Yarısı çocuk ve kadın olmak üzere 60 binin üzerinde insanın katili İsrail, sürdürdüğü soykırıma açlığı ve yerinden etmeyi ekledi.
Gazze’deki trajedi artık kimsenin görmezden gelemeyeceği boyutlara ulaştı.
Dünya, inkâr edemeyeceği bir sınavla karşı karşıya olduğunun farkına vardı.
Ama bu kez de zulmü sona erdirecek nihai çözümlerin yerine, İsrail’in işlediği soykırım suçuna ortaklığını perdelemek için yeni bir kendini aklama operasyonunun peşine düştü.
***
Fransa, İngiltere, Kanada…
Hepsi Filistin’i tanıyacaklarını açıkladı.
Peki, ne değişti?
Gazze’ye yağan bombalar mı durdu?
Gazzeli çocukların açlığı ve susuzluğu mu dindi?
Bu tanıma açıklamaları Filistin’i savunmak için mi yapıldı, yoksa yükselen kamuoyu tepkilerini yatıştırmak için miydi?
***
Batı bugün Filistin’in önceliğinin tanınmak değil, hayatta kalmak olduğunu bilmiyor mu?
Aç çocuklara, bombardıman altındaki sivillere, ilaca muhtaç yaralılara lazım olan sembolik açıklamalar mı, yoksa somut adımlar mı?
Filistin’i tanıma açıklamaları yapan devletler, bunun yerine İsrail’i tanımama süreci başlatsa, askeri, siyasi ve ekonomik ambargoya başvursa asıl yapılması gereken ortaya konmuş olmaz mı?
ABD’nin terör devleti İsrail’e sağladığı koruma kalkanı kırılmadan, İsrail’den soykırımcı politikalarının hesabı sorulmadan bu vahşetin durmayacağı göz göre göre ortada değil mi?
***
Gazze artık insanlığın aynasıdır.
Bu aynaya bakan herkes, sömürgeciliğin, ırkçılığın ve ikiyüzlülüğün ta kendisini görecektir.
Tarih bu dönemi yazarken kimin sessiz kaldığını, kimin harekete geçtiğini tek tek not edecektir.
***
Vakit, cesur adımların vaktidir.
Bugün Gazze için atılacak her adım, sadece Filistin’in değil, insanlığın geleceğini kurtaracak adımlardır.
Gazze sınavını geçmenin tek bir yolu vardır.
İsrail çok geç olmadan durdurulmalı, Netanyahu isimli caninin hevesi kursağında bırakılmalıdır.