Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN


Ertuğrul Dursun Önkuzu'yu anarken...

Ertuğrul Dursun Önkuzu'yu anarken...


"Önkuzu" benim henüz ilkokula dahi başlamadığım yıllarda ismini büyüklerimizden duyduğum şahsiyetti. Cenazesine katılan büyüklerimizin gözyaşları içinde anlattıkları herşey zihnimin bir köşesinde kalmıştı.

Fotoğrafını gördüğümde tanıdık biri gibi gelmişti. Köyümdeki öğretmene benziyordu sanki... 

Çocuk aklı işte;  bir kuzu gördüğümde Önkuzu'yu hatırlardım. 

Allah nasip etti 1978'de Önkuzu'nın doğup büyüdüğü ve şehit olduktan sonra defnedildiği Zile'de devlet parasız yatılı öğrencisi olarak 5 yıl okudum. 

 

Şehadetinin yıldönümlerinde mezarı başında andık. 

Büyüklerimiz Ocak'ta resmini başköşeye asmışlardı. Onunla konuşur gibiydik, dikkatle bakardık.... 

Birgün yine Önkuzu'nun resmine bakarken çok acı çektiğini hissettim bir anda. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra mezarlığa gidenleri fişledikleri haberi geldi. Biz de akşam karanlığında gittik. Karanlıkta mezarlıktan korkmamayı da öğrendik böylece.…

Türklük gurur ve şuuruyla İslâm ahlâk ve faziletiyle Türk milletinin menfaatleri için çalışmaya ant etmiştik. 

Kimi zaman geçmişte Türk milliyetçilerine, ülkücülere zalimce davrananlar çok seyrek de olsa hümanizm duygularıyla af diler gibi söz edenler olur. Bu durum karşısında yalnızca şunları demek gerekiyor:

-"Eğer tilki helâllik istiyorsa mutlaka gözü kümesteki diğer tavuklardadır."

-Yüce Allah'ın emir ve yasaklarını hatırlatan "helâl ve haram" başta olmak üzere  yardımlaşmayı ve paylaşmayı çağrıştıran zekât, sadaka, fitre ile ibadetin yükümlülük derecesini ifade eden farz, vacip, sünnet, müstehap vb. kavramlar dinî muhteva ve anlama sahiptir. Adil olma duygusu, iyilikler, sevaplar, güzel ve hoş davranışlar ile vefa, erdem de kıymetlidir bizim için insanlık âleminde  ve Allah indinde.  

-Dün inkâr ettiğiniz/istihza ile baktığınız kavramlarla bugün devşirmek istediğiniz menfaatler manzumesi riyakârlığın daniskası değilse nedir? 

-Haramdan, mekruhtan, riyâdan uzak durmayanların ve bu fiilleri işleyenlerin ancak imanı zayıf olanlar ya da münafık karakteri taşıyanlar olduğunu söylemek için ilahiyatçı olmaya gerek yok.

-Eğer muhataplarınız sizden helâllik talep ediyorsa işlediği suç neydi, yediği haram ya da kul hakkı neydi? Bir bakarsınız... Durup dururken enişteniz (!) sizi öpüyorsa merak ediniz.

-Üstelik kendisinin işlemediği bir suç için "süt oğlan kahramanlığı" yapmaya kalkıyorsa "Hadi oradan!" demekten başka davranış olmamalıdır. Türk kültürü ve İslâm inancıyla alâkalı yardımlaşmayı "sadaka kültürü" diye aşağılayan aşağılıkların şimdi evrensel/dinî yani İslâmî kavram olan helalleşmeyi diline dolaması hiç ahlaki gelmiyor bana.

Bir de helâlleşmek istediği kişilere ve olaylara bakınca yuh demekten daha fena sözler benim lügatimde kıvranıp duruyor...

-Şehitlerin aileleriyle değil kâtil sürüleriyle, "bilmem kimin heykelini dikeceğiz, Türk ordusu işgalcidir" diyenle helâlleşiyor baydın'cı ahmaklar. 

-23 Kasım 1970'te Ankara Gazi Yüksek Teknoloji Enstitüsünde işkenceyle öldürülen Ertuğrul Dursun Önkuzu'nun ve daha nice kahraman Türk evladının ailesiyle helalleşin de görelim.

Hesaplaşmadan helalleşmenin kandırmaca olduğunu biz biliyoruz da siz asla bilemezsiniz... 

Bence haramı ve helali bilenlerin kimseden af veya helallik dilemesine gerek yoktur. 

Vaktiyle vatan uğruna 3500 şehit ülkücünün  ailelerinin ve dava arkadaşlarının acılarını kuru hümanist sözlerle dindirmek mümkün değildir. Önkuzu'dan 10 yıl sonra benim yaşıtımken henüz 15 yaşındaki Mustafa Daştangil'i şehit edenleri kul affetse de Allah affetmez. O'nun ilahi adaletinden şüphemiz yok. 

Teröristlere ve yandaşlarına değil devlete  laf eden, haine değil kayyuma çemkiren hiç birşey de "mahir" olmayan eksi seviyedeki çukur siyasilerin hesabı hukuk çerçevesinde karşılığını fazlasıyla vermek şarttır...

Tanrı Dağları'ndan 
Muhittin Gümüş
22.11.2024

YAZARLAR