Eleştiri; geniş anlamda, empatik gözlemlere dayanarak bir kişiyi, konuyu ya da bir eseri suçlayıcı olmadan sabır, saygı, anlayış, hoşgörü çerçevesinde değerlendirmektir.
Eleştiri kültürü, bir eleştiriyi toplumları uygar hâle getiren değerler ve genel anlamda bilgi düzeyi ve görgü kuralları çerçevesinde sunma pratiğidir.
Türk İslam kültüründe eleştiri tekamülleştirme / olgunlaştırma maksadını güder. Eleştiri/tenkit, hiciv, mizah ile kinâye gibi söz sanatları da eser veya davranış/ eylem sahibinin tekâmül etmesine katkı sağlar.
Eleştiri; kötüleme, aşağılama, küçük düşürme, ötekileştirme amacı gütmez. Son dönemlerde ağır eleştiri kavramı çıktı hukuk/yargı çevresinde... Ağır eleştiri sahipleri (!) aynı eleştiriye maruz kalınca çok rahatsızlık duyuyorlar. Hakareti ağır eleştiri statüsünde değerlendiren yargıçlar da benzer ağır eleştirilere maruz kalırlarsa davranışları ne olur? İşte böyle cevabı kendinden menkul sorular tezahür eder. Ağır eleştiriye kendileri ad bulmalı...
Eleştiride maksat; iyiye iyi, fenaya fena derken muhatabını geliştirmek, düzeltmek, daha verimli hâle getirmektir. Eleştiri; adalet, vicdan, iz'an, ahlâk ve evrensel değerlerin tamamına uygun bir yaklaşım içinde yapılmalıdır. Aksi takdirde toplumda iş yapana, eser verene, eylem ve davranış sahibine iftira, yalan, karalama ve itibar suikasti yapılırsa o toplumda edepsizlik ve hakkaniyetsizlik hükmeder…
Hele de namuslu, dürüst, çalışkan insanlara itibar suikasti yapanlar, müfteriler bir kesim tarafından kabul görüyor ve ekranlarda, kürsülerde ve toplum huzurunda boy gösterebiliyorsa eyvah eyvah…
"Edebî eleştiri" konusunu bu yazımızın dışında tutarak söylüyorum.
Eleştirmenlerin nitelikleri muhataplarından daha iyi ve daha nitelikli değilse ona itibar edilmez.
Haksız ve sürekli övgü ne kadar abes ise dayanaksız yergi ve sövgü de o kadar aşağılık bir davranış sayılır zannımca.
Eseriniz yoksa, üretmediyseniz, işe yarar birşey yapmadıysanız siz canlı bir fosil olabilirsiniz. Az da olsa eleştiriye müstahak değilseniz sizin hiciv, mizah, ironi ve kinâye yapmaya da muhtemelen hakkınız ve yetkinliğiniz yoktur...
Öyleyse siz eleğinizi duvara asınız!
Olmaz mı? Daha yararlı olursunuz bence... Hani "Gölge etme başka ihsan istemem!" kalıp sözündeki gibi zarar vermemek de millete katkı sağlar.
Ey iyi insanlar! Meydanı yeteneği, yetkinliği, becerisi ve liyâkati olmayanlara bırakmayınız! Kimse lâ yüs'el değildir asla....
En azından şu sazı elinize alın ve gönülden gönüle güzel sözler, hikmetli nağmeler sunun da şenlensin bütün gönüller…
Şen olsun aziz Türk milleti! Şen olsun büyük Türkistan!
Tanrı Dağları'ndan
Muhittin Gümüş
12.04.2025