Çin'in bir "kuşak yol" projesi var!
Proje Çin'i Avrupa'ya bağlayacak kara ve deniz yollarına dair projeler...
1 trilyon dolar da bütçe ayırmıştılar.
AB'nin de Global Gateway diye bir projesi var.
Yaklaşık 300 milyar Avro kaynak ayırmışlar.
Avrupa daha küreselci olduğu için Afrika'dan Orta Doğuya, Latin Amerika'dan Orta Asya'ya her bölge bu projede var.
Ancak proje çok net tanımlı bir proje değil. Yeşil enerji, lojistik vesair bazı sektörler de dahil...
ABD'in ise hepsinden büyük projeleri var, dalga geçer gibi ve kanla uyguluyorlar.
İşte BOP, işte İsrail' in rolü, İşte Ukrayna'nın durumu, işte işte...
Rusya ise bölgenin korkulu cehennemi...
Tüm bunlar ortada iken ve biz Türk Devletleri Teşkilatını bu dengeler savaşında ayakta tutmaya çalışırken önümüz çok mu açık, aynı millete mensubuz diye tek akla sahibiz mi sanıyorsunuz?
Elbette değil ve "dilde, fikirde, işte birlik" konusunda işin hamasi nutkunu atıyoruz ama daha yolun başında bile değiliz.
Şimdi bir kaç Türk Devletinin Kıbrıs Rum kesiminde elçilik açmasına bu açıdan bakın.
O devletler Çin ile Rusya arasında sıkışmış vaziyette... Kiminin enerjisi var ihraç edemiyor, kiminin yabancı yatırıma ihtiyacı var... Her birinin farklı sorunları var.
En önemlisi hemen hemen hepsinin güvenlik sorunu var.
Bu durumda da çıkış yolu arayıp duruyorlar.
En tabi ki, önce kendi halkı ve devletini düşünecekler.
Bu düşünmede Türk Devletleri Teşkilatında olmaları hem stratejik hem de duygusal bir durumdur.
Strateji devlet aklıdır duygusallık millet.
Zira Türk devletlerini kim, ne zaman, nasıl yönetirse yönetsin bilirler ki, devletin stratejisi milletin duyguları ile de doğru orantıdadır.
Bu devletlerde kim yönetimde olursa olsun tek millet ruhuna sekte vuramamıştır.
Örneğin; Türkiye Boraaltan faciası veya net bir şekilde utancına imza attığı halde Azerbaycan Türkleri Türkiye sevdasından zerre kadar taviz vermemiştir.
Şimdi eğri oturup düz ve dik konuşalım.
Kıbrıs Rum kesimini AB'ne biz kendi ellerimizle, kendi iradesizliğimizle soktuk.
Hatırlayın ANNAN PLANI denen o dönemi.
Taraflardan birisi planı reddederse talepleri karşılamayacaktı.
Eee Rum tarafı reddetti ve mükâfat olarak AB'ye alındı...
Şimdi Rum tarafında elçilik açan kardeş devletler Rum için mi AB için mi o elçiliği açıyor.
Rumlarla mı ilişkiye giriyor AB ile mi?
AB'ye de kızıyorsak biz niye yarım asırdır peşinden koşuyor her şeyimizi onların isteğine göre dizayn ediyoruz.
Bir başka sosyolojik gerçeğe değineyim!
Bu kardeş ülkelerin vatandaşları Türkiye'ye geldiğinde oturum ve çalışma izni sizce rahatlıkla alabiliyorlar mı?
Ne zorluklarla karşılaştıklarını ben biliyorum.
Ekonomik olarak rahat yatırım yapabiliyorlar mı?
Kendi ülkelerinde mezun olmuş üniversiteliler burada rahat rahat diplomalarını kullanabiliyorlar mı?
Örneğin; dünyaca tanınmış bir doktor olsa bile onun YÖK denkliği almadan burada görev yapması mümkün değil.
YÖK denkliğini de alması neredeyse imkansız.
Hadi devletlerin ekonomi çıkmazı, güvenlik kaygısını bir kenara bırakalım halklarında kadeş ülkelerde rahat etmeleri yasalar çerçevesinde çok zor.
Şimdi biz Kıbrıs Rum kesiminin AB'ye alınmasına göz yumdukya Avrupa'nın her dış politika inisiyatifini alakalı alakasız Türkiye'ye ve KKTC'ye bağlıyor.
İşte kıçı kırık Rum devlettir AB'nin tüm dış politikalarını etkiliyor, AB'yi bu denli etkileyen bu soykırımcı Rumlarda elçilik açmak işte bu açıdan acı verici.
İyide sorunun büyüğü, hatanın büyüğü onlarda mı, yoksa halen daha sloganlarla Türklük yapan bizde mi?
Şimdi Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin Güney Kıbrıs’ta büyükelçilik açması ve KKTC’yi tanımayacaklarını açıklamaları ile kafaları karıştırmaya gerek yok. Duygusalığa da gerek yok.
Aynı anadan babadan kardeşlerin bile çıkar ilişkilerini ön plana çıkardığı bu zamanlarda ekonomik ve sosyal gerçekleri görmeden ve gücü elinize almadan kimseye kızma lüksümüz yok
Türkiye'nin dış Türkler politikasını yeniden ve sosyolojik gerçeklerle gözden geçirmesi lazım.
50 yıl önce Kıbrıs'a özgürlük için çıkan Türkiye'nin bugün elçiliğinin önüne "go home" diye gelip protesto ediliyorsa derdimiz Rum tarafında elçilik açmış o devletlerden çok büyük.
Saygılarımla
Selçuk Düzgün