Ne güzeldi o yıllar tam diyecektim sabah ezanı okunmaya başladı..
Yahu ezanı her din görevlisi okumamalı, okumasa nasıl olur?.
Ezanî İstanbul'da dinleyeceksin..
Hiç sesi güzel olmasaydı okuturlar mıydı ezanı Bilâl i Habeşîye..
Ezân-ı Muhammedî okunurken bizler elimizde ne iş varsa bırakır huşû içinde dinleriz..
Helede müezzinin sesi güzel olursa Türk gırtlağı ile okunursa.
Şimdi moda oldu ezanı herkes bildiği gibi okuyor. Helede küçük yerlerde..
Ezanı hemen hemen herkes okur.
Günde beş vakitte dinlediğimiz ezanı elbetteki öğrenmişizdir.
Herkes okurda camide okuyan müezzininde sesi de önemlidir.
Ben böyle düşünüyorum..
Birgün İstanbul'da evimize yakın olan camiye gittim.
Müezzini sordum.
Şikâyete geldiğimi zannettiler ne yapacaksın bir şikâyetiniz mi vardı diye şüphelendiler.
Dedim teşekkür etmeye geldim.
Bu tür hocalar ezanı sevdiriyor dinletiyor.
Seside güzel makamı düzgün gırtlağı gür sular seller gibi.
Müezzin o sıra gerçekten yokmuş ama çok memnun oldular.
Bu güne kadar kimselerden duymadık gelip teşekkür edileceğimizi..
Öyle işte.
Yine bir sabah ezanı vakti sohbet etme imkânım oldu.
Huma kuşunu nasıl huşû içinde dinliyorsam sebebi var işte..
Herkes huma kuşunu okuyabilir ama Mükerrem Kemertaş başka.
Birde bizim eski Erzurum Milletvekilimiz Oktay Öztürk okumuştu.
Shereton'daki bir yemekte Başbuğum istemişti galiba..
Hitabette de ses tonu çok önemlidir.
Şarkılarda, türkülerde, bozlaklarımızda yanık yanık.
Ya ezanlarımız?.
Okununca güldür güldür sular seller gibi..
Coşkuyla.
Allah aşkıyla..
Hayırlı sabahlar cümlenize.
Dağlarda bayırlarda saksıya sığmayacak türlerde çiçekler açtı.
Evinize kır çiçekleri havası dolsun burcu burcu katmerlisi delisi..
TANRI TÜRKÜ KORUSUN!..