Şükrü ALNIAÇIK

Tarih: 13.07.2023 22:46

Devletim Bilir

Facebook Twitter Linked-in

İslam medeniyetinin eğitim ve irşad kurumları kentte MEDRESE, köyde TEKKE’dir.

Medrese, fıkıh, kelam, hadis, tefsir ve ilm-i zâhir denilen sair fen ilimlerinin talim edildiği akademidir.

Farzlar, sünnetler, şeriata, itikat ve amele dair vecibeler, medresenin işidir.

Her köye bir medrese açamayacağınıza göre, bu hususların köye intikaline bir cami imamı yeter.

Ehl-i sünnet ve’l-cemaat budur.

Bir de dinler arası rekabetle gelişen ilm-i bâtın vardır.

Sûfîlik veya mistisizm de denilen bu tasavvuf yolu, 54 farzın ve kavlî sünnetlerin arasında bulunmaz.

Musevilikte, Hıristiyanlıkta, Budizm’de de değişik usulleri görülen, beşeri terbiyede, insânî gelişmede fiili etkileri olan, İslam’da da şeriat hukuku ile denetlenerek ıslah edilmiş bir riyazî terbiye metodudur.

Yani mesela Osmanlı meşîhat makamı tarafından fâsık, râfızî, mürted veya kâfir ilan edilen bir tekkenin Anadolu’da yeni taraftar bulma ve yayılma imkanı yoktur.

Bu denetimin kalktığı siyasi düzenlerde sufi tarikatlara daha fazla ihtiyatla yaklaşılması ve şarlatanlığa, insanların hassas inanç değerleri üzerinden teslim alınmasına izin verilmemesi gerekir.

Bu alanda Sünnî ve Alevî tekkeleri birbirinden farklı veya ayrıcalıklı değildir.

Ben şahsen klasik usullerle yapılan ve mesela İstanbul’un fethinde batınî papazların büyüsüne karşı Akşemseddin marifetiyle oluşturulan manevi güvenlik kalkanına inanırım ve bunu modern çağlarda dahi, milli savunmanın bir parçası olabileceği ihtimalini dikkate alarak önemserim.

Subliminal figürlerle toplumu büyüleyen Kabbalacı hahamlara karşı S 400 kullanamayacağınıza göre son derecede sofistike olan İlmi-i Bâtın silahlarına ihtiyacımız olabilir.

Bu silahları, gençlerin kontrolsüz bilgisayar oyun konsüllerinde veya moda tüketim trendlerinde bulamazsınız.

AVM’lerden veya Cafelerden veya Lounge’lardan da alamazsınız.

Bu sebeple statik olarak “kentli bir medreseli” olmaktan hareketle herhangi bir şeyhin irşâdına şahsen muhtaç olmasam da mevcudiyetine cümbür cemaat düşman olmayı da gerekli bulmam.

Bu sebeple Menzil şeyhinin vefatı üzerinden oluşacak bir takdir- takbih bölünmesini de “tekkeyi elinin tersiyle itecek kadar aydınlanmış bir modern Türk insanına” yakıştıramam.

Herhangi bir Müslümanın arkasından söylenecek hangi söz ehl-i sünnete uygunsa:

“Allah rahmet eylesin, ameli mucibinde muamele eylesin” der geçerim.

Bilinen düşmanlarımız yeterince çoktur.

Bilmediğime düşman olacak bir cahil olmadığım bir yana, benden olmayanı düşman edinme konusunda ifrata düşecek kadar münhal ve avare de değilim.

Bildiklerim, düşündüklerim bunlardır.

Gerisini vergisini ödediğim, askerliğini yaptığım ve Bilge Liderin işaretiyle iktidarına onay ve kuvvet verdiğim devletim bilir.

Saygıyla …

Şükrü Alnıaçık

13 Temmuz 2023


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —