Niyazi TUNCER / CAN MAMAK


Değerlerini rehin verenlere...

Değerlerini rehin verenlere...


Ata nasihati..
“Akıllı evladın var, neylersin malı, akılsız evladın var neylersin malı?” 

Bizim çocukluk yıllarımızda çocuklarına kızan büyükler böyle söylenirlerdi.

Atalarımız hiç boş söz söyler mi bak ne kadar doğru demişler diye de eklerlerdi birde. 

Gerçekten de öyle değil mi? 

Günümüzde bunları bire bir yaşamıyor muyuz? 

Toplumda öne çıkmış sanatçıların,  iş adamlarının, siyasetçilerin ister biyolojik mirasçılarına bakın isterseniz fikri evlatlarına bakın mutlaka bu gerçekle karşılaşırsınız. 

Bir kesim çıkar “biz Başbuğ’un evlatlarıyız” der Rahmetli Başbuğ’un ömrünü adadığı değerlere sırtını döndüğü yetmiyor gibi bu değerlere savaş açanlarla birlik olup rahmetlinin emanetlerine saldırır

Rahmetli Erbakan Hocanın biyolojik ve fikri evlatlarına da bakın aynısını görürsünüz. 

Bir çok ünlü sanatçının çocuklarında da durum farksızdır.

Özellikle başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran bu muhteşem kurtuluş mücadelesini veren atalarımızın emanetlerinin durumu ortada. 

Kurucu felsefenin en önemli emanetlerinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin durumu bu sözün ne kadar doğru ve yerinde olduğunu da göstermektedir. 

Bu liderler ömürleri boyunca kimlerle mücadele etmişlerse, devleti milleti ve gençliği kimlerden korumak istemişlerse onlarla birlikte hareket eder olmuşlardır. 

Ne kadar bölücü vatan haini varsa, ne kadar Lawrence benzeri din düşmanı varsa, ne kadar mandacı varsa hepsi iş başındalar. 

Aziz Türk milletinin gönlünde taht kurmuş bu büyük liderlerimizin sözde emanetçileri de bulundukları konumu korumak yada koltuk makam kapmak için babalarını atalarını unutup bütün kurumlarını ve deoğerlerini rehin vermişlerdir. 

Bunlara belki örnek olur diye Sultan 2. Murat’ın oğlu Sultan Mehmet’e nasihatini hatırlatmak isterim. 

Sultan 2. Murat, oğlu Sultan Mehmet’e öğüt verirken diyor ki;

“Ey oğlum! Bu dünyada üç türlü insan vardır:

Birinci grup, akıl ve fikirleri yerinde, istikbâli az çok gören ve düşünen, hiçbir gayr-i tabiilikleri olmayan kimselerdir.

İkincisi, hangi yolun doğru veya eğri olup olmadığını bilmekten uzak kimselerdir. Ancak bu duruma kendi istekleriyle değil, etraflarının tesiriyle düşmüşlerdir. Nasihat edildiğinde doğru yola gelip hakikati kabul eder ve söz dinlerler. Bununla birlikte çoğu zaman da duyduklarına uyarak yaşarlar.

Üçüncüsü ise ne kendileri bir şeyden haberdardır, ne de yapılan ikaz ve nasihatlere kulak asarlar. Sadece kendi arzularına uyar ve her şeyi bildiklerini zannederler; bunlar en tehlikeli olanlardır.

Ey oğul! Yüce Allah, eğer seni ilk sırada saydığım kimselerden yaratmışsa sevinir, Rabbim’e şükrederim. Yok eğer ikincilerden isen, sana yapılan nasihapptlere kulak vermeni tavsiye ederim.
Sakın üçüncülere dâhil olmayasın! Onlar, ne Allah’a, ne de insanlara karşı iyi bir durumda değillerdir.” 

Malesef bizler hep bu üçüncülerle uğraşmak zorunda kaldık. 

Ancak bu necip millet bunlara öyle bir ders verecek ki ne kendileri ne de bunlardan sonra bu işe niyetlenecek olanları bırakın bu yola tekrar çıkmayı akıllarından geçirmeye bile cesaret edemeyecekler.

Osman örnek
3.03.2024 16:54:40
Teşekkürler reis.

Mehmet Özsöz
10.03.2024 13:02:28
Teşekkürler

YAZARLAR