Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN


Eleştiriye eleştiri!

Eleştirenleri eleştirme hastalığı, başarıları eleştirme hatta karalama hastalığı, hiçbir şey yapmayanı değil de elinden geleni yapmaya çalışanı baltalama hastalığı asla tedavi edilemez bir hâl almaya başladı günümüzde...


Olayları, söylenen sözleri, yapılan ve yapılmayan her türlü işleri demokratik kültür bilincinin oluştuğu toplumlarda objektif olarak eleştirmek son derece olağan ve doğaldır. 

Bazı tüzel kişi ya da kurum temsilcilerinin, parti, vakıf, dernek, üniversite mensupları veya sıradan insanların bireysel görüş ve düşüncelerini yalanı, yanlışı ve kötülüğü savunmaya yönelmeden;  hukuka, kültürel, dinî, millî ve evrensel değerlere saygılı olmak şartıyla sunmalarına (aynı fikirde olmazsak bile) sözümüz yoktur.

Çok sevdiğiniz sınırsız ton balığı veya baklava börek sunumu yoktur hiçbir ziyafet sofrasında... Yemenin içmenin haddi hududu olduğu gibi ağızdan çıkan lafın sözün de elbet bir sınırı, arkası, önü, hedefi olur. 

Eleştirenleri eleştirme hastalığı, başarıları eleştirme hatta karalama hastalığı, hiçbir şey yapmayanı değil de elinden geleni yapmaya çalışanı baltalama hastalığı asla tedavi edilemez bir hâl almaya başladı günümüzde... Ehil nitelikte eleştireni, yorumlayanı ve fikir beyan edenleri alt etmeye çalışırken fiiilin faili hakkında veya fiil hakkında tek söz etmeyen marazlı kafayı anlamak gibi bir mecburiyet sağlıklı toplumlarda asla yoktur. Cahile cahilliğini örnekleriyle sunarız ama ona cahil dediniz diye suçlanmak, edepsize edepsiz dediniz diye azarlanmak istemez hiç kimse.

Hırsıza, soysuza, çapsıza, haine, işbirlikçiye eylem  ve sıfatlarını yüzlerine vurmayacak mıyız? 

Adaletten, ilimden, sanattan ve liyâkatten uzak olup da ahkâm kesene iki çift söz ettik diye zılgıt mı yemeliyiz?
Bizim dilimizde ördeğe hep ördek derler. Ezelden beri ördekler ördektir. Suya girer ıslanmaz, kümese girer terlemez; gölde, derede başka, çayır çimende başka ötmezler.

Eleştiri ya da tenkit kavramı bizde yalnızca yergi anlamında kullanılmaya başlandığından beri insanların  "Yahu Hocam... İşine bak sen... Böyle işlere bulaşma... Biz her şeye bulaşırız, ona buna söver sayarız ama siz eleştirmeyin, yorumlamayın... Takdir etmek, aferin çok yaşa demek  ise sizin sadece sınıftaki öğrencilerle münasebetlerinizde  söylemeniz yeterlidir." derler.

Bence olağan durumlarda böyle bir yaklaşım asla kabul edilemez. Ancak her haksız talebin şuur altında belki de kötü örnekler etkili olmuştur düşüncesindeyim. Hani şu her işten anlayan (!) pek yüksek (!) titr ve diploma sahibi olanların itici, sevimsiz ve seviyesiz üslupla böğürerek konuşmaları da endişe vermiş olabilir... Çünkü "Uslûb-u beyân ayniyle insandır." derler... Haksız mıyım?

Türk milletinin sabredemeyeceği şeyler vardır. İşte onlar eleştirilemez; gereği yapılır. Vatana, millete, dine, ahlâkî ve evrensel değerlere karşı alçaklık eden eleştirilmez; hukuk çerçevesinde karşılığı verilir.

Birlikte güçlüyüz.

Tanrı Dağları'ndan 
Muhittin Gümüş 
20.01.2025

YAZARLAR