Ozan ÖZDEMİR


Gelin Canlar; Bir Olalım!

Cumhuriyetin tarafında, Türk milletinin birliğinde saf tutanlara Selam olsun.


Bilge Lider Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin himayelerinde Nevşehir'in Hacı Bektaş ilçesinde inşa edilen  Horasan Erenleri Hacıbektaş Kültür ve Cemevi Külliyesi,  Milliyetçi Hareket Partisi’nin Alevi toplumuna yönelik samimi yaklaşımının, inanca ve kültürel değerlere duyduğu derin saygının açık bir tezahürüdür. Bu anlamlı yapı, sadece bir ibadet mekânı değil; aynı zamanda bin yıllık kardeşliğin, ortak geçmişin, aynı yöne bakan geleceğin ve gönül birliğinin sembolüdür.

MHP, Aleviliği siyasallaştırmadan, onu bu milletin asli ve onurlu bir parçası olarak görüp; ayrıştıran değil birleştiren bir dil inşa etmiştir. Devlet Bey'in liderliğinde atılan bu adım, “Yol bir, sürek binbir” diyen irfana duyulan hürmetin, laiklik ilkesine sadakatin ve Cumhuriyet değerleriyle inanç özgürlüğünün iç içe yaşatılabileceğinin somut örneğidir. Bu cemevi, gönülleri birbirine bağlayan milliyetçi duruşun taşla, toprakla değil;  hürmetle ve samimiyetle inşa edildiğini göstermektedir.

Son dönemde kamuoyunda Alevi yurttaşlarımızın devletle ilişkisi, temsiliyetleri ve tarihten bugüne yaşanan bazı acı hatıraları üzerinden çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Özellikle yürütülen tartışmalar, iyi niyetli gibi görünse de çoğu zaman yanlış kavramlarla, eksik bilgilerle, dış kaynaklardan beslenen art niyetli yönlendirmelerle ve siyasi önyargılarla şekillenmektedir.

 

 

Ancak unutulmamalıdır ki; Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşları mezhebine, kökenine ve inancına göre değil; bu millete sadakati, bu vatana sevgisi, bu bayrağa bağlılığı üzerinden değerlendirir. Alevi toplumu da bu milletin asli, onurlu ve kadim bir parçasıdır. Alevilik; Türk kültürünü, irfanını ve vicdanını besleyen en önemli manevi damarlarımızdan biridir.

Tarihte yaşanmış acılar elbette göz ardı edilmemelidir. Ama bu acılar üzerinden düşmanlık üretmek yerine, birlikte iyileşmenin yolları aranmalıdır. Geçmişte Maraş, Tunceli, Çorum ve Sivas gibi illerimizde yaşanan olaylar; sadece Alevilerin değil, tüm Türkiye’nin ortak vicdan yaralarıdır. 
Ancak bu olayların faturasını bugün hâlâ milletin birliğini ve beraberliğini savunan partilere kesmek, tarihî adalete de toplumsal bütünlüğe de zarar verir.

Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir zaman mezhepçilik yapmamış, hiçbir toplumsal kesimi dışlamamıştır. MHP'nin kadrolarında yıllardır Alevi vatandaşlar görev almış, siyasal temsil imkânı bulmuştur. Çünkü MHP, milletin birliğini esas alan, hiçbir inancı tahkir etmeyen bir siyasi harekettir. Alevi vatandaşlarımızın, Cumhuriyetin kurucu ilkelerine bağlılıkta gösterdiği hassasiyet, MHP’nin Cumhuriyet ve millet vurgusuyla zaten örtüşmektedir.

MHP, Aleviliği bir siyasallaşma aracı olarak değil; kültürel ve inançsal bir zenginlik olarak görmektedir. Dolayısıyla bazı isimlerin ısrar ve inatla, belki de art niyetle "şu lider Alevileri temsil edemez" söylemi Devlet Bahçeli'nin ve MHP'nin,  kurulduğu günden bu yana savunduğu ve dile getirdiği kardeşlik vurgusunu anlayamamaktır. Bu açıklamalar devletin, milletinin bir parçası olan Alevi vatandaşlarıyla helalleşmesini, geçmişteki yaraları sarma isteğini baltalamaktır. Toplumsal birliğimize zarar vermek maksadıyla art niyetli olarak ortaya atılan söylemlerdir.

Ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafya değişik etnik kökenlerden, farklı din ve mezheplerden birçok insana ev sahipliği yapmaktadır.  Yaşanan iç karışıklıklar, savaşlar ve felaketler sebebiyle yangın yerine dönen komşu ülkelerimizde, devletimizin ortaya koyduğu basiretli duruş sayesinde neşv-ü nema bulan huzur ve sükunet ortamı, kirli eller vasıtasıyla bozulmak istenmektedir. Son olarak Suriye'de Alevi vatandaşlara yönelik yapılan saldırılar da bunun en bariz göstergesidir. Türkiye Cumhuriyeti ve MHP, mezhep temelli her türlü saldırının karşısındadır. Çünkü bu topraklarda insan hayatı; inancından, kökeninden bağımsız olarak kutsaldır. MHP’nin durduğu yer burasıdır. Ancak yaşanan olaylara sadece mezhep penceresinden bakmak da meseleyi hafife almak, bu coğrafyada yaşanan olaylara dar bir perspektiften bakmak olur.

Yavuz Sultan Selim ya da Sabiha Gökçen gibi Türk tarihine damga vurmuş liderlerin ve kahramanların bazı simgesel yapılara verilen isimlerinin değiştirilmesi yönündeki talepler ise toplumsal fayda üretmez. Bilakis, toplumun ortak hafızasını tahrip eder. Bu milletin tarihi sadece bir inanç grubunun değil, hepimizin ortak geçmişidir. Tarihimiz hatalarımızla, kahramanlarımızla, mücadelemizle ve değerlerimizle birlikte anlamlıdır. Unutulmamalıdır ki Yavuz da bizimdir, Şah İsmail de; Sabiha Gökçen de bizimdir Diyap Ağa da.

Sonuç olarak;

Milliyetçi Hareket Partisi, Cuymhuriyetin kurucu ilkelerine sonuna kadar bağlı, mezhep ayrımı gözetmeyen, tüm vatandaşlarına eşit mesafede duran bir siyasi harekettir. MHP’nin hedefi; Alevi’siyle Sünni’siyle; Kürt’üyle Türkü’yle, bu milleti aynı bayrak altında kardeşçe yaşatmak ve Cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Bugün bu ülkede gönül kapısı her dâim aralıksa, o kapının ardında MHP gibi bir çınar dimdik duruyordur. Gönüle girmenin yolu ise sahici bir samimiyet ve milletin değerlerine hürmetten geçer.

Cumhuriyetin tarafında, 
Türk milletinin birliğinde saf tutanlara 
Selam olsun.

YAZARLAR