KUYRUĞU KESİK İP’SİZ TİLKİLERİN SONLARINI İBRETLE SEYREDECEĞİZ…
ANCAK YİNE BİLİRİZ Kİ…ARSLAN TİLKİYE KİN GÜTMEZ
Tilkinin kuyruğu kayaya sıkışmış ve kurtulmak için kuyruğunu kesmek zorunda kalmış.
Daha sonra bir başka tilki onu gördüğünde;
-Kuyruğunu neden kestin diye sormuş.
Kuyruğu kesik olan;
-Böyle kendimi çok mutlu hissediyorum şimdi o kadar mutluyum ki adeta sevincimden havalara uçuyorum demiş.
Bunun üzerine diğer tilki de kuyruğunu kesmiş…Fakat mutluluk yerine şiddetli bir acı çekmiş.
Hemen tilkiye gelip;
-Neden bana yalan söyledin çok canım acıdı demiş.
Tilki;
-Eğer acı çektiğini diğer tilkilere söylersen onlar asla kuyruğunu kesmez ve bizimle dalga geçerler demiş.
Bu iki tilki diğer tilkilere yaşadıkları mutluluğu anlatmışlar.
Böylece tilkilerin çoğu kuyruklarını kesmişler.
Çoğunluk onlara geçince bu seferde kuyruğu olanlarla dalga geçip onlara eziyet etmeye başlamışlar.
SÖZÜN ÖZÜ…
Tilki gibi kuyruklarını kesen ve artık solaçıkta oynayanlara benzemek için sol elle çatal tutmaya başlayan ve gençlik yıllarımızda Hacı Bayram Camii kenarındaki kaldırımlarda şehit cenaze namazını seyreden “ülkücülükten geçinenler” kendileri gibi yaşayanların mahallelerine yakın tarihte göç ettiler ve Nişantaşı’ndaki Teşvikiye Camii kaldırımında sol açıkta oynayanlar ile cenazelere “alkış” tutmaya başladılar.
Oraya verebilecekleri hiç bir değere sahip değiller…
Taşındıkları mahallenin rengini alacaklar ama oraya “kişilik zayıflıkları” sebebiyle hiç bir renk katamayacaklardır.
Bizimde onlarla ilgili gönlümüzdeki bütün HAFIZA İZLERİNİ SİLİP üzülmek yerine “temizlendiğimiz” için SEVİNMEMİZ İCAP EDER.
Artık bazılarına aldırmıyorum. Çünkü “Kara mizah” gibiler. Aramızdaki soğuk duvarın tuğlalarını kendi elleriyle getirdiler.
Utanmadan sıkılmadan hem geçmişlerinin “ülkücü” olduğunu söylüyorlar hemde milli ve manevi değerlerimize saldırıyorlar.!
Para ve makam için tüm değerlerini satacak insanların “dava, ideoloji, insanlık, erdem, ahlak” gibi kavramlar üzerinden nutuk atmaları yüzsüzlüktür ve tiksinti vericidir.!
Meğer utanmak ne büyük şeref. Ondan mahrum olmaksa ne iğrenç bir zilletmiş.!
Bugün olduğu gibi…
Birgün mutlaka suret-i haktan görünen Dırar Mescidi’nin fitne-münafık cemaatinin maskeleri yavaş-yavaş düşecektir!
Bunlar gittikleri yeri ocagı söndürürler. Çok şükür bu kuyruğu kesik tilkilerden, fırıldaklardan kurtulduk. İstediğiniz lağım çukuruna düşün…Çünkü lağıma düşen fırıldaklar eskisi gibi parlak olmuyor.!
Zilletli bir yükselişin bilinen akibeti sadece düşüş değil, ani ve acıklı bir çakılmadır. Kutlu davaya ihanet eden İP’sizler buna müstahaktır.
Dualı ve şühedalı bir kutlu hareket olan gençlik sevdamız Ulu Çınar/Nazlı Üç Hilal’e ihanet edenlerin sonu ne acı ve ne rezilcedir.
Biz Ülkücülerin 50 yıldır sırtında ve göğsünde kalleşçe, kahpece bıçak ve hançer darbeleri eksik olmaz.
Devletin zaafa uğraması pahasına siyasi gelecek planları yapanların devleti ayakta tutmak adına siyasi bedel ödemeyi göze almış MHP’nin siyasetini anlamaları da mümkün değildir.
Bunlara “CUMHUR İTTİFAKI ve MHP DÜŞMANLIĞI” tanımlaması yapmak artık yetersizdir, küçük gelir.! Bunlar milli devlet düşmanıdırlar.!
Yakın tarihi hem yaşayarak hem de “alim” derecesindeki başta Dil-tarih’ten sevgili hocam Prof.Dr Bahaaddin Ögel’den dinleyerek ve onların kitaplardan okuyarak…Yılların tecrübesiyle biliriz ki;
NANKÖRLER ÖNCE EKMEK YEDİĞİ OCAĞA HIYANET EDERLER!
İhanet ettikleri yere en şiddetli saldıranlar bunlar olur, ihanetlerine haklı bir gerekçe(!) oluşturma kaygısı ve çabasına girerler.
“VE LA GALİBE İLLALLAH”….
“Galip olan sadece Allahtır.”
Herkesin bir planı varsa Allah’ın da vardır.! Kul hesabının üstünde kutlu bir hesap vardır.
Allah bize bunları tek tek seyr-i alem yapacak.! Bizde ibretle izleyeceğiz kuyruğu kesik tilkilerin sonlarını.! Zaten tek tek istifa ederek kalanlara ÇİN İŞKENCESİ yapmaktadırlar istifa dilekçelerinde ki gerekçelerle!
Hani…
-MHP de demokratik seçim yok tek adam sultası vardı?
-MHP de “Ülkücülüğünü yaşayamadığını” iddia edip soyka ablasının eteğinden tutunup gidenler ne oldu?
-İP te demokratik seçim var mı?
-Koray Efendi MHP de her kurultayda Genel Başkanlığa aday oluyordu ne oldu? Sonunda oda dayanamadı!
Oturup halinize ağlayın rezil rüsva oldunuz adam olsanız bir dakika orada kalmaz sokağa çıkmazsınız!!
Bir zamanlar Demirel’in prensi DYP’li şimdilik İP’li Botaşcı Oktay denen karga, maalesef MHP sözcüsü olarak geçmişte nazlı Üç Hilalin başına tebelleş olmuştu! Çok sayıda insanı MHP muhalifi olmasına zemin hazırlamıştır.!
“MHPyi maziye gömeceğiz” diyenler karşısında hep sustu hep habersiz göründü hep pusuda bekledi bu düzenbaz eski DYP’liler!!
Nice duygusal ülküdaşlarım bu karga sesli pislikler yüzünden genel merkezden soğudu ve kenara çekildiler.
Mesnevi’de söylendiği gibi bu halet-i
ruhiye den…BİZÂREMMM/ŞİKAYETÇİYEMMM…
Bu karga sesli ve karga profilli adamlar halk tv’ye devamlı çıktılar ve MHP'yi CHP üslubuna dönüştürme algısını oluşturmaya çalıştılar!! Şimdi aynı rolü İP’te oynacaklar. Bunda kimsenin şüphesi olmasın…Hatta köksüz, mazisiz İP’i viraneye dönüştürecekler.
Allah’a çok şükür dyp’den gelen bu lağım farelerinden kurtulduk. Kepaze, ağzı salyalı ve böğürtülü soykalar hayrını görsün.
Üç Hilalli “Gülistan” yerine dikenli “kaktüs” dolu “Kerbelâ çölünü” tercih etmişseniz biz ne yapabiliriz ki.?
Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bu FETÖ insanlarda omurga bırakmadı. Her şeyden önemlisi... Sarılmak için özlemek lazım. Biz sizi özlemedik ki sarılalım.
Rahmetli Başbuğumuz ne de güzel söylemiş;
“ÜLKÜCÜLÜK…BİR GÖNÜL İŞİDİR… GÖNÜL VERENLERLE HİZMET EDİLİR.”
Biz kimseyi yarı yolda bırakmadık. Kişi menfaatinin bittiği noktada, durakta indi.! Bu kişiler mevki ve makamları ne olursa olsun dava adamları değillerdi.
Dava adamı olsalardı her gittikkeri yerlerde ulu çınar Üç Hilal aleyhinde konuşmazlardı.
Biliriz ki bu tip siyasetçiler çiğ kişilikli, hazımsız, kompleksli olurlar.
Çevrelerindeki kalabalıklar arttıkça egoları daha çok şişer,kendilerini “SEÇİLMİŞ KİŞİ” zannetmeye başladılar ve sonunda şühedalı dualı Üç Hilal’den uzaklaştılar.
Bilge lider Devlet Bey’in dediği gibi “Biz, kendine eski ülkücü veya MHP’li diyerek, gittikleri yerin bir türlü yenisi olmayıp, İTİBARINI BİLE bu kutlu hareketin eskisi ve müsveddesi olmakla övünenlerin tuzaklarına düşmeyiz.”
Kimlerin kuru yaprak misali nerelere savruldukları artık bu saatten sonra bizi ilgilendirmiyor.
DEVLET BEY bu nankör ve karamsar fitneciler için ne de güzel söyler;
“Bakarsınız büyük dava adamı pozu verirler. Gerçekte koca bir hiçtirler.! İşlettikleri DEDİKODU ŞANTİYESİ, kaynattıkları FİTNE KAZANIDIR.!”
O neme lazımcı dedikodu şantiyesinde çalışan ensesi kalınlar, erkeğiyle kadınıyla, memleket yanarken bir deste otu yanmayan tiplerdir…
Hükümetler kurar, hükümetler düşürürler; atar tutar, asar keserler..
Darbe gecesi saklanırlar…Çünkü bütün dünyaları MASA-KASA-NİSA üçlüsüdür…Ortalık durulunca kahramanca ortaya çıkarlar ve ellerindeki bayrakla kalabalığa karışırlar..
Söze ‘azizim’ diye başlayıp tarihten, bilimden, edebiyattan, sanattan, dinden, kültürden yüksek yüksek fikirler serdederler..
Bildikleri içindir ki yeri geldiğinde “VATAN-MİLLET-SAKARYA” nutukları atmaktan bir an geri durmazlar bu vatansever(!) görünen tatlı su milliyetçiler!
Sanırsınız ki ha deyince kendini vatan için ateşe atmaya hazırlar…Oysa ki fitne münafık günümüz Dırar Mescidi mensuplarıdır…Güvenilmez.
Öze değil kabuğa bakmışlar. Elbette akıl tutulmasına ve teslimiyetçilik girdabına düşmüşlerdir.
Biliriz ki aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşır.
Rabbim bu Necip Millete ve Ulu Devlete “hizmetkâr” olan Devlet Beyimize ve milyonlarca ülküdaşımıza sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah.
Türk’ün muazzam tarihinden kuvvet alarak şanlı ve büyük geleceğine yönelen kutlu hareketimizi:
-O’nun üslubundan,
-O’nun geniş ve derin tecrübesi,
-Rahmetli Başbuğumuzun dizi dibinde yetişme kültürü ile görmeli ve değerlendirmeliyiz.
-Bizim obamız Ulu Çınar Üç Hilal’li MHP,
-Ocağımız ise Bozkurtlu Ülkü Ocakları Allah’a çok şükür.
DEVLET BEY…
Türkiye’yi hedef alan saldırılar karşısında parti çıkarları ve günlük siyaset hesapları yapmaksızın ortak bir duruş ortaya koymaya ve Türkiye’yi zayıflatarak uluslararası operasyonlara açık hale getirmeye yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer almaya kararlıdır.
Türk’ün muazzam tarihinden kuvvet alarak şanlı ve büyük geleceğine yönelen kutlu hareketimizi;
-O’nun üslubundan,
-O’nun geniş ve derin tecrübesi,
-Rahmetli Başbuğumuzun dizi dibinde yetişmesi kültürü ile görmeli ve değerlendirmeliyiz.
DEVLET BEY;
Kendisini yetiştirmesi, efkârının, fikirlerinin genişliği, kıvrak zekası, çelik gibi sağlam karakteri fakat “gül yaprağından” daha nazik kişiliği;
Ülkücü Milliyetçi ve Muhafazakâr zümrenin ufkunda, gittikçe büyüyen bir ziya/ışık kütlesi hüviyetini iktisab etmiştir.
DEVLET BEY...
Ülkücü Hareket için hatta bütün Turan Coğrafyası için kendisine her zaman ihtiyaç duyacağımız büyük bir devlet adamıdır.
MHP her zaman devletin bekasını, milletin birliğini hep esas almış bir siyasi parti olmuştur. Bu amaçla milli değerleri benimsemiş bir gençlik yetiştirmeyi hep ön planda tutmuştur. Bunda da başarılı olunmuştur.
Devlet Bey gibi ferasetli dervişliğiniz yoksa Cihangir olsanız ne yazar…
DEVLET BEY’E İNANCIMIZ TAMDIR, HER DAİM YANINDAYIZ.
ÜLKÜCÜ GENÇLİK:
-LİDERİNİN YÜREĞİNİ YÜREĞİNE KATAR,
-VATAN OLUR,BAYRAK OLUR VE BAKTIĞI YERE BAKAR.
-Liderimi tanır… Liderimi bilirim. Teşkilatımı bilirim…
-Devlet Beyimize inancım tamdır ve her daim yanındayız.
Gerisi "lafügüzaf" yani rahatsız edici gereksiz boş laf…
Biliyoruz ki…İkinci bir Endülüs ve Balkanlar olmamak için iç barışın sağlanması gerekiyor…Satrançta bir hamle değil en az üç hamle ötesini görmektir.
Sayın Bahçelinin konuşması çok değerlidir. Sonuçlarına hep birlikte bakacağız.
Bizim Türkmen Beyimiz yanlış hamle yapmaz.
Rahmetli Başbuğumuzun ve Bilge Lider Devlet Beyimizin yolunda yürümek bizim için şereftir.
KAPI AÇILIR…SEN YETER Kİ;
VURMAYI BİL… VE DE O KAPIDA DURMAYI BİL…
Rahmetli Başbuğumuz;
“-Türk Devlet geleneğine" bağlı,
-Devletin varlığında yok olma halet-i ruhiyesine ulaşmış, büyük bir devlet adamıydı.
Edebe önem verirdi. Yetiştirdiği ve ona gönül veren milyonların da edepli olmasını isterdi.
Devlet Bahçeli Bey’de;
-Hem Başbuğumuzun hem de rahmetli Dündar Taşer büyüğümüzün dizi dibinde yetişmiş,
-Makam odasına giren küçük kız çocuğu karşısında dahi çeketini ilikleyen edebli, ferasetli, cömert, merhametli, imanlı bir devlet adamıdır.
Ülkücülük EDEP üzerine inşa edilmiştir…Temeli Türk Töresidir.
“Hiçbir süs edep kadar güzel değildir..” Hz. Ali
Fikrini ve iradesini başta fetö gibi mecralara kiralamış ve BAŞINI KUMA SOKMUŞ olanların sözü de kendisi de muteber değildir.
Ülkücü kavramıyla esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.
Bu cennet vatanın evlatları ,Türkiye’yi hedef alan saldırılar karşısında parti çıkarları ve günlük siyaset hesapları yapmaksızın ortak bir duruş ortaya koymaya ve Türkiye’yi zayıflatarak uluslararası operasyonlara açık hale getirmeye yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer almaya kararlıdırlar.
Türk Töresinde “kadim dosta” kötü sözler söylemek yoktur.! Hele de müşterek bir mazi var ise...
Bizim sözümüz…
NEDAMET gösteren, bugün “pişmanlık” duyan ülküdaşlarımın, Hz. Pir’in Mesnevi’deki sözüne kulak vermelerini dilerim;
“-Kapı açılır, sen yeter ki;
vurmayı bil.
-Ne zaman.? dersen…
-Bilemem...ama, ‘açılmaz’
diye umutsuz olma, yeter ki;
O KAPIDA DURMAYI BİL”
Dava arkadaşlarımıza, ülküdaşlarımıza karşı bitmeyecek bir vefamız, eksilmeyecek bir muhabbetimiz vardır.
Her vakit duamız odur ki…Hak etmeyeni sevdirme bize Yarabbi.
Gönlümün “Şeyh Edebâli’si” olan milli şairimiz M.Akif ERSOY ne de güzel der:
“Değil mi cephemizin sinesinde
iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı,
vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor,
yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe
sarsılmaz.”
Her daim dediğimiz gibi VEFA;
Yangın varken seçtiğindir.! Söndükten sonra seçsen ne yazar, vazgeçsen ne yazar.!
Zaman gençliği, gücü ve kuvveti alıp götürür…Mevki, makam zaten emanettir. Her an gidebilir. Ölüm ise insanı malından ve mülkün servetinden ayırır. İnsanlar ebedi yolculuğa ancak bir kefenle yola çıkar.
Şer odaklı olmayalım ki dünyada nefret tohumunu üretmeyelim.
Aynı bağın bülbülüyüz biz. Güle birlikte yanarız, yeter ki gaflete düşüp de dikene kurban gitmeyelim. Hoşgörü elbiselerimizi ütüleyelim güzelce.
Mesnevi’de Hz. Pir der ki;
“-O kadar çok koşmayın, o kadar çok yorulmayın, şu yerin altında ÇIRAK ne olmuşsa, USTA da o olmuştur.
Milli Şairimiz M.Akif ERSOY
der ki;
“-Allah’a dayan, sa’ye sarıl,
hikmete ram ol,
Yol varsa budur, bilmiyorum
başka yol.”
Canlar…Biz;
-Ne yoldan çıkanlardan olacağız.
-Ne de… Yoldan çıkanların değirmenine su taşıyacağız.
Bildiğiniz gibi atalarımızın güzel bir sözü yüzyıllardır söylenir;
“KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ..!”
80’li yıllarda ANAP ve Doğruyol’a giden yakın arkadaşlarımızdan biliriz ki;
-Bizim bağın tatlı üzümü YABAN ellerde ekşi koruk (goruk) olarak görülür.
-Anadolu da güzel bir söz var:
“El atına binen TEZ İNER oğul.
Gönül ister ki hakaret ve hainlik etmeden küsüp gidenlerin, Üç Hilali hala gönlünde yaşatan gönüldaşlarımızın tekrar şühedalı bu kutlu ocağa (Üç Hilal) dönmeleri.
Bildiğiniz gibi Devlet Bey;
Hem grupta defalarca hem birkaç mitingde “ kutlu ocağa davet” konusu ile ilgili güzel konuşmaları oldu. Daha ne desin.
Bu konuda kibir abidesi bazı eski yönetici arkadaşları düşününce yine aklımıza evi sadrazam Çorlulu Ali Paşa tarafından yıkılan şair NABİ düştü Canlar;
“Çok da mağrur olma İKBAL Meyhanesinde,
Akşam zafer sarhoşu olanların sabah TEPETAKLAK gittiklerini görmüşüzdür.!”
Bizim dünyamız;
GÜL ve BÜLBÜL…
“Gül alıp-gül satmak”…
Bülbülün feryadı gonca güle,
İnsanın sevdası bir tatlı dile.
Kelamımızı/Seminerimizi Kıymetli gönüldaşımız Prof.Dr.Erkan Göksu Hocamızın ibretlik tarihi örneği ile
son verelim;
“ARSLAN TİLKİYE KİN BESLEMEZ”
Erzurum Meliki Rükneddin Cihanşah, elleri ve ayakları bağlı şekilde Sultan Alaeddin’in huzuruna getirildi.
Yere dizçökmüş, mahçup bir şekilde hakkında verilecek kararı bekliyordu.
-Sultan Alaeddin'e itaatsizliğinin, -Celaleddin Harezmşah’ın tabiiyetini kabul edişinin,
-Onun Ahlat kuşatmasına destek verişinin,
-İki sultan arasındaki gerginliği ve savaşı körüklemesinin cezası büyüktü.
Ona son derece kızgın ve kırgın olan Sultan Alaeddin onu elleri ve ayakları bağlı, diz çökmüş vaziyette görünce acıdı.
Ne olsa o da bir Selçuklu meliki ve amcasının oğluydu…Yanındakilere “ASLAN TİLKİYE KİN BESLEMEZ”
deyip affetti.
Meram Bağları’ndan:
SEVGİ ve MUHABBETLE
30 Aralık 2024
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK