Selçuk DÜZGÜN / DÜZGÜN'CE


İleriye atılmak için...

Şimdi Halep'ten yeniden başlıyoruz. Bu sefer geri çekilme değil, ileriye atılmak için.


Birinci Dünya Savaşında, Orta Doğu’da Bağdat’ı ele geçirmek isteyen İngiliz birlikleri, General Townshend komutasında Selman-ı Pak muharebesini kaybederek, Kût şehrine sığındı. Şehir Halil (Kut) Paşa komutasındaki birlikler tarafından kuşatılarak ablukaya alındı.

Bir süre sonra başlayan açlık ile birlikte General Townshend daha fazla dayanamayarak beraberindeki 10.000’den fazla er, 400’ü aşkın subay ve 13 generali ile 29 Nisan 1916 tarihinde Halil Paşa’ya teslim oldu.

Çanakkale Zaferinin ardından 29 Nisan 1916 tarihinde kazanılan Kût’ül Amare Zaferi Osmanlı İmparatorluğu için iyi bir zafer olarak karşılanmaktaydı.

Ancak İngilizler askeri yoldan sağlayamadıkları zaferi beşinci kol yoluyla bir yıl gibi bir süre içerisinde devreye soktular.

Gertrude Bell, yetiştirdiği Timothy Edward Lawrence vasıtasıyla Arapları Osmanlı’ya karşı kışkırttı. 

Orta Doğu çöllerinde başlayan isyan bir yıl içinde başarıya ulaştı. 

Dinsel öğelerle süslenen Megiddo Harekâtı sonunda, Osmanlı Ordusu 21 Eylül 1918 tarihinde Halep’in kuzeyine çekildi ve Mondros Ateşkesi imzalandı .

Şimdi Halep'ten yeniden başlıyoruz.

Bu sefer geri çekilme değil, ileriye atılmak için.

100 yıl önce İngiliz casusları ile elimizden koparılan topraklara bu sefer Türk Aslanları ile KALIN giriyoruz.

Evet savaşta önce istibaratlar kazanır, sonra devletler.

Suriye’de Teşkilatı Mahsusa 100 yıl sonra ölü hücrelerini harekete geçirmiştir.

Kadim devletlerin, kadim istihbarat yapıları vardır.

Zaten devleti kadim kılan da bu yapıdır.

Buradan Eşref Sencer Kuşçubaşı'ndan Zenci Musa' ya, Yakub Cemil'den   Filibeli Hilmi Bey'e, Nuri Killigil Paşa ve Halil Kut Paşaya daha nicelerine selam olsun.

Onların evlatları bugün dünyanın her yerindeler.

Ve 100 yıllık defteri yeniden açıyorlar

Atasını ve ahtini unutan Türk kahrolsun.

***

İstihbarat dünyasında dost yoktur. 
Düşman ya da düşman olma potansiyeli olan vardır.

Böylesi bir dünyada bilmek her şeyden önce gelir.

Bu dünyada bildirmemek en büyük milli vazifedir.

Bu açıdan devletimizin herşeyini kamu oyunda paylaşmak BİLMEK isteyenlere malzemedir.

Gururdan da olsa, sevinçtende olsa bazı şeylerimizi bildirmemek lazım.

Bilinmemek en büyük güçtür.

Suriye'de sergilenen durum eğer istihbaratın bir psikolojik harp sanat takdiği değilse zaaf var.

Biz de bu güne kadar zaaf yok diye pek konuya girmedik.

YAZARLAR