Tolga KAVALCI


Devlet aklı…

Devlet aklı…


Kadim Türk devletimiz yaklaşık 2000 yıllık köklü bir devlet geleneğine bağlıdır. Metehan’dan günümüze kadar tarih boyunca kadim yapının sistemi, hiyerarşisi, hedefleri her zaman aynı doğrultuda ve aynı çizgide ilerlemiştir. Temeli “devlet-i ebed müddet” anlayışından oluşur ve esas olan kesinlikle devletin bekâsıdır.  

Aziz Türk milleti tarihten beri devlet kavramını herzaman kutsal görmüştür. Günümüzde de artık milli devlet yapısı aktif olmuş, Türk ve Türkiye yüzyılına girilmiştir. 2023 ve sonrasının temelleri yıllar öncesinden atılmış, plan ve tarihi projeler hazırlanmıştır. Devlet aklı herşeyden üstündür.

Konuyla alakalı bir sözü hiç unutmam: “Devlet aklı, insan aklı gibi çalışmaz. Devlet faaliyetlerinin yüzdr 10’unu bilsen şaşırırsın, yüzde 20’sini bilsen aslında daha evvelden birşey bilmediğini anlarsın, yüzde 50’sini bilsen psikolojin bozulur,yaşamın zorlaşır.”

Gerçektende devletimizin üst aklı, ulular meclisi ve aziz heyet küçük ve gündelik düşünmez.

“Türkiye artık eski Türkiye değil” sözü hamasi söylenmiş bir söz değildir. Türkiye tarihi gen kodlarına dönmüş hem iç politikada hemde dış politikada milli projelerini uygulamaya başlamıştır. Nitekim cumhur ittifakı devlet aklıdır. Devlet millet el ele felsefesini somut hale getiren ve milli bekamızı temsil eden oluşumdur. Diğerleri gibi seçim ittifakı değildir.       Son günlerde yaşanan gelişmelere dikkat ettim, sayın Cumhurbaşkanımıza 50+1 konusunda eleştiri yapmasını söyleyen danışmanlar yada istişare ekibinin, bunu neye istinaden, hangi mantıklı gerekçelerle eleştiri konusu yapmasını istedi gerçekten merak konusu. Bu söylemlerin bile tepkiye sebebiyet vereceğini tahmin etmek zor değil. Ayrıca fitne kuyusu kazarak cumhur ittifakında çatlak ses bekleyen siyaset simsarlarının ekmeğine yağ sürmek olmuyor mu?

Emeklilere cumhuriyet ikramiyesinde ayrımcılık yaparak tepki alındığı konusuna girmeyeceğim çok uzar.

Yeri gelmişken geçen yazımda belirttiğim sözü yinelemek istiyorum. Böyle bir süreçte gelinen noktada milli devlet yapısına uygun şekilde devletin üst kademe yönetimine ve Cumhurbaşkanlığı danışmanlar ekibine devletçi hassasiyeti yüksek olan dava adamlarının atanması şarttır. 

Kesinlikle üst kademe danışmanlar ve yöneticiler öncelikle küresel şeytani örgütle tam mücadele başlatmalı ve devletin kutsallığını öncelikli görmeli.

Türkiye olarak İslam alemine ve gönül coğrafyamıza hizmet etmeye birlik ve beraberlik içinde olmaya gayret gösteriyoruz. Bu yüzdendir ki dört bir yanımız ateş çemberidir. Önümüzdeki süreçtede muhtemelen ülkemizi çetin bir mücadele bekliyor. Çünkü ABD’nin Suriye’deki varlığı ve faaliyetleri artık milli bekamızı ve sınır güvenliğimizi tehdit unsuru oluşturmaktadır. Yakın süreçte Suriye’ye geniş çaplı operasyon yapılmalı ki; yapılacağını da ön görüyorum. Suriye’nin kuzeyinde ne kadar Türk ve Türkiye düşmanı hain oluşum varsa imha edilmeli, keskin temizlik yapılmalıdır. 

Bir diğer önemli husus ise Kıbrıs. KKTC’yi Rum kesimiyle tehdit etmeye devam ediyorlar. Sınıra Rum kesimi geçen yıldan beri mühimmat depoluyor. Hatta Rum kesimini, siyonist zihniyetin oligarkları küçük İsrail’e çevirmek istiyorlar. Kıbrıs konusuda önümüzdeki süreçte başımızı ağrıtmaması için ivedi önemler alınmalı gerekli çalışmalar yapılmalıdır. 

Kıbrıs’ta güçlü olmamız demek, Akdeniz’de güçlü olmamız anlamına gelir. İnanıyorum ki üstün devlet aklı gereğini yapıyordur. İnancımız güvencimiz tamdır. 

Bu vesile ile Allah Türk-İslam alemine birlik beraberlik nasip etsin. Devletimizi milletimizi korusun.

YAZARLAR