Şakir DENİZ


Menekşe ve Gelincik

Bu yazıda geçen "Menekşe" ve "Gelincik" isimleri, özel anlamlar taşıması için özellikle seçilmiştir. Hikâye, Anadolu'nun tertemiz topraklarında yeşeren sadakatli bir sevdanın temsili olarak kurgulanmıştır.


Önsöz…

Bu yazıda geçen "Menekşe" ve "Gelincik" isimleri, özel anlamlar taşıması için özellikle seçilmiştir.
Hikâye, Anadolu'nun tertemiz topraklarında yeşeren sadakatli bir sevdanın temsili olarak kurgulanmıştır.
Menekşe ve Gelincik, yalnızca iki ismi değil, aynı zamanda sabrın, vefanın ve gerçek aşkın zamansız bir örneğini anlatmaktadır.
Bu hikâye; geçmişin toprak kokan sevdalarını, bugünün unuttuğu duygularla buluşturmayı amaçlamaktadır.

Dağ Başında Açan Sevda: Menekşe ile Gelincik.!!!!

Bazı hikâyeler vardır; dağların başında açan çiçekler gibi kimse görmese de büyür, kimse duymasa da kokar.
Menekşe ile Gelincik’in hikâyesi de, Anadolu’nun sessiz yamaçlarında kök salan böyle bir sevdadır.
Bugünün hızlı, tüketilen sevdalarına inat; sabırla bekleyen, vefayla büyüyen bir yüreğin sesidir bu.

İlçemiz Menekşe, her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünür.
Kırlarında rüzgârın uğultusu, dağlarında sabrın hikâyesi vardır.

İşte burada yaşardı Menekşe adında bir delikanlı.
Adını, doğduğu gün dağ başında açan mor bir menekşeden almıştı.
Öyle ağırbaşlı, öyle suskundu ki, dağların bile sabrını cebine koymuş gibiydi.

Menekşe’ye yakın bir sınır köyünde ise Gelincik yaşardı.
Adı gibi, kırlar arasında naif, nazlı bir çiçekti.
Babası küçük yaşta bir kazada vefat etmiş, o günden sonra kalbinin bir köşesi hep eksik kalmıştı.
Köylüler derdi ki:
"Gelincik’in gözleri, babasının özleminde büyüdü."

Menekşe onu ilk gördüğünde, gözlerinde derin bir yalnızlık gördü.
Bir yaprak gibi savrulan değil, kökleri toprağa sıkıca tutunmuş bir çiçekti Gelincik.
Ve sevdası da, o derin kökler gibi sessiz ama sağlamdı.

Günler geçti.
Bir gün ulu çınarın altında buluştular.
Rüzgâr, toprağın kokusunu taşıyordu.
Menekşe, yüreğinde biriktirdiği sözü usulca sordu:

"Gelincik, beni seviyor musun?"

Gelincik sustu önce.
Ellerini kalbine bastırdı, gözlerini gökyüzüne kaldırdı ve içinden gelen en derin yerden cevap verdi:

"Kalbimden sor, Menekşe...
Babamı kaybettiğimde öğrendim ki, insan sevdiğini kaybetmekten korkar.
Ben de seni, korkarak, titreyerek seviyorum.
Kalbimde açtığın yer, ebedidir."

Bu sözler Menekşe'nin yüreğine mühür gibi kazındı.
Bir gülüş değil, bir ömür seveceğine söz verdi.

Günlerden bir gün, Gelincik’in dedesi, köyün en bilgesi, Menekşe'yi yanına aldı.
O ağır sesiyle sordu:

"Evlat, Gelincik’in yüreği kırık.
Onu tamamlamak, bir aşk değil, bir emanet taşımaktır.
Hazır mısın?"

Menekşe başını önüne eğdi:
"Ömrüm yettiğince, Gelincik’in eksik yerlerini kendi canımla tamamlayacağım," dedi.

Ve sonra köylerde düğün kuruldu.
Davullar dövüldü, gelincikler gibi kırmızı yazmalar takıldı.
Gelincik kırmızı yazmasıyla süzüldü meydana, Menekşe alnındaki terle, yüreğindeki sevdayla elini tuttu.

Nikâh kıyılırken, Gelincik’in dedesi gökyüzüne bakıp dua etti:

"Ey Yüce Dağların Rabbi,
Bu sevdayı daim eyle."

Yıllar sonra bir gün, Gelincik başını eğip Menekşe’ye usulca sitem etti:

"Şu halime bak Menekşe...
Hayatımda ilk defa birine yazdım, kalbimi açtım...
O da sana oldu.
Bir bak, şimdi ne hâldeyim."

Menekşe, dizlerinin üstüne çöktü.
Sesi titreyerek fısıldadı:

"Gelinciğim...
Gamına gam, hüznüne hüzün olurum.
Sen kırıldıysan ben diz çökerim.
Sen ağlıyorsan ben canımdan geçerim."

Gelincik gözyaşlarıyla onun alnına dokundu:

"Ben senden kırılmadım, Menekşe...
Ben, senden sevildiğim için korktum.
Çünkü insan en çok kıymet verdiklerinden incinir."

Menekşe elini Gelincik’in kalbinin üstüne koydu:

"Bu kalp senindir.
Sitem de, sevinç de, hasret de senin için çarpar."

Bugün Menekşe ilçesinin kırlarında bir menekşe ile bir gelincik her bahar yan yana açıyorsa,
bilin ki bu, sabrın, sadakatin ve gerçek sevdanın hâlâ yaşadığının işaretidir.

Kapanış.
Sevda, yalnızca güzel sözlerle değil, incindiğinde sarılmakla, kırıldığında affetmekle büyür.
Menekşe ile Gelincik’in hikâyesi, bize gösterir ki;
Gerçek sevda, en çok sabırla yoğrulur, vefayla yaşar,
ve bir ömür boyu kalpten silinmez.

Menekşe'nin kırlarında bir gün rüzgâr bir kaval sesi taşıdığında,
belki hâlâ Menekşe’nin Gelincik’e söylediği şu söz yankılanır:

"Sen ağlarsan, ben canımdan geçerim, Gelinciğim."

Not:

Bu yazı, Anadolu'nun kadim değerlerini, sevdanın unutulmaya yüz tutmuş sabrını ve vefasını hatırlatmak için kaleme alınmıştır.
Menekşe ile Gelincik’in hikâyesi, herkesin kalbinde yeşerecek bir umudun simgesidir.

Şakir DENİZ 
20.06.2025
Akdağmadeni

YAZARLAR