Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN


Etme cahil ile sohbet!

Etme cahil ile sohbet!


Sosyal medya kimi zaman cahilin ahkâm kestiği, âlimin bilgisizlikle suçlandığı bir ortama dönüşebiliyor. Bir sayfada Türkçeye en çok hangi dillerden kelime geçtiği ile ilgili sıralama yapmışlar... Söyledikleri sayılar bence önemli değildi. Ben de şöyle bir yorum yazdım:

“Dünyada saf dil yoktur. Dünyanın en gelişmiş dilleri bile başka dillerden kelime almıştır. Askerî, ticarî, dinî, edebî ve kültürel etkileşim sonucunda az ya da çok sayıda kelime alıntılanabilir.

Türkçe başka dillerden çok kelime almış da hiç kelime vermemiş gibi sanılmasın sakın. Bizim dilimizden başta Balkan ülkelerinin dillerine olmak üzere Farsçaya, Ermeniceye, Rumcaya, Rusçaya hatta Arapçaya çok sayıda kelime geçmiştir. Bir de bizim dilimizden en çok hangi dillere kelime geçmiştir? Bunu da değerlendirin… " dedim. 

Kaynak gösterdim ve "Cezayir Arapçasında 634 Türkçe veya Türkçe aracılığıyla geçmiş kelime olduğu tespit edilmiştir. 1922'de Muhammed Cheneb adlı araştırmacı tespit etmiştir..."  şeklindeki açıklamama rağmen çok bilmiş(!) bir vatandaş bizi saçmalamakla ve cahillikle suçladı. 

Dil Öğretimi, Dil Bilimi, Türkoloji ve Mütercim Tercümanlık alanında 36 yılını doldurmak üzere olan bir öğretim elemanı olduğumu söylemek istemedim o cahile...

“Cezayir Arapçası diye bir şey yoktur. Tek Arapça vardır, o da fasih Arapçadır…” diyor. Oysa bir dilin standart dilinin yanı sıra yaşayan konuşma dilinde ağızları, şiveleri, diyalektleri ve lehçeleri de vardır. Bizde suç ki hakiki bir cahille muhatap olduk…

Doç. Dr. Fatma Şahan Güney adlı araştırmacı “Cezayir Arapçasına Türkçeden (ve Türkçe aracılığıyla geçen) Sözcükler ve Osmanlı Dönemi Cezayir’inde Günlük Hayat”, 2016, (Uluslararası Fethinin 500. Yılında Cezayir, Barbaros Hayrettin Paşa ve Osmanlı Denizciliği Sempozyumu, 1-3 Aralık 2016, Manisa)
araştırmasında diyor ki: “Cezayir konuşma dilinde muhafaza edilen Türkçe ve Türkçe aracılığı ile gelen Farsça kelimeler” adlı araştırmasında Cezayir Arapçasında 634 Türkçe kelime tespit etmiştir. Bu kelimelerin 72’si askerî, 31’i denizcilik, 39’u besin maddelerine ait kelimeler, 59’u alet ve kap kacak kelimeleri, 55‘i giyecek, 65’i sanatlarla alakalı, 313’ü ise çeşitli sahalara ait kelimelerdir. Cheneb, Türkçe özel adları çalışmasına dâhil etmemiştir. Ahmet Ateş, Cheneb’den bağımsız olarak yaptığı bir araştırmada, Arap edebî dilinde 539 Türkçe kelime tespit etmiştir. 

Son zamanlarda bu mevzuda çalışan Bedrettin Aytaç, “Arap Lehçelerindeki Türkçe Kelimeler” isimli çalışmasında, Arapçaya şimdilik 941 kelimenin geçtiğini ortaya koymuştur. Aytaç’ın bu çalışmasında, Arapçaya geçen kelimelerin 179’unu meslek isimleri, 75’ini yiyecek içecek adları, 97’sini çeşitli sıfatlar, 45’inin askerlikle ilgili kelimeler, 24’ünün özel isim, lakap ve unvanlar, 40’ını mekân isimleri, 89’unun araç gereç isimleri, 15’ini fiiller, 52’sinin giyim kuşam ve dokumacılıkla ilgili sözcükler, 8’ini akrabalık, 6’sını madenler, 7’sini de hayvanlarla ilgili sözcükler oluşturmaktadır. Geri kalan 284’ü ise diğer sözcük ve adlardır. 

Arapçanın yazı ve diğer konuşma dilleri yanında, Cezayir Arapçasına geçen sözcüklerin arasında ağa, balta, baklava, basma, bastırma, başıbozuk, binbaşı, birinci, bohça, boru, bölük, burma, burgu, damga, demir, doğru, dolap, dondurma, çizme, gümrük, hekimbaşı, kanca, karakol, kavun, kavurma, kazan, kılavuz, kışlak, orta, sancak, şiş, tabur, temelli, topçu, yüzbaşı sayılabilir. 

Ayrıca Türkçenin en işlek eklerinden olan –cı ve –li yapım eki taşıyan sözcüklerin (örn. tutun-ci “tütün satan”, tob-ci “topçu”, sabon-ci “sabuncu” vb.); baş sözcüğüyle kurulmuş mesleki ve idari sözcüklerin (örn. baş torcmān, baş carrāh, umbaşi, bekbaşi), Arapçaya Türkçeden geçen sözcükler arasında çok sayıda oluşu, Türkçenin Arapça üzerindeki yapısal etkileri olarak değerlendirilmelidir”

Türkçemiz başka diller tarafından istila edilmiş diye yıllarca yalnızca Arapça ve Farsça kökenli kelimelere karşı tasfiyecilik yapıldı. Oysa Tanzimat’tan beri Fransızca kelimeler, II. Dünya Savaşı’ndan itibaren bugüne kadar İngilizce hiç istila etmemişti(!) sanki.

TDK’nin ilk yıllardaki sadeleştirme çalışmalarından ayrı olarak bugün yabancı kelimelere karşılık bulma çalışmaları yerinde ve uygun usullerle devam etmektedir. Hep dilimizdeki yabancı kelimeler konuşulurken bizim başka dillerde kullanılan kelimelerimizden söz edilmemesi kompleksten mi, başka bir niyetten midir acaba? Vallahi bilemiyorum. 

Merhum Günay Karaağaç’ın hazırladığı “Türkçe Verintiler Sözlüğü” ISBN: 9751620217, Türkçe, 1. basım, 2008, 975 sayfa, (16x24 cm2), 1. hamur kâğıt.

Türkçe´nin diğer dillere verdiği kelimeler (verinti olarak adlandırılmaktadır) Sözlüğü

Türkçeden başka dillere giren kelimelerin yer aldığı "Verinti Sözlüğü" , Türkçeden yabancı dillere verilmiş 20 binin üzerinde kelime tespit ederek göstermektedir.  

Prof. Dr. Günay Karaağaç tarafından gerçekleştirilen bu çalışmada Türkçeden Ermenice, Sırpça gibi başka dillere verilen kelime sayılarının fazlalığı göze çarpmaktadır.

Meselâ, bir Sırpça sözlüğüne açıp bakıldığında Türkçe sözlüğü zannedersiniz. Boşnakçada  ve Arnavutçada bütün İslâm kültürüne ait sözler bizden... 

Türkçeden Sırpçaya giren 9 binin üzerinde kelime var. Aynı şekilde İngilizce, Fransızca ve diğer dillere de çok sayıda kelime vermişiz. 

Rusçaya 2 bin 500, Bulgarcaya 3 bin 500, Sırpçaya 9 bin, Rumenceye 3 bin, Farsçaya 3 bin, Çinceye 300, Ukraynacaya 800, Finceye 118 kelime vermişiz. Sadece Ermeniceye 4 bin 262 kelime vermişiz, ama onlardan 25 kelime bizim dilimize girmiş. O kelimeler de zaten `madik` gibi argo kelimeler. Türkçenin başka dillere verdiği kelimeler, `döner, yoğurt ve dolmuş` gibi birkaç kelimeden ibaret değildir.

Türkiye Türkçesi  anlatım gücü yüksek olan bilim, sanat, edebiyat, sanat, medeniyet dilidir. Bütün Türk lehçeleri ile birlikte en az 300 milyon tarafından konuşulan gelişmiş bir dildir. Tarihte etkilediği çok sayıda dil ve kültürler vardır. 

Bahsi geçen vatandaş Kahire, Trablus, Amman, Bağdat ve Halep'teki Türkçe kelimeleri duysa  ne der acaba? Askerî terimlerden 72'sini olmasa da en azından onbaşı, yüzbaşı, binbaşı, paşa kime diyorlarmış öğrenir belki... Cahil, öğrenme arzusunda olsaydı bilgeye, âlime ve ilme saygı gösterirdi. Sosyal medya bazen yalancı pehlivan meydanına dönüyor.

Muhittin Gümüş 
Tanrı Dağları'ndan selamlar...
04.10.2024

YAZARLAR