Halil KAYA / SELÇUKELİ

Tarih: 08.05.2024 17:00

Ekranlar ve hal ve gidiş

Facebook Twitter Linked-in

Şimdi ifade etmeye çalışacaklarım sadece bir eleştiri veya kınama değil, aynı zamanda bir bilgilendirme notudur.

Dün akşam kısa süreliğine de olsa CNNTÜRK ekranını izledim. Hande Fırat'ın programında tasarruf tedbirlerine atıf yapılıyor, bu tedbirlerin gerekliliği vurgulanıyordu. Böyle bir konuyu işlemeleri güzel ve ònemlidir.

Ancak ısrarla moderatör ve konuşmacıların tamamının genel kabul içinde oldukları husus "kendine ait parayı nasıl harcayacağın seni ilgilendirir, ancak kamuda ciddi bir tasarruf şarttır" tezi idi.

Ekranlar kamuoyunu bilgilendirme aracıdır. Böylesine programlarda konunun cahili ve ilgisiz kişileri konuşturmak mevzuatla kısıtlanmalıdır. Toplumu yanlış bilgilendirmek bir kusur değil, suç sayılmalıdır. Bu programlarda hep aynı kişileri kadroluymuşcasına izlemek durumunda kalıyoruz. Maalesef bunlar da güvenliğinden, ekonomisine; sağlığından, endüstriyel ilişkilerine aklınıza ne geliyorsa o hususta konferanslar veriyorlar. Olacak iş değil...

Arkadaşlar! Tasarruf, kamu ve òzel sektör, ülkemizin her kesimiyle bir eşgüdüm halinde hayata geçirilirse tasarruf olur. Aksi halde topal ve sonuçsuz bir süreç yaşarız, kıymetli zamanları bozuk para gibi harcarız.

Bizim ülkemizde "para benim param, kime ne" anlayışıyla hareket edildiği için ipin ucu bir türlü bulunamıyor. Para sahibinin, metresine veya kokana eşine hediye ettiği lüks cip; zıkkımlandığı viski vb. sadece onun cebini ilgilendirmiyor. Böyle şeylere para sayarken dağdaki çobanın hakkını da ödüyor oralara. Bu gün ülkenin dış borcu dediğimiz kavramı resmi kurumlarımızın ihtiyaçları için yaptığımız borçlanma zannediyoruz. Halbuki; yıl yıl dış borçlarımız incelendiğinde kamuya ait olan kısmının hiç bir zaman %25'i geçmediğini görürüz. Ülke borcunun sair kısmı kamu dışı gerçekliklerindir. Çoğundan benim faydalanmadığım, "para benim kime ne" diyenlerin faydalandığı ama benimle ortak ödemeye zorlandığımız bir olgudur bu borç süreci...

Tasarruf tedbirleri uygulanacaksa, öyle "birinci hamur kağıt yerine üçüncü hamur kağıt kullanılacaktır" anlayışı ve sığlığıyla değil, adam gibi her kesimi mecbur kılacak bir süreç tesis edilerek uygulanmalıdır.

Bu arada, kamu yatırımlarının ihale bedellerinin gerçekçi rayiçlerle oluşturulmasının büyük bir tasarruf kalemi oluşturacağının dikkate alınması; gereken alanlar ve noktalara yapılacak harcamalarda elbette savurmadan ama kısıtlamaya gidilmemesi (sağlık, akademi ve Milli Eğitimde kadro ihtiyacı gibi, savunma sanayi gibi) gerekir. Doğru yerde ne kadar gerekiyorsa o kadar harcama verimliliktir (Prodüktivite)... Aksi halde nobran bir harcama kısıtlaması da ülkeyi çoraklaştırır...

08.Mayıs.2024
Halil Kaya


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —