Selam olsun, yüreğine Allah’ın nurunu nakşeden, Şanlı Peygamberin şiarından ayrılmayan Oğuz’un çocuklarına..
Hamuru Türk İslam Ülküsü ile karılan, Türk İslam Ülküsü ile yoğrulan Oğuz’un çocukları. Temelinde bu sevgi ve adanmışlık olan Oğuz’un çocukları..
Kimdir bu Oğuz’un çocukları; Onlar Türk Milletinin evlatları, Kalu Beladan bu zamana yüreğine sevdayı nişanlayan Türk Milliyetçileridir. Yesevi nefesi ile yol alıp, Türkeş sevdası ile dik duran Türk’ün muktedirliği için mücadele eden Oğuz’un çocukları
Bu aşa ne su katılır, ne de bu hamura zarar verilir. Bir kaç cereyan eden politik meseleler durdurabilir mi Ülkücüleri. Ülkücüler üç günlük bir gaye için yol almadılar ki, dördüncü gün buraya kadar desinler. İçindekilere rağmen onun Sevdası ile hareket eder Ülkücü Hareket. Onun disiplin ve teşkilat ruhuyla hareket eder Ülkücüler. Çevrenizde “Bak gördün demi olanları” “Rağmenler/e” rağmen devam eder Ülkücü Hareket. Çünkü bu bir adanmışlık hareketidir. Bu adanmışlık ; Her ne pahasına olursa olsun, Türklüğün gurur ve şuuru, İslam’ın ahlak ve fazileti için omuz vermektir. Ülkücüler hiç bir zaman kolay bir yaşam Tasavvur etmediler. Tasavvur etmedikleri gibi de, zuhur eden her türlü musibete karşı da yenilmediler. “Kırıldık belki defalarca, ama vazgeçmedik”
Şimdi kraldan çok kralcı olan soytarılar, kırk gömlek değişen hokkabazlar, sayısız kapıda; sınırsız pabuç eskitenler güzergah mı belirleyecek Ülkücülere. Ülkücülerin kulağına Ezan-ı Muhammed üflendi, yüreklerine Türk İslam Ülküsü aşkı nakşedildi. Dönemsel olayların hüznü elbette Ülkücünün yüreğini yakar, Dönemsel eksiklikler elbette Ülkücünün asabiyetini sarsar. Ama bu sarsıntı şiddeti ne olursa olsun Ülkücü asla vazgeçmeyen bir ruhun aksiyonerleridir.
Teşkilatın ekmeğini yiyenler, teşkilatın sayesinde nam kazananlar, teşkilatın sayesinde takım elbise giyenler, teşkilatın sayesinde yürümeyi öğrenenler bugün teşkilata gömlek biçemez. Bugün teşkilata “Üst”akıl olamaz.
Ülkücüyüz Ülkücü yapan bu iman ve sadakattir. Ülkücüyü Ülkücü yapan; “Bunlara rağmen” Buradayız demeleridir.
Vazgeçseydik; 1944 de vazgeçer idik. İnönü’nün “19 Mayıs Nutkundaki hitabıyla tabutluklara atılan Türk Milliyetçileri” darbe ile suçlanan, ihtilal ile suçlanan bu yiğitlere verilen işkence, yapılan zulüm, hayatlarını etkileyen her belaya eyvallah etmediler
Vazgeçseydik; 1961 yılında vazgeçerdik. Kimileri kanlı darbe planlarken, Türkeş’in o kutlu çıkışı ile kana, olaya yer vermemesine rağmen “Asmayın “demesine rağmen Hindistan’a sürgün edildiği zaman vazgeçerdik. Yurda döner dönmez “Nerde kalmıştık “diyerek evvelinde daha şiddetli bir aşkla kaldığı yerden devam etmesidir bize umut.
Vazgeçseydik; 1968 de arşa çıkan Marksist-Leninist olayların; Bağrı yanık Anadolu çocuklarını katlettikleri zaman bıraktık derdik. Ruhi Kılıçkıran’ın ilk toprağa düşmesi, Özmen’in narası, İmamoğlu’nun beş kuruş etmeyenler tarafından otuz beş kuruşluk maddi servetle gidişiyle vazgeçerdik. Önkuzu’nun patlatılan ciğerlerine rağmen göz yaşımızı silip, “İntikamın alınacak Bozkurtlar etti yemin” inancıyla durduk Ocağımızda.
Dokuz yiğit idam edildi, altı bine yakın şehit verildi. Çakıroğlu ile feryadımız arşı titretti yine vazgeçmedik. Bu bir inat değil, inanç hareketidir. Azmin ve kararlılığın yekpare vücut olduğu inanç.
Bu sebeple soytarılar, şaklabanlar, disiplinsiz ve teşkilatçılıktan bihaber sağırlar bize ne yol gösterebilir, ne parmak sallayabilir, ne de bizim karşımızda kelam edebilir.
Ülkü Ocaklarının hizmetkarlığında, Davamızın emrinde bir ömür...
Lider Teşkilat Doktrini kendi kafalarına göre inşa edip, kendi yönlerine tayin edemezler. Liderin emrinde, daima arkasında, her daim izindeyiz.
Ülkücü Hareket ; Bu sadakat ve inançla yoğrulduğu için engellenemez!
TANRI TÜRK’Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN
ERTUĞRUL SUBAŞI
AHLAT
01.12.2024