Selçuk DÜZGÜN / DÜZGÜN'CE


Eşeğin okuması!

Eşeğin okuması!


“Dervişe sormuşlar “deve türkü söyler mi?”diye,
Derviş de “dinleyen eşek bulursa değil türkü, gazel bile okur” demiş.”

Bir görüşme esnasında Timur, Hoca’nın hocalığına laf eder. Hoca:
“Hünkarım, ben sizin şu yanınızdaki eşeği bile okuturum” der.

Timur gülerek eşeğin yularını Hoca’nın eline tutuşturur ve şöyle der:
“Madem öyle diyorsun, sana üç ay mühlet, götür eşeği okut. Üç ay sonra, meydanda eşek kitap okuyacak. Okuyamazsa hiç acımam alırım kelleni, ona göre!..”

Hoca, eşeğin boyuna göre bir masa ve bir de kalın kocaman bir kitap yapar. Eşeği yemleme zamanı gelince sayfaların arasına birer avuç arpa serpip eşeğin önüne koyar. Hoca kitabı açınca eşek arpaları görür ve yemeğe başlar. O sayfanın arpaları bitince diğer sayfayı, o da bitince ötekini açar. Nihayet kitabın sayfaları biter, eşeğin de karnı doymuş olur.

Hoca haftalar boyunca eşeği böyle yemler. Öyle ki eşek ne zaman masayı ve kitabı görse kulaklarını diker, kuyruğunu sallar.

Üçüncü ayın dolmasına yakın kitabın sayfalarını Hoca’nın çevirmesine de gerek kalmaz. Eşek diliyle sayfaları bir bir çevirip arpaları hüpletir olmuş.

Hoca, Timur’un belirlediği günün bir gün öncesinden eşeği aç bırakır.

Beklenen gün gelir. Hoca eşeği meydana getirir. Masayı eşeğin önüne, kitabı da masanın üstüne yerleştirir.

Bir gün boyunca bu manzaranın özlemini çeken eşek derhal diliyle kitabın kapağını kaldırır. Dudaklarıyla bir ileri bir geri yoklar, fakat arpa bulamaz. Hemen diğer sayfayı çevirir, yoklar, orada da arpa bulamaz. Hemen diğer sayfayı çevirir, yoklar, orada da arpa bulamaz. Hemen diğer sayfaları çevirir, yoklar; orada da arpa bulamaz. Sonra diğer sayfayı yoklar… sonra diğerini…

Arpa bulamadıkça garip sesler çıkarır, derin derin tıslar, her seferinde homurtuları ve fısıldamaları artar. Sayfaların hepsini tek tek çevirir ama nafile… Kitabın bütün sayfalarını bitirmesine rağmen tek arpa tanesi bile bulamayan eşek, bu duruma iyice sinirlenir ve uzun uzun anırır…

Eşeğin anırmasını takiben Hoca Timur’a döner ve şöyle der:
“Bu da özeti hünkarım.”

Timur kahkahalara boğulur ve alaylı bir ifadeyle:
“Hoca şimdi eşek kitabı okudu mu?” diye sorar.

“Okudu hünkarım, bakın sonunda uzunca özetini de yaptı.”

Timur:
"İyi ama ben eşeğin okuduğundan hiçbir şey anlamadım!”

Hoca taşı gediğine koyar;
"Bu normal Hunkârım. Zira eşek kitabı kendi diliyle, yani eşekçe  okudu. Anlayabilmeniz için eşek olmanız gerekir."
....

Bizi anlaya bilmeniz için de Kurt olmanız gerekir...

YAZARLAR