Bir işe, bir mesleğe, bir ürüne, bir insan ya da insan topluluğuna emek sarf etmek, alın teri dökmek, göz nuru saçmak, liyâkatle bir makamı temsil etmek, temsil ettiği makamdan itibar elde etmekten ziyade o makamın itibarını yüceltmek kadar değerli ne olabilir ki...
Zaman ve şartlar gereği tüm bunların sonunda emekli olmak da tabiidir...
"Emekli"; bir insanın uzmanlığı, bilgi, beceri ve yetenekleri çerçevesinde düşünce, iş ve zanaat alanında emek verip yeterli olgunluğa erişip yaş veya yıpranma sebebiyle kanun çerçevesinde işine devam edememe durumudur. Sözlük anlamına bakmadan yaptığımız tanımdır bu.
İnsanların büyük çoğunluğu eğitim gördüğü alanda mesleğini icra ederken bir kısmının da ilgisiz bir diplomayla çok ilgisiz bir meslek alanında çalıştıklarına tanık oluruz.
Disiplinlerarası işbirliği buna fırsat verir zaten. Gençlerin kazandıkları bölümün yanı sıra ilgi duydukları diğer alanlarda da eğitim almasına pek çok üniversite imkân ve fırsat vermektedir.
Ayrıntıya girmeden birşey daha söyleyeyim. Bazı emeklilerin görevleri esnasında yapamadıklarını, diyemediklerini, düşünemediklerini, şimdi görevde olsalar bile asla yapamayacakları hatta güncel bilgilere sahip olup da anlamadıkları hususlarda ahkâm kesmelerini anlamış değilim. Sözüm meclisten dışarı tabii...
Bir de öyle emeklilerimiz var ki onların bilgi, tecrübe ve donanımlarının değerini, yüksek kalite ve seviyesini anlamak için kırk tekne ekmek yemek gerekir. Onlara saygı, ilgi ve iltifat etmek, vefa göstermek meslekte aktif olan herkesin sorumluluğudur.
Öyle emeklilerimiz var ki hâlâ dünyayı izliyor, çalışıp gayret ediyor ve ülkeye, millete, insanlığa yararlı olmaya devam ediyor. İşte onlara emekli demek mümkün değil... Keşke daha geniş imkânlara sahip olsa dediklerimiz de az değildir.
Bir de bunun aksi tipler var.
Teknolojik gelişmeleri takip etmemiş, yeni yöntem ve uygulama biçimlerinden, araç gereç kullanım yeteneğinden, stratejik düşünceden, fikir üretiminden uzak tiplerin popülist, siyasi, ayrımcı, tepeden bakan dil ve üsluplarıyla ekranlarda boy göstermelerinden pek çoğumuz hazzetmiyoruz. Hatta bazıları için diyoruz ki "Bu adamı kim .... ... " yapmış? Çok kızdığımızda ise "Yazıklar olsun seni ..... yapana!" dediğimiz de vâkidir.
Üstelik böyle yetenek ve donanımdan uzak olan bu adam bir çuval da emekli maaşı alıyordur. Devlet imkanlarından da hâlâ faydalanıyordur, demekten kendimizi alamıyoruz.
Kurmay akla sahip askerlerimiz, bilimsel yeterlilik ve yetkinliğe sahip bilimadamlarımız; stratejik düşünen, engin bilgi ve kültürel birikimiyle diplomatik donanıma sahip büyükelçilerimiz; din, dil, tarih, kültür, medeniyet, uygarlık ve sanat alanında itibar sahibi devlet ve ilim irfan ehli insanlarımız; tıp alanında buluşları olan, güvenilir ve şahsiyetli doktorlarımız; edebiyat, musiki, resim gibi güzel sanatlarda şaheserleriyle temayüz etmiş üstadlarımız; bürokraside, sanayide, ileri teknolojide, dijital dünyayı yönlendiren modern bilimin şartlarına uygun insanlık adına eser veren yetenekli ustalarımız zihnen ve fikren hiç de emekli sayılmazlar... Onlara vefa ve ilgi gösteren, basiretli, erdemli şahsiyetlere daha çok ihtiyaç var galiba…
Tanrı Dağları'ndan
Muhittin Gümüş
27.11.2024