Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN

Tarih: 26.02.2025 10:22

Kime uzak kime yakın...

Facebook Twitter Linked-in

Herşey olup bittikten sonra düşmanınızın ne yaptığından çok dostlarınızın sessizliği, suskunluğu, umarsız hâlleri, ilgisizliği ve boş vermişliği çok ama çok tesir eder insana…

Bu sebeple:
Kötülerden uzak durmak; karşılık beklemeden menfaatsiz iyilik etmek;  temiz olmak; dürüst ve  çalışkan olmak; fenalıklarla ve fena insanlarla mücadele etmek, dosta güven düşmana korku salacak kudrete sahip olmak; 
gerektiğinde derde deva olmak; okumak ve anlatmak; sevgiyle dolu bir kalple iyi şeyler yapmak; akıl ve ruh sağlığını koruyarak İslâm ahlâk ve faziletinden ilham alarak Türklük gurur ve şuuruyla hareket etmek şarttır...
Aksi halde güvendiğin dağlara kar yağar da yalnızca yutkunmakla yetinirsin... Dostunu seçebilirsin; onunla birgün iyiyken bir başka gün 
bozuşabilirsin..Ama kardeşinle ebedî olarak birliktesin... Kardeşler bir arada olmalıdır... 

 


Dostlarla birgün bir sebeple anlaşmazlığa düşebilir ve bozuşabilirsiniz. Dostlar bazen ayrıcalık ister, torpil ya da taviz bekler. Siz de adaletli davranmaya karar verdiğinizde bundan muzdarip olan, rahatsızlık duyan dostunuzun mesafeli ya da soğuk davranması aradaki ipleri koparabilir. 

Bence böyle hallerde kopan ilişkilerde adalete uygun davrananlar kazanmalıdır. 

Liyâkatsizlerin işgal ettiği koltuklar kırılmalı, ahlâk abidesi olan ehil şahsiyetlerin de liyâkate uygun yerde olmasına imkân verilmelidir.

Adaletten, ahlâkî değerlerden, faziletten, erdemli davranışlardan rahatsız olma hastalığından tedavisi mümkün olmayan çamur ruhlular mevcut. Bir de adaletin yokluğundan, hakkaniyetin olmayışından şikayet edenler var. Ah şu doyumsuzluktan göbeği çatlayıp ensesi kaybolmuş tiplerin haddi aşan hâlleri var ya... Asıl o beni kahrediyor.

Bak evladım.... "Devletten hiç teşvik, kredi ya da hibe almadan öz sermayemizle, alın terimizle 25 yılda kazandığımı  helalinden bir yatırıma harcadım. Ardından da "Galiba bu yıl zekât veremeyeceğim, okuttuğum çocuklara burs veremeyeceğim. Vergi de vermek mümkün olmayacak bu hâlde dedim..." diyen bir irfan ehlinin sözünün devamında dinlediklerim kulağımdan zihnime, gözümden gönlümün en derin yerine kazındı.

İlk altı ay geçtikten sonra yüce Allah bereket verdi. Kazanmaya başladık. İşçilerime daha fazla maaş verebildim. Vergilerimi ödedim, zekâtımı iki kat daha fazla verdim. Öğrenci burslarını öncekine göre yüzde elli artırdım...." dedi... 

Bunları söylerken yüzündeki tebessüm ve nur da iki kat artmıştı... 

"Muhittin Bey... Evladım, hakikaten çok mutluyum ve gönlüm mutmain hâlde... Böylece huzur buldum. Ömrümce zekatsız, yılım geçmedi, vergisiz kazancım olmadı. Bu şehrin bereketiyle okuttum evlatlarımı... Bu işlemede 18 işçim var... İşinin ehlidir...Minare alemi yapıyoruz. Dün Hakkari'den, Manisa'dan ve Sivas'tan sipariş geldi. 

-Bir minare alemi kaç liradır Burhan amca? İyi kazanırsınız herhalde…

-Ben  minare aleminden asla para almam ki? Diğer bakır eşyanın satışından kazancım yetiyor da artıyor evladım... 

Her ezan okunuşunda bizim emeğimizin eseri süslesin gökleri de hür ve bağımsız olduğumuz haykırılsın...

Bilgemizin bu erdemli sözlerinden tesirle roman yazmak mümkündür. Allah nur içinde yatırsın  Burhan Özbakır amcamızı...

Kazandığı halde ağlayan, çok kazanmasına rağmen vergi kaçıran, zekât ve sadakanın sevabından mahrum ve nasipsizlerin adalet beklemesi hiç de ahlâkî değil. 
Cemâli celâline galip gelenler celâli cemâline galipgelenlerden üstündür. 
Karnı ve gözü doymak bilmeyenler ebedî aç olarak nam(!) alırlar.
Gözü gönlü tok olanlar ise veren el olarak üstünlüğü bırakmazlar.
Açgözlülerden uzak, gözü gönlü toklara yakın olalım...  

Tanrı Dağları'ndan
Muhittin Gümüş 
26.02.2025


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —