DÜNÜ BİLMEYENLER...
BUGÜNÜ ANLAYAMAZLAR.
“ŞU BENİM DİVANE GÖNLÜM YİNE HALDEN HALE DÜŞTÜ”
-İnsanlar vardır, tarihe yön verirler,
-İnsanlar vardır, tarihin önünde giderler,
-İnsanlar vardır, yaşarlarken de ölürlerken de tarih yazarlar.
12 Eylül öncesinin ülküdaşlarımız ve Başbuğumuz Rahmetli Alparlan Türkeş işte böyle güzel insanlardı.
12 Eylül öncesi güzel vatanımız Türkiye işgal ve istila ile karşı karşıyaydı.
Öncelik…Bu istila ve işgale karşı çıkmaya çalışıldı. Binlerce vatan evladı şehit verildi. Yine binlerce gaziyle baş başa kalındı. Binlerce genç ülkücü zindanlara konuldu!
Burada amaç:
-Moskof boyunduruğunu kabul etmemek,
-Türkiye'nin Macaristan-Çekoslovakya ve Afganistan gibi “Moskof istilasına” karşı durmaktı.
Ülküdaşlarımızın şanlı vatan savunması çok şükür meyvesini vermişti.
Ülkücü Türk milliyetçilerinin 12 Eylül öncesi vatan savunmasındaki kahramanlığı ve yiğitliği bütün dünyada nam saldı.
Türk milliyetçiliği uğrunda, komünist ve bölücü hainlerin kurşunlarıyla toprağa düşerek şehitler ordusuna katılmış olan RUHİ KILIÇKIRAN’DAN;GÜN SAZAK’A kadar Aziz Şehitlerimizin rühaniyetlerinin de şu anda bizimle beraber olduklarını can-ı gönülden inanıyorum.
Çünkü onlar, üçbinaltıyüz can, bu hak bildiğimiz yolda "vatan-millet-din ve devlet" uğrunda şehit oldular.
Onlar hem şehitlerimiz, hem de şahitlerimizdir. Yarın huzur-u ilahide de bize şahitlik edecek olanlar, onlardır.
Ebed-müdded olan Türk Devletine; kıyamete kadar hür, müstakil, mes'ud ve müreffeh yaşamasını, her gayeden aziz bildiğimiz Büyük Türk Milletine bugüne kadar hizmet etmiş ve etmekte olanlar için; yarın aynı yolda, aynı heyecan ve şuurla bu kutsal hizmetin bayrağını taşıyacak yeni nesil genç ülkücü evlatlarımız geliyor Allah’ın izniyle.
Rahmetli Dündar TAŞER büyüğümüzün dediği gibi;
“Ülkücülerin kanaatları sağlam, imanları bütün, fikirleri berraktır. Serttirler ama odun gibi değil elmas gibi pırıl pırıl.”
YİNE DERİZ Kİ;
DÜNÜ BİLMEYENLER...
BUGÜNÜ ANLAYAMAZLAR.
Ülkücülükten geçinen bazı gevşeklerin “kendini kullanılmış hissetmek”demesi çok aşağılayıcı bir şey!
-Şahsen ben hiçbir dönemde, böyle bir duygu yaşamadım.
-Daima doğru yaptığımıza inandım ve doğruların arkasında oldum.
-Ve ülkücü hareketin hak dava olduğuna dair hiç bir şüphem ve tereddüdüm olmadı.
-Ülkücü hareketin zafer kazandığına ve bırakın Türk dünyasını, insanlığın makus talihini değiştirdiğine inanıyorum.
-Tafsilat uzun. Üzerimizde 1975 yılından beri, yoğunluğu gittikçe artan bir dağıtma ve yok etme proğramı uygulanıyor. Bunun sonuçları olacaktır ve bu günkü halimiz, işte o sonuçtur.
-Ama ben hala bu hareketin yok edilemeyeceğine, bırakın yok edilmeyi, hedefe doğru yol almaya devam ettiğine, bir gün birliğini yeniden sağlayıp ayağa kalkacağına varlığım kadar inanıyorum.
-ÇÜNKÜ HAK YERDE KALMAZ !...
-1970'lerdeki ülküdaşlarımın mücadelesi bir kahramanlık destanıdır. O yıllarda ülkücü mücadelede yer almış olanların
hepsi birer kahramandır.
-70’li yıllarda o şanlı mücadelenin içinde yer almış olmaktan her zaman gurur duydum. Bu durum benim en şerefli mirasımdır.
-İki dönem Ankara Ocağı,
iki dönem Genel Merkez,
Taş Medrese…O yılların;
hayali/dostluğu/yaşanmışlığı
CİHAN DEĞER.
Allah sadık ve sıddık kullardan olmayı nasip etsin. Ülkü dolu gönüllerden düşürmesin.
Dolu dolu yaşanmış 50 yılın tecrübesiyle biliriz ki; ÜLKÜCÜNÜN HEYECANI…UNUTMAYA MANİDİR.
Ülkücü hafıza hem yanılmaz hem de unutmaz.! Bugün ülkücü olmayanın dün ne olduğunun önemi yok.
Yaptıkları zehirli faaliyetlerle kutlu harekete, aziz şehitlerimizin emaneti olan nazlı Üç Hilal’e zarar veriyorsa… Mamak Başsavcısının oğlu Soyer’i geçen dönem İzmir’e Büyükşehir Belediye Başkanı yapanlar bizden ırak olması daha hayırlı olmuştur.
Hayatta dünyanın merkezinde
olmak önemli değil…Ülküdaşlarını seven ve kollayan insanların kalbinin merkezinde olmak önemlidir…
12 Eylül öncesinde, gençken yaşlanmıştık. Civan ülküdaşlarımızı kara toprağa vermekten!
Rabbim...
Bu mübarek vatan için şehit olan tüm şehitlerimize rahmet eylesin.
Yunus Emre der ki;
“Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm,
Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi.”
Sosyal Medyada idam edilen şehit ülküdaşlarımızın fotoğraflarına bakınca Kul Yusuf’un dediği gibi “şu benim divane gönlüm yine halden hale düştü.”
İnsan kendisine zulm olana üzülmez de, anamızın ve babamızın üzülmelerini kaldırmak zor oluyordu.
Cenab-ı Allah’ın “topraktan geldiniz, toprağa döneceksiniz” buyruğuna en büyük sevgilinin, Hz.Peygamberin yanına dönmelerinde şehitlerimizin zerre üzüntüleri yoktur..
Belki şehit olmalarına sebep, kendi vatanlarında, kendi bayrağı altında yaşayanlardan gelmiş olmasıdır tek üzüntüleri..
Biliyoruz ki...
unutmak; tükenmektir…GAFLETTİR.
Biliyoruz ki...Ahde vefasızlık, aynı zamanda imansızlıktır.
Şehitlerimizin EMANETİ, emanetimiz davası davamızdır.
Rabbim şehitlerimizi gufran, rahmet döşeğinde ağırlasın... İmanım gereğince inanıyorum ki zaten öyledir, şehitlerdir, Nezd-İ İlâhi’de Makamları Âli’dir..
Nice Yusuf yüzlü civan yiğitleri gönderdik ki sonsuzluğun sahibine fotoğraflarını her gördüğümüzde gözlerimizden yaşlar süzülür.
Bugün bir yerlere gelenler makam mevki sahibi olan ülküdaşlarımız o günleri asla ve asla unutmasın ve dahi unutturmasın.
Şehitlerimizin kanlarından rengini alan Şanlı Albayrağımız kıyamete kadar dalgalanacak Allah’ın izniyle.
Bilge Lider Devlet Bey’in dediği gibi;
“DAVAMIZ:
-Şehit olup;
ÖLMEYENLERİN,
-Ülkücü olup;
DÖNMEYENLERİN,
-Adam olup;
KAÇMAYANLARIN,
Ebedi yuvasıdır.”
Mahpushaneleri;
TAŞMEDRESEYE çeviren iman ve aksiyon adamlarını, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresine inanmış bu uğurda candan ve yardan vazgeçmiş başta Başbuğumuz cennet mekan rahmetli Alparslan TÜRKEŞ ve Türk İslam Davası yolunda ebediyete irtihal etmişleri ve tüm Ülkü Gülü Şehitlerimizi saygı ve rahmetle dualarla anıyorum…Ruhları şad mekanları cennet olsun, hayatta olanlarada Cenab-ı Allah’tan sağlık sıhhat huzurla dolu hayırlı ömürler diliyorum.
Ulu Türk Devletinin ve Aziz Türk Milletinin varlığı DAİM OLSUN olsun inşallah.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
Orjinal Köşe Yazısına Git