70’li yıllarda, kara propaganda yağmuruyla ıslandığımız kavga günlerinde bize yakın durmuş misafir sanatçılara karşı “yüreğimizin biraz yufka olduğu” doğrudur.
Onlar bizim bütün dünyayı karşımıza aldığımız kanlı yokluk günlerinde bize moral vermişlerdir. Muhabbetimizin esbab-ı mucibesi budur.
Hiçbirinden teşkilat disiplini bekleyemeyiz ve aynı sebeple, disiplin hatalarını nefrete dönüştürmeyiz. “Beşerdir şaşar” deriz, tekrarlamadıkça üstelemedikçe, yıkıcı kasıtla bize saldırmadıkça gaflarına ve potlarına güler geçeriz.
Hiç birini allame ve hüccet görmeyiz, bize yabancılaşmış olanların fikrini de bu yüzden önemsemeyiz.
İşte tüm bu sebeplerle ne yaşarken ne de arkalarından sövmeyiz, oradan buradan nefret transfer etmeyiz.

Kardeş kavgasından beslenenlere fırsat vermeyiz.
Bu konuda kimsenin kaşığıyla da yoğurt yemeyiz. Herkes kendi hal ve hareketinden sorumludur. İftirayı, alıntı ezberi ve öğretilmiş nefreti de sevmeyiz.
Hissemize bir tavsiye notu düşerse… “Şairler, aktif siyaset yapmasın, bu iş öyle bir şey değil” deriz.
Gerisini Allah’a havale ederiz.
Saygıyla .