Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI


Nankörler...

Benim samimi ülküdaşlarım bu “cüceleri adam” bilirlerdi. Oysa ki kavga yıllarımızdan beri bilirdik ki; “ÇELİĞİN İYİSİ ÖRSÜN ÜZERİNDE ORTAYA ÇIKAR.”


-NANKÖRLER ÖNCE EKMEK 
YEDİĞİ OCAĞA HIYANET 
EDERLER!

“SEN GARİP BİR ÇİNGENESİN,
GÜMÜŞ ZURNA NEYİNE,
BİLMİYORSAN HİÇ KALKMA,
OTUR OTUR YERİNE!”

-ÇANTACI…YAPTIKLARINLA 
KÜÇÜLMÜŞSEN…LAFLARINLA BÜYÜYECEĞİNİ DÜŞÜNME!

“Çingene bakır ibrik bulmuş…
Götürmüş kalaylatmış, cebindeki 
son parayı kalaycıya vermiş.

İnsan ibriğe aşık olur mu? 
Hikaye bu ya, bizimki olmuş. 
Nereye gitse ibrik yanında..

Zamanla ibrikle konuşur, ibriksiz 
yatamaz hale gelmiş. Etrafında eski arkadaşlarından kimse kalmamış.

Bir gün ağacın gölgesinde otururken, bizim çingenenin karşısına ak sakallı bir dede çıkmış:
-Ey ademoğlu cebinde karnını doyuracak paran yok, bilirim. Para kazanmak ister misin?

Çingenenin gözleri parlamış.
- İsterim tabi beyavv, para kazanmayı kim istemez..Sen bana ne yapmam gerektiğini söyle..
- Karşıda bir çeşme var gördün mü?
- Gördüm.
- İşte o çeşmeye git, elindeki ibriğe su doldur bana getir.

Çingenenin gözleri parlamış, ak sakallıyı ikiletmeden, yerinden kalkmış nefes nefese çeşmenin yanına varmış.

İbriği ağzına kadar su doldurmuş. Koşarak Ak sakallının yanına gelmiş.

Ak sakallı ibriği baş aşağı çevirmiş. İbrikten tek damla su dökülmemiş.

-Bunda su yok ademoğlu ilk hakkını kullandın iki hakkın daha var. Koş bana ibrikle su getir.

Çingene şaşırmış ama hiç renk vermemiş. Tekrar ibriği doldurmuş getirmiş ama İbrikten yine tek damla su çıkmamış…

Ak sakallı gülmüş.
- İbrik yine boş ademoğlu..

Çingene ağlamaklı koşmaktan bitap, son hakkını kullanmış.Her seferinde ağzına kadar suyla doldurduğu ibriği, yine dolu olarak ak sakallıya getirememiş.

Ak sakallı ibriği eline almış
-Sen bunu yolda buldun değil mi?
-Evet..
-Son paranla da kalaylattın?
-Evet…
İbriğin altını göstermiş.
- Ne görüyorsun?
-DELİKKK!

Ak sakallı kaybolmuş…
Aynı anda gökten çingenenin eline süzülerek bir kağıt düşmüş.

“Delik ibrik kalaylansa, 
Faydası söyle; kime?
Adam ol, haddini bil 
Sonra düşersin dile.

Sen garip bir çingenesin, 
Gümüş zurna neyine,
Bilmiyorsan hiç kalkma 
Otur otur yerine!”
                 *****
Boş hatta bomboş laflar, yalnızca 
çantacı musallat gibi bomboş 
kafalardan çıkar!

Bu tipler için Şadi Şirazi der ki;
“Yaptıklarınla küçülmüşsen, 
laflarınla büyüyeceğini düşünme..”

LİDERİMSİ KİBİR...Kendini  beğenme ve bir nevi hastalık belirtisidir. Bu ya aşağılık duygusu denilen bir saplantının değişik bir biçimde tezahürü  veya cehaletin, aldanmanın bir sonucudur.

Ülkücülük:
“EDEP ve Gönül Seferberliği ile SEVGİ” üzerine inşa edilmiştir. Temeli Türk Töresidir. Türk Töresinde “kadim dosta” kötü sözler söylemek yoktur. Hele de müşterek bir mazi var ise..

Ancakkk…Aksakallı Atalar ki:
“GÖNÜL SOĞUK SÖZ DUYMUŞ,
KIRK ADANA YAZI GÖRSE ISINMAZMIŞ.”

Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi:
“-Sana olan kızgınlığım geçer de, kırgınlığıma çare bulamam”

Deriz ki;
İNSAN GÜVENDİĞİNİ SEVER. 
GÜVENİN BİTTİĞİ YERDE, 
SEVGİ DE KUŞ OLUP GİDER.

“Et-tekrârü ahsen velev kâne 
yüz seksen."(Tekrar etmek en güzeldir, 180 kere de olsa!) noktasından hareketle tekrar edersek;

ÖNCE REFÎK…SONRA TARÏK”
(Önce yoldaş, sonra yol) denilerek, yola çıkacağımız insanları dikkatli ve rikkatli seçmemiz tembihlenir.

Çünkü insanı;
“-İNSANI, YOL DEĞİL, YOL ARKADAŞLARI YORAR.”

Canlar…
Size güven vermeyen ÇANTACI GİBİ kişilere güvenerek yola çıkmayın, inandıklarınızla yola çıkın.

Aplaları gibi bunun da sesi bir süre sonra kesilecek. Bunu bildikleri için ruhsal çöküntü devresinde hezeyanlar kusuyorlar.

En fazla şehit verdiğimiz, İşkenceci Pol-Der’li Başkomiser Piç Ahmet’in yakın arkadaşı Zeydan’ı Adana’ya hemde Büyükşehir’e Belediye Başkanı yaptınız…UNUTMADIK!

Çocukluğumdan beri bilirim ki;
mazgallar arasından lağıma düşen fırıldaklar eskisi gibi güzel olmuyor.

Zilletli bir yükselişin bilinen akibeti sadece düşüş değil, ani ve acıklı bir ÇAKILMADIR!

Kutlu davaya ihanet edenler buna müstahaktır.

Dualı ve şühedalı bir kutlu hareket olan gençlik sevdamız Üç Hilal’e ihanet edenlerin sonu ne acı ve ne rezilcedir.

Çantacının müdüre hanımı görevini layıkıyla yaptı, kesesini doldurdu ve "şimdilik" gitti...

Siyasi geçmişine bakıldığında karıştırmadığı,fitne sokmadığı yer yok! Misyonu buydu…

Maalesefff…Cenaze namazlarında bile…Kardeşi, kardeşe düşman etti ve defolup gitti!

Beddua etmesini sevmem. Ama derim ki; Vakıfnamelerin girişinde/ önsözdeki Allah’ın gazabına uğrar inşallah.

Allah bize bunları tek tek seyr-i  alem yapacak.! Biz de ibretle izleyeceğiz sonlarını.

Çantacı Gürcü Musallat gibi…Diline 
sahip olmayanı şeytan her sahada 
oynatır. Büyük bir uçurumun kenarına 
getirir, yüzüstü yuvarlar, felakete 
sürükler.

Dile vatan sevgisi ve ahlak dizgini vurulursa dünya ve ahiret saadetine kavuşur.

Başıboş bırakılırsa zarardan zarara girer.

“İki şey aklın eksikliğini gösterir:
-Konuşulacak yerde susmak,
-Susulacak yerde konuşmak”
demiş Sadî ŞİRAZİ…

Gerçek düşmanlarıyla kavgaya KORKAN ÇANTACILAR, “kadim dostlarını” düşman yaparlar ve ne yazık ki onlarla kavga eder duruma gelirler.!

NANKÖRLER ÖNCE EKMEK YEDİĞİ OCAĞA HIYANET EDERLER!

-İhanet ettikleri yere en şiddetli saldıranlar bunlar olur, ihanetlerine haklı bir gerekçe(!) oluşturma kaygısı ve çabasına girerler.

-Bunların dönüş yolu kapanmıştır aramıza yıkılması imkansız olan duvarları kendi ihanetleri ile örmüşlerdir.

Benim samimi ülküdaşlarım bu “cüceleri adam” bilirlerdi.

Oysa ki kavga yıllarımızdan beri bilirdik ki;
“ÇELİĞİN İYİSİ ÖRSÜN ÜZERİNDE ORTAYA ÇIKAR.”

Her fırsatta söylediğim gibi…Yine üstüne basa basa söylüyorum ki;
-BİR KERE SATAN YİNE SATAR, 
YİNE SATAR, YİNE SATACAKTIR!

Hz. Pir Mesnevi’de der ki;
“İKİ ŞEY MÜHİMDİR…
*Birincisi Okyanus gibi bol
HAYSİYET,
*İkincisi elif gibi dimdik
ŞAHSİYET.!”

DEVLET BEY...Bu konuda nede güzel söyler:
“-Bakarsınız büyük dava adamı pozu verirler. Gerçekte koca bir hiçtirler.! İşlettikleri DEDİKODU ŞANTİYESİ, kaynattıkları FİTNE KAZANIDIR.!

Ankara’da üniversite yıllarımdan beri zaman ve mekanda inandım ki ve emin oldum ki ucuz insanların üstüne kurulan hayaller bize pahalıya patlıyor.!

Hayatta en büyük “isrâf” hak etmeyenlere verilen “değer”.!

Bugün ülkücü olmayanın dün 
ne olduğunun bir önemi yok.!

 

 

ÜLKÜCÜ HATIRALARA 
HÜRMETKÂRIZ.. ANCAKKK.!
Fikrini ve iradesini başka mecralara kiralamış ve BAŞINI KUMA SOKMUŞ olanların sözü de kendisi de muteber değildir.

Ülkücü kavramıyla esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.

Kendi parti grubunuzda ve fiyasko meydan mitinglerinde  kininizi  kusmaya devam edin bakalım. Elbette bu süreç de geçecek. 2028 genel seçimleri hızla yaklaşmakta… Hem Taş Medrese’de hem kışladan biliriz ki…”SAYILI GÜNLER BİTMEYE MAHKUMDUR!”

“Ve la galibe İllallah”... 
Galip olan sadece Allahtır.! Herkesin bir planı varsa Allah’ın da vardır. Kul hesabının üstünde kutlu bir hesap vardır.

Liderimi tanır, Liderimi bilirim. Teşkilatımı bilirim..Devlet Beyimize inancım tamdır. O ne derse ona inanırım…Gerisi "lafügüzaf" yani rahatsız edici gereksiz boş laf…Cenab-ı Allah Devlet Bey’e güç kuvvet versin. O'na karşı haddini aşan herkes hasmımdır.

Hasbelkader Milliyetçi-Ülkücü Hareket’te yer bulan, bu vesileyle itibar kazanan, makam ve koltuk ikbaliyle çevre yapan ve saygı kazanan, bir avuç kendini bilmez ahmağın ileri geri konuşmaları her şeyden önce edepsiz bir hezeyandır..

CHP’ye yanaşmış ve CHP’ye yapışmış bu ilkesizlerin hariçten gazel okumaları boş varilin çıkardığı ses kadar anlamlıdır..

Esasen fazilet ve fikir sahibi olmaksızın sığındıkları camiamızda kurnazca kendilerini saklayan, köşe bucak dedikodu yapanların maskesi düşünce aramızdan sıvıştıkları hepinizin bildiği ve yaşadığı bir gerçektir..

Başkalarının atına binenlerin bize seyislik taslaması utanmazlıktır..

Bir zamanlar DEVLET BEY’E “sadakat naraları” arkasına sığınarak Sevgili Peygamberimizin “Ebu Fasık” adını verdiği fitne-münafık EBU AMİR rolüne soyunanlarıda  Ülkü Ocakları’nda  yetişen ve Aziz Türk Milletinin “erken uyarı” sistemi olan ülküdaşlarımla birlikte üzülerek izliyoruz.

Durumunu çıkarına göre ayarlayan bazı siyasi bukalemunlar var ki şühedalı-dualı kutlu Üç Hilal’in “dışında” olmaları daha hayırlı olmaktadır ve olmuştur.

Çünkü bu kutlu dava gönül davasıdır; makam-menfaat işi değildir.

Mesele elinle BOZKURT işareti yapmak değil.! Asıl mesele...O işareti yaparken yüreğinde hissettiğin SEVDANIN TADINA VARMAKTIR. Asıl olan söz dili değil, hal dilidir. Konuşmaktan çok yaşamaktır.

Sadakat, sevginin muhabbetin mayasıdır. Fikri mayası bozuk olanın sevgisi şaibelidir, çökmüştür.

Allah sadık ve sıddık kullardan olmayı nasip etsin. Ülkücü gönüllerden düşürmesin.

BİZ KİMSEYİ YARI YOLDA 
BIRAKMADIK, HERKES 
MENFAATİNİN BİTTİĞİ 
NOKTADA İNDİ.

CHP’nin kayığında İP olanlarla mağlubiyetin pençesinde zafer nutku atanların sadece cemayüz evvellerini değil, ciğerlerinin kaç okka olduğunu da gayet iyi biliriz..

Devlet Bey’in el eteğini  öpmekten başlarını dahi kaldıramıyanlar Türk ve Dünya siyasetimize en küçük katkı vermiyorlar, veremiyorlardı..

Kedinin ayna karşısında kendisini aslan görmesi neyse, bunların durumu üç aşağı beş yukarı aynısıdır..

Korkak Çantacılar gibi…
Hayatıyla haysiyeti ters köşe olmuşların bize anlatacak, bize aktaracak, bize güzergah tayin edecek bir şeyleri olamaz.!

Son 50 yılın tecrübesi ile deriz ki:

Sırtlarına “MHP muhalefeti” yaftası asılan ancak MHP Camiası ile alakası kalmayan rahmetli Başbuğumuz Türkeş dahil bu kesime bir türlü lider beğendiremediğimiz müzmin muhaliflerin “tarihi ve psiko sosyal” incelemesi  yapıldığında görülmektedir ki bu da bir “fitne ve bozgunculuk” hareketidir.!

Çünkü bunlar “Ülkücü” olmayı  öğrendiklerini sandıkları rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’ten bu yana CKMP ve MHP Genel Merkezine başkaldırmayı alışkanlık haline getirmişlerdir.

Doğru olan şeyleri dahi yanlış görüp göstermek, bunların alışkanlıklarıdır.

Ömürleri… Devlet Bahçeli ve MHP düşmanlığıyla geçmiş, gezmedik parti bırakmamış, siyasi rakipten ziyade 12 Eylül öncesi ülküdaşlarımızı hedef gösteren sürekli düşmanlarımızın safından bize saldırmış bu kişilere, değer yüklenmesi akıl tutulmasıdır.

Mevcut bulundukları parti yerine “Eski MHP’li, Ülkücü Bakan, Ülkücü Efsane” sıfatları verilmesi şühedalı ve dualı kutlu harekete hakarettir.

MHP hangi noktada durduysa, 
bunlar bugüne kadar hep karşısında durmuşlar, “MHP başarısız olsun” diye her türlü düşman oluşumda yer almışlar, MHP hakkında akla-hayale gelmeyecek kara propaganda yapmışlardır.

OYSA Kİ;
-BİR DURUŞU OLMALI İNSANIN,
-BİR BAKIŞI, BİR ANLAYIŞI, 
-BİR AŞKI, BİR DAVASI OLMALI.

Daha ilk kelamında dava cehaleti ortaya çıkan, ezberlediği cümleleri yüksek ses tonuyla söylemeyi marifet sanan,hak hukuk bilmez, tarih okumaz , ilmihalden ve gıybetten habersiz, dava, düstur bilmez zübüklerin hal ve hareketlerini Ankara’da daha üniversite yıllarımda tasvip etmezdim.

Bunlar artık ruhende bedenen de bizden yani nazlı Üç Hilal’den koptular.

Bu yüzden gözümden, gönlümden düşen düşene. Rahmetli Osman Bölükbaşı'nın  dediği gibi "dostları göğsüme göme, göme sinem;
KARACAAHMET Mezarlığına dönmüştür.

Kimlerin kuru yaprak misali nerelere savruldukları artık bu saatten sonra bizi ilgilendirmiyor.

Bugün MHP'ye saldıranların hepsi dün PKK'nın desteklediği kılıçartığı zillet ittifakına oy verdiler! NET…

Okur-yazar bile olamayan sade bir vatandaş İRFAN ve İTİDAL sahibi olabiliyor ama YARI AYDINLARIN ise bilgisi de yok, irfan ve itidalide yok.

Büyük Türk şairi Şehriyar ne güzel söylemiş;

“Gurt gurtnan dolaşır, itler it inen, 
Gurt şikarnan doyar, itler küt inen, 
Heç elden özgeye gardaş olar mı? 
Oğuz Atam bizi görse neyliyer, 
Dövüner dizini helak eyliyer, 
Heç elden özgeye gardaş olar mı? 
Yılandan, çiyandan yoldaş olar mı?”

MHP;Türkiyenin geleceğinde artık tam ve kesin söz sahibi olacaktır İnşaallahh. Zira kader gayrete aşıktır. Üç Hilal’i güzel günler-yıllar bekliyor Allahın izniyle.

Merhum Seyit Ahmet Arvasi
der ki;
“Milliyetçi Hareket, küçük parti hesaplarında değil, bütün parti  ve politikalara yön veren milli ve mukaddes bir aksiyondur.”

Bugün görülüyor ki  yakın tarih Arvasi Hocayı HAKLI çıkarmıştır.

Ulu Çınar Üç Hilal;
Türk Milletinin devşirme değil mayasıdır. GÖNÜLLER DE BU MAYA TUTMUŞTUR.

Mayası sağlam, manası engin, maksadı göz kamaştırıcı olan ihlaslı yükselişler ezeli bir sevda ebedi sevenle buluşur.

Üç Hilal...Türk Milletinin devşirme değil MAYASIDIR…Gönüller de bu maya tutmuştur.

Bu mayanın bozulması-ekşimesi-bitmesi mümkün değildir. Boşuna uğraşmayın.

Çünkü Üç Hilal anamın her sene Adana/Yavuzlar’da bahçelikli ev duvarının dibine ektiği bir yıllık-kısa ömürlü SARMAŞIK değil ulu çınardır.

Türk Milleti, kendi selametini, kendi beka kaygısının teminatını MHP’de görüyor, MHP’yi en önemli siyasi güvencesi olarak görmeye devam ediyor.

Başbuğumuzun dizi dibinde yetişen Lider Devlet Bahçeli’de der ki;

“Benim yol arkadaşım;
-Haramı helâli bilen,
-Ülküdaşını kollayan,
-Çizgisinde net olan,
-Allahtan korkup kuldan utanan,
-Fitne, fesat işlerle uğraşmayan, 
-Teşkilatın  emrinde olandır..”

İnsanlar gelir-geçer. Ancak kurumlar hele, hele kuruluş amacı "Türk Cihan hakimiyeti mefkuresi" olan ve Türk Devlet geleneğine bağlı kalan köklü teşkilatlar ilelebed KALICIDIR.

Turan Coğrafyasının yegane ümidi olan Üç Hilalli MHP bizim için sadece siyasi bir parti değildir. Onun çokkk ötesinde bir anlamı ve vazgeçilmezlik ruhu vardır.

Çünkü bu KUTLU HAREKET Türk Milletinin sigortası ve erken uyarı sistemidir. Yarım asırdır hep HAKLI 
çıkan KUTLU harekettir.

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER

4 Temmuz 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK

YAZARLAR