BİR MÜSLÜMAN TÜRK, HİÇBİR MÜSLÜMANA TÜRK’E:
“-YAHUDİ” DİYEMEZ, DEMEMELİ.”
BU DURUM…ALLAH KORUSUN
“KUL HAKKINA GİRER” CANLAR…
Devlet Bey’in, Ali Koç’u kabulü ülke çapında büyük ses getirince hele
şu dalgalanma durulsun öyle kalemi elimize alalım dedik Canlar…
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un Anadolu’nun önemli evliyalarından biri olan Hacı Bayram-ı Veli’nin 20. göbekten torunu olduğunu gençlik yıllarımdan beri aşağıda kapak fotoğrafını koyduğumuz Türk Tarih Kurum’unda çıkan iki ciltlik kitaptan ve Ulus’taki Koç ailesinin müzesinden biliriz.
Bu konuya da değinmemin sebebi:
Bilge Lider DEVLET BEY’imizin kabul ettiği Ali KOÇ’un devamlı olarak muhtelif çevreler tarafından değişik gayeler ile Koç ailesinin “yahudi” kökenli yahut “sabetayist” olduğu hurafesinin senelerden bu yana iddia edilmesidir.
Baştan aşağı yanlış olmasına rağmen doğru zannedilip inanılan ve hattâ iman edercesine Fenerbahçe ve Koç Ailesi düşmanları tarafından sahiplenilen hatalı bilgileri düzeltmenin yeni bir şeyler öğretmekten kat be kat zor, hattâ imkânsız olduğunu gayet iyi bilirim…
Keşke bu mübarek Anadolu Coğrafyası’nda 50 tane daha KOÇ ve SABANCI Aileleri olsaydı da 70 yıldır başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine karayağız Türk babaları, nişanlı genç delikanlılar gitmeseydi.
Konumuza dönersek…
Türk Tarih Kurumu 1983’te yayınladı. Vehbi Koç’un çocukları hem anne, hem de baba, yani rahmetli Vehbi Bey ve Sadberk Hanım tarafından Anadolu tasavvufunun en önemli isimlerinden olan ve II.Murat zamanında yaşayan Hacı Bayram-ı Veli’nin soyundan gelirler.
Beğensek de beğenmesek de Rahmi Koç bu büyük evliyanın 19., Fenerbahçe Başkanı Ali Koç da 20. göbekten torunlarıdır.
Bu tarihi belgeyi Türk Tarih Kurumu, yani Türkiye’nin en önemli tarih müessesesi söylüyor! Nasıl mı?
Hacı Bayram-ı Velî ile alâkası soyadından da belli olan rahmetli Büyükelçi ve aynı zamanda Korutürk zamanında Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri olan Fuat BAYRAMOĞLU’nun kurum (TTK) tarafından 1983’te yayınlanan “HACI BAYRAM-I VELİ:SOYU-YAŞAMI-VAKFI” isimli 2 ciltlik koskoca eserindeki şecereye, özellikle de kitabın 112. ve 113. sahifelerine bakarsanız, bağlantıyı görürsünüz Canlar…
Soyağacının yine Büyükelçi ve Cumhurbaşkanı Sekreteri Fuat BAYRAMOĞLU Bey tarafından günümüze uzanan nesillerin ilâvesi ile son hâle getirilmiş şekli de İstanbul’da SADBERK HANIM MÜZESİ’nin duvarlarındadır…
Bu konuyu yazmamın sebebi, Koç ailesinin yahut Ali Koç’un avukatlığına soyunmam falan değil, (Benim için Ali Koç’un başkanlığı hayal kırıklığı, gönlüm iyi bir Fenerbahçeli olan işadamı Hamdi AKIN’dan yanadır) sadece Türk ve müslüman bir aileye YAHUDİ veya SEBATAYİST denilmesinin ve daha başka ailelere, yöneltilen asılsız ırk ve soy yakıştırmalarının artık illâllah dedirtmesidir!
Yani bizim mahalledeki iğneci Dudu Abayı da geçtiniz…Hep aynı dedikodu!!
Öyle Diyanet takviminin arkasını okumakla…Ülema, hoca, Şeyhül-İslam Ebu Suud Efendi olunmaz.! Her sene Konya’ya Şeb-i Arus törenlerine gelmekle Mevlana uzmanı olduğunu iddaa edemezsin.!
Yoksa “dondurucu iklim şartlarından” dolayı pamuğun yetişmediği Sivas’da “Hallaç” dükkanından aldığı bir kilo pamuğu paketleyip Bab-ı Ali’ye gönderen ve takdirname alan Sivas Valisi YALANCI İZZET PAŞA’ya benzemiş olursunuz.!
Rahmetli Vehbi Koç Konya’ya hep rahmetli Erbakan ile gelmiştir ve Meram Eski Yol’da Niyazi Usta’nın evinde birlikte kaldığını gazeteci/başyazar Rıdvan Bülbül büyümüzün dilinden Konya/Atatürk Kız lisesi öğretmenler odasında hanımı Sevgili Ayla Hocamın (İngilizce) dersten çıkmasını beklerken çok dinlemişimdir.
Bizim gençlik yıllarımızda da (1975-80) rahmetli Deniz Baykal’a aynı iftiraları atılmıştı. Ülen gardaşım daha sonra öğrendik ki dedesi Antalya müftü vekili. Meğer dedesi Antalyanın tarihi Tekeli Camii’nin baş imamı imiş.!HADİ BUYUR!! Ne Kızılbaşı! Adam 93 harbinden gelen aileden…Hem de Çeçen…Aynı Erganili Aziz Yıldırım gibi.
Sözlerim…
Bu “yahudilik” masalına körükörüne inananlaradır
-Memleketten son senelerde türeyen kerâmetleri kendilerinden menkul, -Malumatları ise zeminden de aşağıda, çukurda olan bazı adamlar menfaat elde etmek maksadıyla cehaletinize cehalet katmak için ellerinden geleni yapıyorlar,
-Sizleri yalan,yanlış şeylere inandırıyor, bu sayede hem ceplerini dolduruyor, hem de Deli Kadir gibi “üstad” havalarına bürünüp caka satıyorlar!
-Bu adamların söylediklerine körükörüne inanarak onlara pâye vermeyin,
-Canlar… Ufak bir zahmete katlanıp okuyun, öğrenin ve menfaatleri uğruna kafalarınızı hurafelerle doldurmalarına “yeter!” deyip yalanlarını suratlarına çarpın!
-Aksi takdirde, istikbâlimizi derin bir karanlık bürüyecektir.
SÖZÜN ÖZÜ CANLAR…
TEKFİR:Müslüman olduğu bilinen bir kimsenin kâfir olduğuna hükmetmektir.
Kur’ân-ı Kerim ve Hz. Peygamber (s.a.v.) bireylere Müslüman olduğu bilinen hiç kimseyi tekfir etme yetkisi vermemiştir.
Nitekim âyet-i kerîmede;
“Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek 'Sen mümin değilsin' demeyin…Nisâ, 94) buyrulmaktadır.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER