesinde çalışan ensesi kalınlar, memleket yanarken bir deste otu yanmayan tiplerdir… Hesabı Kendi menfaatini düşünerek başkasının sırtından geçinmeye çalışır.

Her seher vaktinde duamız odur ki; hak etmeyeni sevdirme bize Yarabbi!

Kutlu bir mücadele esnasında, nefesi kesilenler, nefsine esir düşenler, dünyevi menfaatlere yenilenler çıkmıştır, bundan sonra da çıkmaları muhtemeldir. Hesap yapanlarla hasbi davrananları, davanın omuzuna basanlarla davayı omuzlayanları tarif ve tefrik etmek zorunludur, mümkündür, elbette tecrübeyle sabittir.

Yazar Yıldıray Çiçek diyor ki; “Kavgada yoklar.. Mücadelede yoklar.. Paylaşımda yoklar.. Çilede yoklar.. Sıkıntıda yoklar.. Dertte yoklar.. Ama MHP'de bir sıfat taşımak oldu mu hep varlar.. Kutsanmış adamlar adeta.. Kimseyle kötü değiller, o yüzden düşmanları da yok. Gelene ağam, gidene paşam hayatları...”

Ben diyen, bencilliğe gömülen, dünyanın kendi çevresinde döndüğüne aldanan, ben merkezli ve çıkar odaklı nice insan bu dünyadan gelip geçmiştir. Sizde en yakında gideceksiniz! Ne yaptığımızı, neyi amaçladığımızı, nereye varmak istediğimizi dar ufkuyla, güdük aklıyla, çürük ahlakıyla sorgulayıp demagoji ve dedikodu çarkında dönenler yoldan çıkıp yolunu şaşıranlardır.

İlber Ortaylı demiş ki: “Gösteriş ve şatafat cahillikten kaynaklanan aşağılık kompleksini örtme çabasıdır.”

Şunu bilmenizi isterim ki, yoldan çıkan davanın önünde engeldir. Ben diyenler, sinsi plan ve tasarım yapanlar samimiyetsizliğin emir eridir. Dava insanı akıldan önce adanmış bir yüreğe ihtiyaç duyacaktır.

Zakir Tercan

YAZARLAR