Hacı Vahap / SİZDEN BİRİ


Ford'ta bayram namazı...

Okunası yaşanmış hikayeler… Bu bayram gününde sosyal medyada gördüğüm ve duygulandığım yaşanmış bir öykü…


Okunası yaşanmış hikayeler…

Bu bayram gününde sosyal medyada gördüğüm ve duygulandığım yaşanmış bir öykü…

Alamancı göçünün kol gezdiği yıllardan…

Yer Almanya'daki Ford Otomobil Fabrikası…

Kahramanlar, gurbetçilerimiz…

Buyurun birlikte okuyalım:

1973’ün Ramazan Bayramı... Köln’deki Ford Fabrikası’nda 12 bin Türk işçi çalışıyor. Bayram sabahı herkes gran tuvalet giyinmiş, tıraş olup, kokular sürünüp öyle gelmiş...

Hüseyin Aydın anlatıyor: Ford Fabrikası’nda bir bayram sabahı.

"İzin dönemi olmadığı için çoğumuz Türkiye’ye gidemedik. Bayramın ilk günü de çalışıyoruz. Arkadaşlar fabrikada bayram namazı kılmak isteyince şeflerle görüşüp izin aldık. Kartonlara “Falanca yerde falanca saatte bayram namazı kılacağız” diye yazıp Ford’un her yerine yapıştırdık. Ancak diğer birim şefleri, “Bizimkiler de ister, işler aksar” diye itiraz edince, akşam bizim şefler namazı iptal etti. Sabah kapıda arkadaşlara haber verelim dedik ama Türkler işe değil de düğüne gider gibi gelmişti. Herkes tıraş olmuş, kravat takmış, kokular sürünmüş... Haberi duyunca hepsi çok üzüldü.

Mecbur, bantların başına geçtik. O sırada Muzaffer Usta gitti bandı durdurdu. “Ne olacaksa olsun gidip namazı kılalım sonra düşünürüz” dedi. Toplanıp namazın kılınacağı yere gittik. Diğer birimlerden duyanlar da gelmişti. Bin kişiden fazla olduk. Arif Akpınar adlı Karslı bir arkadaşımız vardı. Türkiye’de hocalık yapmıştı. Namazı o kıldırdı. Alman işçiler de geldi, bir kenardan bizi izlediler. Olayı duyunca yöneticiler de geldi. Yasağı bir kenara bırakıp merakla bizi izlediler. Namaz bitti, kucaklaşıp bayramlaştık.

Ustabaşımız August çok şaşırmıştı. Arif’i göstererek “Bakın büyük şef geliyor” dedi. “Arif şef mi oldu?” diye sorduk. “Şef de neymiş, adam yatın diyor, bin kişi aynı anda yatıyor, kalkın diyor hepsi kalkıyor. Ford’un şefi bin kişiyi yatırsın da görelim” deyince epey gülüştük.

Almancası iyi olan Adanalı Mustafa adlı arkadaşımızla bir tepsi tatlı ve çiçekle şefin kapısına dayandık. “Bu ne?” dedi. “Biz de adettir, bayramlarda tatlı ikram ederiz.” deyince şef çok keyiflendi. 

Ertesi gün duvarlara bir ilan astılar. “İşyeri çalışma kurallarına aykırı davrandınız, bu suçtur. Bir daha tekrarlamayınız. Bu defalık göz ardı ediliyor” diye. İşi öyle tatlıya bağladık ki, sonraki bayramlarda bu kez kendileri bize yer gösterdi."
(Hürriyet Yayınları, 2011)

YAZARLAR