“Güven hayattaki emniyet duygusudur” diyor düşünür.
Yaşama insana ait gönül güzellikleriyle bakmak ve ilişkilerimize buna gören yön vermek gerekir.
İnsanın gönül dünyasındaki en güzel değerlerden biri de güven duygusudur. Belki de etrafımızla ilişkilerde en temel duygudur güven ve güvenmek.
Çünkü sevginin olmadığı, kin ve nefretin olduğu yerlerde güvenden söz etmek mümkün değildir, ancak sevgi ve dostlukta yeşerir, yaşar ve dost iklimlerde hayat bulur güven duygusu.
Bütün ilişkiler ve iletişimde başarıyı sağlayan en önemli davranış ve duygulardan biridir güvenmek. Samimiyet, değer vermek, saygı duymak ve sevgi hep güven duygusu üzerine inşa edilir.
İnsan, öncelikle kendine karşı dürüst olmalı ve kendine güvenmeli ki etrafına da güven oluşturabilsin.
Güven, insana ait duygular içerisinde belki de en zor kazanılanı, bir o kadar da en çabuk kaybedilenidir. Bu nedenle güvenmek ve güvenilir olmak etrafımızla ilişkilerde bizi daha iyi ya da daha kötü kılar ve bizi daha dost yapar ya da etrafımızdan uzaklaştırır.
Güvenilir olmak insanı erdemli yapar. İnsanın samimiyetle sevdikleriyle paylaşmasıdır ve hak etmeyene verilmemesi gereken bir duygudur güvenmek.
İnsanlar aynı yaratılmamıştır, her insan farklı bir karakter, duygu ve davranış özelliğine sahiptir. Dolayısıyla gönül dünyalarındaki duyguları da farklı yaşar ve gösterirler.
İçten olmayan ve yapmacık, sahte olan her tavır ve davranış kendini belli eder ve güven asla oluşturmaz. Oysa içten ve samimiyetle olan her tavır ve davranış, bakış ve konuşma karşı tarafta olumlu bir etki bırakır, güven ve bir inanç oluşturur. Sonuçta yüreklerde sevgi ve saygıyla yer bulur.
Yürekten gelen ve yapılan her hal ve davranış bize olan güveni pekiştirir, bize inanmayı sağlar ve sonuçta etrafımızla sağlam temeller üzerine kurulan bir iletişim ve ilişkileri oluşturur.
Keşkesiz bir hayat için de birinci şarttır kendine güvenmek, inanmak ve güven oluşturabilmek.
Bazen hani deriz ya “güvendiğim dağlara karlar yağdı.”
Acaba güveni kaybettiren yaşadığımız zaman ve mekân mı? Yoksa biz miyiz? Önce bunu kendimize sormak ve güveni önce kendimizde yaşatmak gerekir.
Bizimle hep var olan ve yüreğimizin ta derinliklerinde yaşayan, çoğu zaman hep karşımızdakilerden beklediğimiz, bazen en yakınımızdakilerden bile esirgediğimiz belki de en insan yanımıza ait bir duygudur güven.
Yaşarken hep güven mi duymuşuzdur etrafımıza, güvenmediğimiz veya karşı tarafta güven oluşturamadığımız zamanlar olmamış mıdır? Elbette olmuştur. Farkında olarak ya da farkında olmadan yaptığımız bazı davranışlar alıp götürmüş ve silmiştir kazandığımız güveni.
“Hiç hata yapmayan kişiler, hiçbir şey yapmayanlardır” diyor düşünür.
Hatalarımız elbette olacaktır çünkü hata da insana aittir. Önemli olan onlardan ders alabilmek ve güveni kaybetmeden etrafımızla ilişkilerimizi sürdürebilmektir.
Çok sevdiğimiz birine sabrımız tükendiğinde, önce düşünelim. Her insan hata yapabilir, maddeler onarılabilir ama incinen ve kırılan duygular hiçbir zaman onarılamaz. Acele kararlar vermeyelim ve zor oluşturduğumuz güven duygusunu hemen kaybetmeyelim ve kaybetmemek için mücadele edelim.
Bugün özlemini çektiğimiz ve belki de zaman içerisinde unuttuğumuz ve kaybettiğimiz en güzel değerlerden biri olan güven duygusunu gönül dünyamızda yaşatalım ve birbirimize güvenmekten korkmayalım.
Çünkü birlikte yaşamanın en temel şartıdır güvenmek.
İnsan olarak bize anlam ifade eden bütün değerlerimize saygı ve sevgiyle bakarak güven duygusunu hep yaşatalım.
Güven oluşturabilen gönüllere selam olsun.