Hakikat demek yalnızlık demektir... Ona buna eğilmeyen, çıkar peşinde koşmayan duruş demektir... Hakikati kaldırmak zordur, her beden dayanamaz! Bu yüzden bazı insan nankördür, çünkü zaaf ve zayıflık içindedir. Hakikatin ve sadakatin yükü ağırdır, adam gibi adam olanlar kaldırır!
Hz.Mevlana demiş ki: “Kısmet etmiş ise Mevla; el getirir, yel getirir, sel getirir. Kısmet etmez ise Mevla; el götürür, yel götürür, sel götürür.”
Dostuna küsen, düşmanı ile oturup kalkıyor.. Menfaati biten çekip gidiyor.. Çekemeyen arkadan konuşuyor.. Yaşanmamışlar yaşanmış gibi anlatılıyor.. Herkes herkes ile samimi ama kimse birbirini sevmiyor.
Ebu Davud’un bir rivayetinde Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “İnsan, dostunun yaşayış tarzından etkilenir. Her biriniz dost edineceği kişiye dikkat etsin.”
Kaliteli insanlar çoğunlukla yalnızdır.. Çünkü; çizgisi sabittir, yaranmak uğruna çizgisinden sapmaz. Yalaka değildir, yapmacık değildir, esnek ve gevşek değildir. Kişiliği sabittir, kişiden kişiye şekillenmez. Nettir, dürüsttür, yüreklidir. Karakteri sabittir, karşısındakine göre değişiklik yapmaz. Dili ile içi birdir, herkese aynı değildir, kimsenin oyuncağı olmaz, kimseyi de oyuncak yapmaz.
Doğru yönde tek başına yürümek, bir çok insanla birlikte yanlış yönde yürümekten daha iyidir. Her şey unutulur ama sevilen dostlar unutulmaz!
Hz.Ömer demiş ki: “Sabır, boyun eğmek değil, mücadele etmektir.”
Tökezlemek de iyidir bazen, dostu düşmandan ayırırsınız. En çok da insanları. Yanınızda sanıp karşınızda gördüğünüz zaman tanırsınız…
Allah'ım! Sen doğru insanlar ile karşılaştır…
Hayatı güzelleştiren insanların güzelliğidir. Kimi emek ve çaba harcayarak bir şeyler yapmak ister. Kiminin ise varlığı en büyük güzelliktir…
Ne güzel nasihattir; “Kendine hak gördüğünü başkasına çok görme.”
Vefa, bir karakter, geçici bir güzellik veyahut anlık oluşan duygu değildir; muhatabın kalbine ince ince, ilmek ilmek nakşedilmiş insanlığın resmidir…
Hz. Ali demiş ki: “Sır saklamak, bir irade imtihanıdır. Bu imtihanı kazanmayan, hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz.''
Yüce Allah, varlığı en güzel şekilde yaratmış ve "Yaptığınız işi güzel yapın; Allah işini güzel yapanları sever" ayetiyle insana işini en iyi bir şekilde yapmasını emretmiştir. Her alanda işini en güzel bir şekilde yapmak, dinimizde "İhsan" kelimesiyle ifade edilmektedir.
Yazar Lev Tolstoy demiş ki: “Cahilde eksik olan akıl değildir, o kurnazdır, eksik olan ahlaktır. Cahil, güçlüdür. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötü insandır.”
Allah'ım! Bizleri dünyada da, ahirette de gerçek kardeşliği, ahiret kardeşliğini yaşattığı kullarından eyle...
Şeyh Şadi Şiraz derki: “Ben doğru yolda kaybolmuş kişi görmedim.”
Kırıldığında insanlarla araya mesafe koymak lazım. Hissediyorlarsa yanına geleceklerdir. Gelmiyorlarsa doğru mesafeyi buldun demektir. İyi niyetli insanlar yalana çabuk kanarlar ama iyi niyetinin boşa gittiğini asla unutmazlar…
Hz. Ömer demiş ki: “Kalbinizin ısınmadığı insanlardan uzak durun.”
Her sıkıştığımız noktada kaderimdir deyip boyun eğmek yerine el açıp, baş kaldırıp ısrarla dua etmek, gayret etmek ve bütün bunların neticesinde ilahi takdire de teslim olmak hayat mücadelesinin en güzel örneğidir.
Nefsini hayır ile meşgul etmezsen, o seni şer ile meşgul eder…
Şeyh Edebali’den kulağa küpe edilesi bir öğüt: “Evladım, İnsan kulağından zehirlenir. Her duyduğuna inanma!”
İnsan kusurlarından kurtulabilir, lakin kusur arayan bakışlardan kolay kolay kurtulamaz. Kendimizi, insanlara ispat etmeye çabalamakla ömür tüketmek, beyhude kürek çekmektir. Zira insan, ancak Allah'a ispat ile yükümlüdür.
Kim demiş fakiriz diye, “Hayattan aldığımız derslerin hepsi çok pahalıydı...”
Olumsuz insanlardan uzak durun, zira her çözüm için problemleri vardır... Birilerinden üstün olmaya çalışmak kendi kişiliklerinden yıkım getirir; gayret ile haset karakter meselesidir…
Gönül dergahındaki her insanın gönlü birbirine bağlıdır. “Birinden gelen AH sesi diğer gönüle çığ düşürür.”
Sizi tüm yüreğiyle sevmiş insanların kanadını kırıp başkalarına gökyüzü olmaya yelteniyorsunuz.. Bu hikayenin sonunda kanadı kırılanın ahı tutar, vicdan böyle işliyor bir yerde o ah karşınıza çıkar.
Yerin, göğün, mülkün ve her türlü iyiliğin sahibi, Yüce Mevla ümidinizi kaybettiğinizde sizin için yazdığı kaderin, hayallerinizden daha güzel olduğunu hatırlatacağı, gönlünüzce bir gün olsun.
İftira sadece günah değil, cinayet ve hıyanettir... İftira eden, fitne yayan hangi şerefsiz varsa; adı, makamı, görevi, mesleği, işi ne olursa olsun ayaklarımızın altında, Şerefsizlik rozetini yakasında göreceksiniz.
Bazı insanlar senin hakkında kötü zanda bulunabilir ve belki başkaları senin berrak bir sudan daha temiz olduğunu düşünebilir. Onların senin hakkındaki düşünceleri sana ne fayda verir ne de zarar önemli olan senin hakikatindir. Önemli olan Allah’ın senin hakkında bildikleridir.
Cenap Şahabettin demiş ki: “Yüksek tepelerde hem yılana hem kuşa rastlanır; birisi sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir. İyiliği yalnız iyiler anlar, fenalığı herkes. Gündüz kandilini hazırlamayan, gece karanlığa razı demektir...”
Türk Dil Dergisinden alınmıştır: “Dil insanın en canlı, en diri eşyasıdır. Dil, terzinin elindeki iğne, doktorun elindeki neşter, berberin elindeki ustura gibi en küçük bir falsoda sahibini yaralar.”
Yazımı; Sadi Şirazi’nin şu sözleri ile bitiriyorum.. Diyor ki: “Düşmanlarınızla oturup kalkan, sizin dostunuz olamaz.”
Zakir Tercan
