Derviş; madem divanenin göğünde yoksun
Turan kokulu bir rüyanın ortasında
Bu ölümün son ölüm olsun
Ölenlerin ve gidenlerin gölgeleri etrafımda
Vey ırmağının kenarında bir ok atar ihtiyar
Düşeceği yeri bul der....
Kadim şehirlerde bulmak isterim
Uzaklar için cennet atlarını arar gözlerim
Ne atlar vardır ne kadim şehirler
Bozkırın ortasında bulurum kendimi.
Yenilmiş adamlar durur karşımda
Boyunları bükük, solmuş benizleri
Tecimsel gülüşler alay etmiş
Bitmiş bütün menzilleri..
Büyük sevdaların küçük adamları
Ölmeyi becerememektir suçları.
Turan kokulu bir rüyadan
Zorla uyandırılırken
Ayağıma takılır şerefsizlerin makamları…
Irkımın kiniyle dişimi sıkarım…
Fahişe bir kelimedir yenilgi
Kutsal bir ölüm yakışır er kişiye…
Yılkılar neredesiniz
Yelelerinizden tutmama izin verin
Alın götürün beni bu şehirden
Efsane gerçek olsun..
Ulu ağaçların gölgelerinde
Soluk olsun kurtların nefesleri.
***
Aşk abartmaktır’ dedi
İhtiyar Derviş…
Bazen tek başınasındır
Bir düşü alır
Büyütürsün kollarında…
Göğün mavisine kapılırsın
Puğu kuşlarının ninnisinde.
Sustum…
Yenildim diyemedim…
Abarttım dedim..
Sonra karıncalar beni çağırdı
Adımın ilk hecesinden tanıdılar beni
Ben kendimi tanıyamadım.