Bugün ilk defa duyduğum bir terimi sizle paylaşmak istiyorum. “Hayalet Ağrı” terimini geçen günlerde bir arkadaşımla sohbet ederken öğrenme fırsatı yakaladım ve bana çok ilginç gelmişti.
“Hayalet Ağrı'”yı kısaca şöyle özetleyebiliriz; bir kişinin, daha önceden kesilmiş uzvunun sanki hiç kesilmemiş gibi ağrıdığını hissetmesi. Düşünün eliniz, kolunuz veya bacağınız kesilmiş ve siz hiç kesilmemiş gibi onun ağrıdığını hissediyorsunuz. Garip değil mi?
Evet bana da ilk başta çok garip geldi ama üzerine biraz düşününce şaşkınlığım sona erdi. Uzun yıllar canınızdan bir parça olan uzvunuzu kaybettiğinizde, o parça sizden ayrıldığında hemen o parçayla bağınızı koparamazsınız. Olsa da olmasa da o parçayla ilişkiniz hemen bitmez. Fiziki olarak artık bir parçanız olmasa da ruh dünyanızdaki birlikteliğiniz devam eder.
Bu terimin bende oluşturduğu ilk çağrışım Misak-ı Millî oldu. Kaybettiğimiz Misak-ı Milli toprakları ile ilgili bizim de her an hissetiğimiz bir tarifsiz acı yok mu? Batum'u, Halep'i, Kerkük'ü ve Selanik'i düşündüğümüzde yüreğimizde derin bir sızı hissetmiyor muyuz? Aramıza kahredici sınırlar çizilmiş olmasına rağmen o toprakları hala var olan bir parçamız olarak görmüyor muyuz?
Bu sorulara kafa yorduğumuzda hayalet ağrının sadece insanlar için değil aynı zamanda milletler için de geçerli olduğunu görürüz. Hazin milli ayrılıklarda da, vatan topraklarının yürek yakıcı bölünmüşlüğünde de, soydaşların farklı bayraklar altında yaşamak zorunda kalmasında da aynı acı milletlerin her hücresini esir alır ve keskin ızdırabını gönüllere enjekte eder.
Kaybedilen Misak-ı Milli toprakları sözkonusu olduğunda işte biz de tam da böyle bir ölçüsüz acıyla yüz yılı aşkın süredir boğuşuyoruz. Ama bizi diri tutan şey kopan uzuvların tekrar yerine dikilebilmesidir. İyi bir cerrahın eliyle bu başarılabilir ve milli vuslat bayram coşkusu havasında gerçekleşebilir.
Canımızdan bir parça olan ve 20. asırda bizden koparılan topraklarımızın 21. asırda tekrar bizimle birleşmemesi için hiçbir neden yok. Muhakkak ki bu çağ öyle bir çağ olacaktır. Atsız'ın da dediği gibi; hakkımızı, atalar mirasını istiyoruz. Alacağız da...