Emperyalist güçlerin Türkiye'deki komiserleri derler ki.…
Türkiye Cumhuriyeti devleti ne zaman başarılı bir iş yaptıysa “Yok canım... Olur mu? Yalan bunlar!”
Petrol bulunsa “Yok canım... Yalan bunlar... Öyleyse benzin niye şu kadar?”.
Gaz bulununca “Hayır! Buna inanacak kadar salak değiliz. Rusya'dan Karadeniz'in dibine indirip gaz bulduk diye yutturuyor bunlar!”.
Yerli otomobil TOGG yapılır “Bilmem yüzde kaçı İtalyan malı. Böyle yerli mal mı olur? Zaten teneke gibi bir şey...”
İHA, SİHA, Hürjet, Kaan, Kızılelma, Akıncı, TCG Anadolu vb. ile füzeler, tanklar, konvensiyonel silahlarla savunma sanayiinde düşmana korku verirsin “Bize kim saldıracak? Gereksiz bir yatırım.... Erdoğan'ın damadını zenginleştirme projeleri bunlar!...”
Nükleer santral yapar devlet... Fransa'da 56, ABD'de 97 nükleer santral vardır ve tek kelime etmezler ama "Biz Türkiye'de nükleer enerjiye karşıyız. Fırat'ın, Dicle'nin suları yetmiyor mu?" Bunun ileri Batı ülkelerinde olmasına asla hiç karşı değildirler.
Türkiye Cumhuriyeti Libya'dadır. "Bizim Libya'da ne işimiz var? Biz emperyalist miyiz ki? Atatürk 'Yurtta sulh cihanda sulh" dedi. Hükümet Türkiye'yi işgalci gösteriyor...." .
Mavi Vatan, Gök Vatan ve Büyük Türkistan'dadır Türkiye... “Faşist ve Pantürkist politikalarla biz Batılı ve çağdaş olamayız.”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Karabağ'da kardeş Azerbaycan'a yardım eder. Zafere doğru hızla giderken "Maalesef Türkiye Azerbaycan'a yardım ediyor"
O müstemleke kafalı bit yavrusu monşeri bile savundular.…
Deprem olduğunda, orman yangınları ve daha pek çok doğal afetler vuku bulduğunda devleti suçlayan, mesajlarını trollerinin yardımıyla yayarak kaostan iktidar devşirme yoluna giderler…
Prof. Dr. Aziz Sancar Nobel bilim ödülü alır. Türk milletinin kıymetli bir evladı ödül aldığı için çok mutluyuz diyenlere "O Türk değil, Amerikalı hem zaten o aslında bir Mardinli" derler.
Aziz Hoca "Ben gençlik yıllarımda Türk dünyasının bağımsızlığını isterdim. Bugün Türkistan topraklarında hür geziyorum. Kardeşlerimle birlikteyim..." dedikten sonra ağızlarına almadılar hocanın adını. Ancak bugüne kadar ülkemize hiç bir yararı olmamış kıl yumağı, b..k yiyen, bağırtlak, göbeş profesörü ilah(!) yaparlar.
Bir milyon insanın katili Şam'dan kaçmıştır ve Rusya'ya sığınmıştır. Yeni bir yönetim Türkiye Cumhuriyeti devletinin desteği ile gelmiştir. İran ve Rusya da bölgeden bertaraf edilmiştir. "Hayır yahu! Bunu kesin itrail ve abd istemiştir. Yoksa Türkiye'nin böyle bir gücü yok...." derler de bu arada Esed'in kaçışından haberdar değildirler ve birkaç gün sonra anlayınca pek üzülürler.
Türkiye'de geçmişte köprüler, yollar, hastaneler, okullar, üniversiteler yapılır. SSK'lı Bağkurlu, Emekli Sandığı birleştirilir. Her vatandaş ücretsiz tedavi imkânına kavuşacaktır. "Olmaaaz! Biz SSK'yı vermeyiz... İşçi esnaf niye devlet hastanesinde üniversite hastanesinde muayene olsun ki? Karışır herşey..." derler de gidip muayene olunca da "Devlet tabii ki yapacak ayol!" derler.
Devlet 1968'de proje hazırlar. Boğazda bir köprü yapacaktır. "Boğaza köprüyü yaptırmam...." derler. Yıllar geçer hisse senedi ile tahvile çevrilecektir köprü. Aynı kafa "köprüyü sattırmam... " der. İnadına köpürüler yapılır ancak bu içimizdeki Batının komiserleri bu defa da "Adını Yavuz Sultan Selim koyamazsınııız!" derler.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliği ve bekası için Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Pençe-Kilit harekâtı yapılır. Sınır ötesi operasyonlar için "Olmaz. Bizim Suriye'de ne işimiz var?" derler.
Daha başka ... Çok örnek var çok…
Türk dünyası ile ilgili bir fikirleri yoktur desem yanlış olur. Fikirleri hâlâ Lenin ve Stalin'den farklı değildir ancak lehte ömürleri boyunca bir kelime etmemişlerdir.
Küba'ya öykündükleri kadar Kırgızistan'ı Büyük Türkistan'ı sevmediler. Fidel Castro, Che Guevara için yandılar ama Osman Batur, Enver Paşa için, Osman Hocaoğlu veya Türkistan bağımsızlık hareketinin hiç bir ferdine, Cedidçilere; Kasım Tınıstan, İşenalı Arabay, Gaspıralı İsmail'e, Törökul Aytmatov'a,. Ahmet Baytursunoğluna hiç değer vermediler.
Hükümetin icraatlarından beğenilmeyen herşeyi eleştirmek kadar doğal bir şey olamaz. Ancak bir tane de olumlu bir sözü olmaz mı yahu!
Liyâkatsizlik yalnızca kimi kurumların idaresinde, sanat ve edebiyat dünyasında, iş ve ekonomi dünyasında değil muhalefetin de her kademesinde had safhada.
Ya ahlâk sorunu yok mu?
Ticari ahlâk sıfırın altında gidiyor.
Türkiye Cumhuriyeti devleti bunları çözer. Güçlü Türkiye'nin kudretinin farkında olmayanlar liyâkatsizlik tahtında çürüsünler.…
Neyse... Şimdilik bu kadar yeter…
Daha fazla saymayalım...
Tanrı Dağları'ndan
Muhittin Gümüş
15.04.2025