Burak ÖZCAN / GENÇLİK


Hançer Korkusu…

Hançer Korkusu…


Özgür Özel ve ekibi göreve geldikleri günden beri zaman zaman hırçın bir siyaset tarzı izlediler.

Bu durumun bir sebebi vardı.

İmamoğlu’nu savunmak için girdikleri yüzlerce kılıktan birinin gereği buydu.

Bu hırçınlık, İBB’deki yolsuzluk iddialarının karşısına elle tutulur bir savunma koyamayışın doğal bir sonucuydu.

*** 
Belediyelerde patlak veren yolsuzluk dosyalarına kurultaydaki usulsüzlük iddialarının eklenmesi ise işin tuzu biberi oldu.

Ayaklarına dolanan şaibeli kurultay davasında mahkeme günü yaklaştıkça iyice hırçınlaştılar.

Öyle ki bazen ne yapacaklarını, hangi tondan saldıracaklarını, hangi argümanı öne süreceklerini bile şaşırdılar.

***
Kendi kendilerine “ya mahkeme mutlak butlan kararı verirse” diye düşündükçe raydan çıktılar.

Bilhassa geçtiğimiz hafta hepsinin hedefinde Bay Kemal vardı.

Bütün enerjilerini onu yıpratmak için harcadılar.

***
Özgür Özel ve ekibinin yanı sıra İmamoğlu’nun beslemesi namıdiğer Saraçhane bülbülleri de devredeydi.

Tam saha pres uyguladılar.

Özellikle özel trol ekipleri Kılıçdaroğlu’na ağza alınmayacak hakaretler savurdular.

Ne kadar paniklediklerini ortaya koydular.

***
CHP yöneticileri ise dün önünde ceket ilikledikleri adama ağza alınmayacak hakaretlerle yüklenilmesine sessiz kalacak kadar alçaldılar.

Gün yüzüne çıkardıkları tek şey alçalmak değildi.

Aynı zamanda ne kadar tedirgin olduklarını da ortaya koydular.

***
Bu tedirginliğin sebebi netti, başlarına gelecekleri biliyorlardı.

Mahkeme kararıyla partinin Kemal Kılıçdaroğlu’na teslim edilmesinden çok korktular.

O çok övdükleri, çok uzun yıllar arkasında yürüdükleri eski genel başkanlarının geçici olarak da olsa partiyi yönetmesi ihtimalinden koltuklarını kaybedeceklerini düşündükleri için çok telaşlandılar.

***
Gerçi nasıl telaşa kapılmasınlar?

“Hançer” mevzusu herkesin malumu…

Satın alınmış delege oyunlarıyla Bay Kemal’i bir günde tasfiye edenler, onun bir günlük de olsa genel başkanlığına tahammül edebilir miydi?

İhanetin eninde sonunda bir bedeli olmaz mıydı?

***
CHP’nin 38. Olağan Kurultay’ının iptaline ilişkin dava 8 Eylül’e ertelendi.

8 Eylül’e kadar CHP’de suların durulmayacağı açık, 8 Eylül’de mahkemeden bir karar çıkarsa suların durulup durulmayacağı bilinmez.

Bilinen tek şey var, o da koltuk sevdası gözlerini kör etmiş CHP’liler için 8 Eylül’e kadar rahat bir uyku yok.

Delegeleri ikna etmek için suç işlediler mi bilinmez ama bu tedirgin bekleyiş onlar için büyük ceza değil mi?

YAZARLAR