Bu haftaki yazımı kaleme almaya başladığımda konu ve içerik bakımından, kıymetli ağabeyim ve sayın Genel Başkanım Devlet Bahçeli Bey, yıllar önce bir konuşmasında her detayına değinmiş çok kapsamlı bir şekilde, kendine has o güzel üslubu ile anlatmış olduklarını hatırlayınca bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim.
“Değerli Dava Arkadaşlarım,
İçinde bulunduğumuz zaman kesiti, aynı zamanda kutlu davamızın üç önemli gelişmesinin yıldönümüne tekabül etmektedir.
Bunlardan ilki 9 Ocak 2019’da Ülkü Ocaklarımızın kuruluşunun 50’inci yılıdır.
Kurumsallaşma ve olgunlaşma seviyesine nice badireleri geçerek ulaşan Ülkü Ocaklarımızla her daim iftihar ettik, varlığının devamı, daha da güçlenip Türk gençliğinin sesi olması hususunda üzerimize düşen sorumlulukları harfiyen yerine getirdik.
Ülkü Ocakları Türk-İslam ülküsünün bereketli yurdu, Türklüğe mensubiyet şuuru, İslam ahlak ve faziletine bağlılık ve sadakat yuvasıdır.
İkinci olarak, tam 26 yıl önce, yani 24 Ocak 1993’te, Milliyetçi Çalışma Partisi’nin 4’üncü Olağanüstü Kongresi yapılmıştı.
Bu kongrede MÇP-MHP bütünleşmesi sağlanmıştı.
Elbette üç hilal amblemi altında partimizin ismi tekrar MHP olarak kabul ve tasdik görmüştü.
Rahmetle andığımız merhum Başbuğumuz Türkeş Bey bu vesileyle demişti ki:
‘Artık dedelerimizin azamet ve ihtişam sembolü diye isimlendirdiği şanlı üç hilalimiz, yine şerefli bir mücadelenin adı olarak tarih sayfalarına yazılan Milliyetçi Hareket ismi, 12 Eylül’den bu yana olduğu gibi, sadece gönüllerimizde yaşayan bir sevgi unsuru olmaktan çıkarak, hukuken ve fiilen de siyasi hayatımızdaki yerini alma imkânına kavuşmuştur.’
Birleşip bütünleştik, ayrılık yok, birlik var dedik, Milliyetçi Hareket Partisi’ni ülkü ve ilkelerine uygun şekilde Türk siyasetindeki onurlu mevkiine bir kez daha taşıdık.
27 Aralık 1992 Kongremizde partimizi bölüp parçalamak istemişlerdi.
Türkeş’siz bir parti planlamışlardı.
Aynı isimler 12 Eylül sonrası bu işin bittiğini, boş işlerle uğraşıldığını, gayretlerin boşuna olduğunu söylemişler, üstelik farklı siyasi partilere postu sermişler, kapağı atmışlardı.
Benzerlerine yakın bir dönemde de şahit olunmadı mı?
Yükseliş Koleji’ndeki oyunların, Türkeş’siz MHP peşine düşenlerin çok değil, birkaç yıl önceye kadar farklı isimlerle aynı tür komplolara heves ettikleri görülmedi mi?
Ancak unuttukları veya bilmedikleri bir gerçek vardı:
Bu dava dualıdır, bu dava ihlaslıdır, bu dava kutludur, bu dava şehitlerin kanı üzerinde imanlı kalplerin feragatleriyle yükselmiş, bugünlere gelmiştir.
Biliniz ki, mert kovalar, namert kaçar.
Davamıza gölge düşürenler kaçmaya mahkûmdur.
Bunlar kaçtıkça biz kovalamaya mecburuz. Bunu da seve seve yapacağız.
Acizler için imkânsız, korkaklar için müthiş gözüken şeyler kahramanlar için idealdir.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket için imkânsız diye bir şey yoktur.
Böyle bir şey kitabımızda yazmaz, yazmamış, asla da yazmayacaktır.
Türk milletine hizmet yolunda zorluk varsa aşacağız, imkânsızlık varsa mutlaka üstesinden geleceğiz.
Hep söyledim, yine söylüyorum, iman varsa imkân vardır, irade diriyse istiklal güvendedir, istikbal güvence altındadır.
Gerisi masaldır, hikâyedir, palavradadır.
Bir Türk dünyaya, inanmış bir Ülkücü asırlara bedeldir.
Allah’ın izniyle önümüzdeki yüzyıllarda da üç hilal tıpkı ecdadımızın zaferlerine mihmandarlık ve müşahitlik yapar gibi gururla dalgalanacak, Türk milletinin gelecek umudu olacaktır.
Sözümüz sözdür, başarmaktan başka seçeneğimiz yoktur.
Üçüncü olarak, önümüzdeki 9 Şubat günü, Milliyetçi Hareket Partisi’nin 50’inci yıldönümünü şölen havasında ve çok görkemli bir şekilde kutlayacağız.
50 yıla neler sığmadı ki?
50 yılda neler yaşanmadı ki?
50 yılda hangi çileler çekilmedi ki?
50 yılda sevdalar birbirine eklemlendi, gönüller tutuşup Türk-İslam ülküsüyle yandı.
Yandıkça yükseldik, yandıkça güçlendik, yandıkça hamlıktan olgunluğa geçiş sağladık.
Mücadelemiz kolay değildi, ucuz değildi, uyduruk hiç değildi.
1948’de Millet Partisi’yle başlayan doğuş, Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’yle doğruluşa, buradan da 9 Şubat 1969’da Milliyetçi Hareket Partisi’ne adım adım, aşama aşama, perde perde ulaşmıştır.
Siyasi hayatımızın yol haritasını çizen, elden ele mücadeleyi sürdüren, demokrasiye ve millete muhabbetten bir an olsun ayrılmayan dava ve siyaset büyüklerimizi, tüm şehitlerimizi hürmetle anıyorum.”
Devlet Bahçeli
24 ocak 2019
***
Ben sık sık Rahmetli Başbuğumuzun, sayın Genel Başkanımızın ve ülkücü harekete emek veren büyüklerimizin geçmiş dönemlerde yapmış oldukları basın açıklaması ve konuşma metinlerini tekrar tekrar okurum. Bunların bir çoğunu canlı dinlemiş olsam bile hatırlamak adına çok faydalı oluyor.
Sizlerde tavsiye ederim.