Selçuk DÜZGÜN / DÜZGÜN'CE


Kut-ul Emare zaferinin yıl dönümü...

Bu kadar anıyı niye mi anlattım, Kut-ul Emare ile ne alakası mı var?


Coğrafya kaynıyor.

KIBRIS'TA ilginç şeyler oluyor...

Bunlar olurken aklıma bir anım geldi.

Gençlik işte!

Anlatayım!

Yıl: 1997!
Yer: Lefkoşa
Olay: Konser!
Sponsor: Mavi Jeans
Amaç: Aynı dönemde hayata geçirilen “Çok oluyoruz!” temalı reklam kampanyasına kurumsal duruşla kanıt oluşturmak için, aykırı bulunan bir uygulamayla “dostluğu ve barışı” gündeme taşımak..

Denekler; Kıbrıslı Türkler ve Rumlar.
Hatırlanacağı gibi, 1997 yılında henüz geçiş kapıları açılmamışken Türkiyeli sanatçı Burak Kut ve Yunan Sanatçı Sakis Rouvas Ledra Palas denen ve BM kontrolünde olan Taksim sahasında ortak konser vermeye karar verdiler.

Olayın perde arkası AB`nin ileride ortaya süreceği ANNAN Planına zemin hazırlamaktı.

Konser verilecek alanda özenle seçilmişti TAKSİM alanı denilen yer ilk Kıbrıs Türkünün şehidi Selahi Şevket`in şehit düştüğü yerdi…

AB-ABD  ve uzantıları ileride DENKTAŞ`ı  bitirecek bu adımları atarken adada ki Ülkücülerde eylemse ve düşünsel en önemli dönemlerini yaşıyordu…

BM Barış Gücünün sözde barış çalışmalarını Alman Duvarlarının yıkılmasına benzeterek organize etmesi ve bu konsere karşı çıkanları fişlemesi kaçınılmazdı.

Oysa Berlin Duvarlarına benzetilen ve barış çığırtkanlıkları yapılan Kıbrıs meselesi Almanya ile asla örtüşmüyordu.
…. 
Neyse gelelim konsere!....
Konserin verilmesine karşı çıkan kesim yine ülkücü hareket ve Kıbrıslı TMT`çilerdi…

Ben o zamanlar üniversitede okuyorum ve ülkücü hareketin fişlenmiş tiplerindenim… Ama sosyal aktivitem çok…

Şiir okuyorum, tiyatro ile ilgileniyorum… Hatta KKTC Devlet Tiyatrolarında bir oyunda sahne bile aladım… Sol bana `sağın Deniz Gezmiş'i` diyor, sağ `Irkçı-faşist` diyor…
İstihbarat `hem alaylı, hem mektepli `diyor… Sevenlerim `deli`

Boş durmuyoruz. 

Ülkü Ocakları Genel Merkezi bir plan yapmış, biz de uyuyoruz;

1- Aşama Burak KUT`un Taksim sahasına ulaşmasını önlemek…
2- Aşama Konser olursa konser sahasında ülkücülerin mesajını vermek…
3-  Aşama bizlik değil…

Nitekim Burak Kut otelinden konser sahasına giderken otobüsün yolu kesildi,

Konser sahasına zor da olsa ulaştı.
Konser tam başlamıştı ki seyircilerden birkaç genç gömleklerini çıkartarak bozkurtlu tişörtleri ile gösteri yaptılar.
Göstericileri BM askerleri sahadan uzaklaştırdı.

Bir süre sonra konser sahasına yangın çıktı… Sanırım barış meşaleleri ortalığı tutuşturmuştu…

Konser amacına ulaşamamıştı…

Kıbrıs`ındaki sorunun BERLİN duvarı ile aynı sorun olmadığını tüm dünya gördü…

Kıbrıs`taki durumun özü Almanya`dakinden farklı olarak Kıbrıs`ta dili, dini, kültürü ve inançları tamamen farklı iki ayrı halk vardı.

Almanya ise aynı halkın iç kavgasıydı.
Konser olaylı bitti…

Konser sonrası bütün ülkücüler toplanmaya başlandı.

Polis beni okul kampüsünden almak istedi, olmadı.
Kampüs dışında bekledi ...
Teslim olduğunda bana kelepçe taktılar ...
Hiç unutmam !

Lefkoşa’da bir polis memuru ’delikanlı son durak, seni kimse kurtaramaz' deyip bana pis pis gülmüştü …

Aynı polis 7 yıl sonra ben sınır dışı olurken amirdi ... Aynı gülüşü yapıyordu …

58 kişi tam 3.5 yıl yargılandı…

Sonuçta davalar masrafları ödenmesi karşılığında düştü.

Bu olayların olduğu dönemlerde Kıbrıs`ta Rumlar`la birlikte konser vermek isteyenleri sayısı ülke genelinde %10`u geçmezdi…

CTP muhalefet partisi olmasına ve Rum AKEL Partisi ile kardeş parti olmasına rağmen  2 veye 3 vekil çıkarırdı… rağmen …

SONUÇ;
Konseri düzenleyen üst akıl planını ogün için değil, 10 yıl sonrası için yapmıştı.

Bu konserden 7 yıl sonra `Karen Fox` çocukları diye anılan bir kesim ortaya çıktı ve `yess be annem` sloganı ile CTP`yi iktidara getirdi, ANNAN Planı`nı Türk tarafına kabul ettirdi…

O konserde tutuklanan ve linç edilmeye çalışılan bendeniz ANNAN Planı sonrası zafer kazananlar tarafından ülkeden sınır dışı edildim…

Süleyman Tapınağının çocukları henüz 20`li yaşlardaki milli heyecanlarımı unutmamış, doktoraya başlayacağım dönemlerde benden kurtulmak istemişlerdi.

Nitekim o olaydan 9 yıl sonra barış, kardeşlik ve hukuğu dilinden bırakmayan CTP iktidarı beni asılsız iddialarla ülkeden sınır dışı etti.

Dönemin Cumhurbaşkanı Talat bir gazeteye verdiği röportajda beni kastederek `bu çocuğun arkasında derin devlet var` diyordu…

Oysa daha sonra başıma gelenlerden anladılar ki, çocuk başlı başına yalnız ve başına buyruk bir tip..

Bu konu aslında daha uzun, perde arkası güçler daha derin ve detaylı, şimdilik bu kadarını açıklayacağım…
İleri de bir kitap haline getirirsem detaylara girerim.

O konserde (aşağıdaki resimlerde göreceksiniz) benim en çok kanıma dokunan şey konsere gidecek olanların ellerine koyunlara damga basan çobanlar gibi BM tarafından damga basılmıştı.

Bir de SELAHİ ŞEVKET`in heykelinin tam karşısında o konserin verilmesiydi…

Evet bizi asilikle, isyanla suçlasalar da bir ogün Ata`nın Bursa Nutku`nu hayata geçirmiştik…

Belki de o olaylar ANNAN PLANI denen o garebet dönemin birkaç yıl gecikmesini sağlamıştı…

Bedeli ne olduysa oldu, hayatımı nasıl etkilediyse etkiledi, benimle birlikte okuyanlar ve olayları sadece uzaktan izleyenler bugün nerede ve hangi makamda olursa olsunlar  umurumda bile değil…

 

 

Yeter ki; Selahi Şevket`in ruhu şad olsun…

Bu olayın kahramanlarından başta rahmetli Mehmet Sekmen ağabeyim olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürler…

Bu kadar anıyı niye mi anlattım, Kut-ul Emare ile ne alakası mı var?

O konseri bizim taraftan veren Burak Kut zaferin komutanının torunudur.

Ve emperyalist şeytan o toruna ilk şehidin abidesi karşısında o sinsi konseri verdirmiştir.

Şimdi geldiğimiz noktada elçiliğimizin önünde eylem yapılıp, bizi o adada işgalci gösteriyorlarsa o gücün nereden nereye geldiğine delildir.

İçte ve dışta bu planı yapanlara karşı yine canla başla her türlü mücadeleye hazırız.

Yalnız bir farkla, daha tecrübeliyiz...

Ve hepinizi hatırlayarak.

Saygılarımla.

Selçuk Düzgün

YAZARLAR