“İnsanlığın baruttan sonra bulduğu en tehlikeli silah; ulusal bağımsızlık hareketleri, dolaysı ile de bağımsızlık savaşçıları ve ULUS DEVLET”tir.
Kim söylüyor bunu ?
Dünyayı bölerek lokma lokma yutarak tek dünya devleti kurmanın peşindeki Emperyalist Amerika.
Ve ülkemizdeki bütün ihanetler ABD'nin bu tezinden kaynaklı görevlerini yerine getirmektedirler.
Bugün ülkemizde "Türk" deyince ırkçı, başka bir unsuru söyleyince demokrat kabul edilmenin nedeni de yukarıdaki tezin çalışmaları sonucudur.
ABD öyle bir kripto yapıları ile ülkemiz üzerinde ameliyat yapmış ki, nerede ise ulus devlet anlayışımızı Türklük üzerinden savunmayı bırakın, konuşmaya çekinir hale gelmişiz.
Peki bunu nasıl başardı?
Osmanlı yıkılırken ve yerine yeni devlet kurulurken Türkler hakimiyet kurmasın diye bir çalışma yapıldı.
Zaten uzun yıllar cephelerde yok olan Türkler bir avuç kalsa da, o bir avuç insanı ile devlet kursa da o devletin yönetimi onlarda olmamalıydı.
Bu yüzden özelikle Rum, Ermeni ve Yahudiler üzerinden büyük bir kripto yapılanma devreye koyuldu.
Kimsenin ruhu duymadan gayri unsurlar Türk isim, soy isimleri aldılar ve yeni devlete Türk kimlikleri ile giriş yaptılar.
Diyebilirsiniz ki, Türkleşmelerinde ne zarar var, Türklüğe ne kadar zarar verebilirler...
Burada can alıcı olan konu şu ki;
Kripto dediğimiz bu kitle hiçbir zaman yırtık elbise giymek zorunda kalmadı.
Hiçbir zaman açlık, susuzluk, yokluk veya yoksulluk çektirilmedi.
Kimisi general yapıldı, ordu idare etti…
Kimisi müdür yapıldı, okul idare etti.
Kimisi başhekim yapıldı, hastane idare etti.
Kimisi hoca yapıldı, cemaat ve tarikatlar idare etti.
Hepsine de Türkler üzerinde idareci sıfatı verildi.
Tiyatro, edebiyat, müzik, sinema, basın, yayın, gazete, TV hep onların tekelinde bulundu...
Ve halen de bu öyle devam ediyor.
Bunlar kim mi?
Artık önemi yok, önemli olan bu saatten sonra biz kimiz?
Ne diyordu Oğuz Ata "Ey Türk titre ve kendine dön"
Sorun kriptolar da değil, sorun ekmek yedirilerek karni duyurulan, beyni uyuşturulan bizde.
Ne demek istediğimi anlayanlara saygılarımla
Selçuk Düzgün
