Dik durmayı beceren insanoğlu dili kullanma, düşünme becerisi ve gülme yetisi ile diğer canlılardan ayırt edilir. Dil denen mucizenin Allah'ın insana verdiği en büyük nimet ve ayrıcalıktır. Bizim dilimiz Türkçedir. Onu gözümüzden daha iyi korumalı, evladımızdan ve vatanımızdan daha fazla muhafaza etmeliyiz, geliştirmeliyiz.
Meşruiyet ile meşrutiyeti, tazminat ile tanzimatı, bilhassa ile bilakisi, etken ile etkini, Âdem ile ademi, âlem ile alemi, asgari ile askerîyi,aşık ile âşık'ı, âla ile alayı, direk ile direkti, eğer ile eyeri, hâkim ile hakimi, hâl ile hali, mahsur ile mahzuru, mütevazı ile mütevaziyi, nâif ile naifi, nağme ile nâmeyi, öğretim ile öğrenimi, şûra ile şurayı, takdir ile taktiri, yayın ile yayımı, ukde ile uhdeyi ve daha nice sözleri birbiriyle karıştıran okur yazar olması bir yana kocaman unvan, makam ve mevki sahiplerine tahammül edemiyorum.
Dil bilinci, bireyin kendi ana dilini tanıması, doğru ve etkili kullanabilmesiyle oluşur ve Türkçeyi doğru kullanmak iletişimde başarı ve toplumsal bilinç kazandırır.
İnsanlarda dil bilinci, kişinin kendi anadilini öğrenmesi ve hayatı boyunca doğru ve etkili kullanmasıyla gelişir. Dil, sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda düşünmenin temelidir; insanlar anadilleri ile düşünür ve dünyayı anlamlandırır. Dil bilinci, temel eğitimde başlar; çocuklar dinleme, okuma, konuşma ve yazma becerilerini yeterince kazandıkça başarısı artar. Mesele "anlamak"la çözülür. Dinleme anlama ve okuma anlama çalışmalarında anlama gerçekleşmediyse amaç hasıl olmamıştır. "Oku geç, otur, sus da dinle" yöntemiyle değil seviyeye uygun, beklenen hedef davranışları ihtiva eden metinler ve konular özenle seçilmiş olmalıdır. En büyük problem muhteva ile öğretilmek istenen bilgi, kazandırılması düşünülen beceri arasında ilgisizliktir.
Her dilde birbirine yakın seslerden oluşan sözler vardır. Bunların yanlış kullanılması öğrenim ve öğretim sürecinde çözülmelidir. Bir insanın kırk yıl yanlış kullandığı kelimeleri düzeltmek artık imkânsız hâle geliyor. Yukarıda sıraladığımız kelimelerin yanlış kullanılmasını da geçtik, insanların adlarını yanlış telaffuz etmek de başka bir sıkıntı... Sıkıntı bilinçsizlik...
"İnsan diliyle insandır..."
Türk, Türkçesiyle Türk'tür.
Merhum Bahtiyar Vahapzâde'nin Ana Dili şiirinde dediği gibi
"Bu dil, bizim ruhumuz, eşgimiz, canımızdır,
Bu dil, birbirimizle ehdi-peymanımızdır.
Bu dil, tanıtmış bize bu dünyada her şeyi
Bu dil, ecdadımızın bize goyup getdiyi
En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek
Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.
Bizim uca dağların sonsuz ezemetinden,
Yatağına sığmayan çayların hiddetinden,
Bu torpağdan, bu yerden,
Elin bağrından gopan yanığlı neğmelerden,
Güllerin renglerinden, çiçeklerin iyinden,
Mil düzünün, Muğan'ın sonsuz genişliyinden,
Ağ saçlı babaların ağlından, kâmalından,
Düşmen üstüne cuman o gıratın nalından
Gopan sesden yarandın.
Sen halgımın aldığı ilk nefesden yarandın..."
Tanrı Dağları'ndan
Muhittin Gümüş
17.10.2025