Cumhurbaşkanı Yardımcısı, "Ülkenin bazı sektörleri için planlı, düzenli göçe ihtiyacımız var" buyurmuş(!)
Bu beyan, başımıza bela olacak yeni göç dalgalarının bahanesini hazırlayan bir beyandır.
Tabi, ülkemizin sırtına kasten sarılmış milyonlarca mevcut sığınmacıyı da yurdumuzun yeni sahipleri olarak ilana hazırlanıldığının da açık bir işaretidir.
Bu iyiniyetten uzak hazırlık görüntüleriyle varılmak istenen nokta bana göre;
1. Türkiye'nin Türklerin vatanı olduğu gerçeğini, nüfus aktarımlarıyla hükümsüz hale getirmek...
2. Türkiye coğrafyasının Fırat-Dicle havzası dışındaki kısmını boşaltılan Ortadoğu ahalilerinin buluştuğu bir depo haline getirmek...
3. Böylece BOP'u tahakkuk ettirip, malum terörist devlet ile USA'nın mezkur coğrafyayı siyasal harita ve mükteseplere kavuşturmak.
Bu noktada, AKP bu hedeflerin işbirlikçisi durumuna itilmekte ve bizim açımızdan asla güvenilmez bir ittifak ortağı olduğunu yansıtmaktadır.
Yani, izlenen politikalar bir yanlış tercih ya da beceriksizliğin eseri değil de taammüden üretilmiş izlenimini doğuruyor.
BİR KERE DAHA DİKKAT ÇEKİP, İKAZ GÖREVİNİ YAPALIM:
Kimi mi ikaz edelim? Müttefiğimizi değil elbette, çünkü onlara güvenilmeyeceği çok açık...
Kendimizi uyarıyoruz...
Biz sessiz kaldıkça, müttefiğimiz destursuz ve bodoslama milli yapımızı rencide edebilecek niyetlerini bir irade beyanıyla ortaya koyabilmektedir.
Elbette, MHP olduğu müddetçe hiç bir karanlık emel bu ülkede sonuç alamaz. Ama toplum, kurbağanın haşlanması metoduyla bir sonuca hazırlanmaya çalışılıyor gibi...
Ülkücü hareketin varlık nedenlerinin ilk basamağında milli bağımsızlık ve kalıcılığımızı muhafaza gelir. Bu değerlere yönelmiş niyetlerin beyana dönüştürülmesi ülkücünün bulunduğu yerde mümkün olamamalıdır.
Böyle bir konu Ümit Özdağ gibi amaçtan özürlü olduğuna inandığımız kişilerin vicdan ve tekeline bırakılmamalıdır.
Bizim, milletimiz ve tarihimizden başka hiç bir zümre, şahıs ya da topluluğa karşı ödenecek bir borç ve diyetimizin olmadığı da müttefiğimize güçlü bir şekilde hatırlatılmalıdır.
Şunu kabul edelim. Müttefiğimizin sığınmacı ve ekonomi politikaları ülkücünün tasvibini asla almayacaktır.
Öyle aramıza serpiştirilmiş alalı bulalı bazı ülkücülerin(!) işgüzarlıkları ve abartılı tavırları kimseyi yanıltmasın.
Ben ülkenin her köşesindeki ülkücüyle de temastayım, manzarayı net olarak okuyorum.
29 Eylül 2024
Halil Kaya