-YILDA KURBAN BİR OLUR…OYSA
BEN HER GÜN KURBANIM SANA.
-VATAN VE BAYRAK SEVGİSİ
Vatan ve bayrak hastalığı diye
bir hastalığımız vardır…
Derim ki;
-Ben bu derdimden hoşnutum.
-Benim derdimin ilacı, derdimin
kendisidir.
“Hubbül Vatan-Minel İman”
Vatan sevgisi imandandır.

Unutmayınız ki Cehennem…Vatan aşıklarını ağlatan merhametsiz fanilerle doludur.
Bu mübarek Anadolu toprakları yüzyıllardan beri Haçlı ve Moğol istilasının hedefi olmuştur.
Ancak Türk Milleti bu kahraman evlatlarının vatan sevgisi ve milli şuuru ile gerektiğinde canları pahasına savunmuşlardır.
Vatanseverliğin en büyük hasletlerinden biride Şanlı Bayrağımıza ve İstiklal Marşına duyduğumuz sevgi ve saygıdır.
İstiklal Marşının söz ve bestesini beğenmeyenler M.Akif’in sağlığında da Milli Marşımızı değiştirmek isteyenler oldu.!
Bunlar Akif-Fikret çatışmasında Fikret’in ruhuyla yaşayan, inançlara söven zavallı zangoçlardı.
“Şinanay yavrum şinanay nay…”nakaratlı bir türküyü, hep bir ağızdan güle-oynaya söyleyebiliriz.
Ama hiç birimiz ondan İstiklal Marşımızdaki o muhteşem ruhu hissedemeyiz.
Kendine yabancılaşma; milli ölçüyü kaybetme demektir. Milli ölçüyü kaybeden kimse hem iç hem dış politik olayları, kendi milletinin menfaatlerine uygun ayrıntılı düşünmeyen adam demektir.!
Türk oğlu Türk Prof.Dr. Şair Bahtiyar VAHAPZADE der ki;
“İslam Devletlerinin ve yeni kurulan Türk Cumhuriyetlerinin milli marşlarını dikkatlice inceledim. Gördüm ki, içlerinde en güzel, en muhteşem milli marşı Türkiye Türkleri söylüyorlar.”
Bayrağımıza ve İstiklal Marşımıza karşı çıkanlar, marşın içinde yer alan;
“Kahraman ırkımız-vatanımız-hür yaşamak-ceddimiz-yaradanımız-mabedlerimiz-ezanlarımız-dinimiz-cennetimiz-şehitlerimiz....” gibi kelimelerden ve bu kelimeleri ifade ettikleri kültür köklerimizden “katiyyen hoşlanmayan” kalpleri mühürlü insanlardır.
Cenab-ı Allah vatanını seven aşıkları sever.
Bu yüzden sadece mazlumun değil aşığın bedduasından sakınınız.!
Nasıl bir fıtrattır bizimkisi bilmem ki...
Vatana/bayrağa kem göz değince kem söz söylenince:
-Göz doluyor,
-Yumruk sıkılıyor,
-Kılıç kınında kıpırdıyor,
-Bu asil kan damarlarda ayrı bir deli akıyor.
VATAN ŞAİRİ Namık KEMAL haklı;
“Fıtrat değişir sanma bu kan yine
O KANDIR.!!”
Milli şairimiz M.Akif’in en çok önem verdiği, durmadan işlediği konulardan birisi de milli birlik ve beraberlik ruhudur.
Çünkü ona göre bir milleti bölmeden, parçalamadan yok etmek mümkün değildir.
Altaylardan, Tuna’ya koca bir yükü sırtlamış bir milletin evladı olarak GAFLETİ gördükçe üzülüyorum.
Bugün “beka sorunu yoktur” diyenler ne bölgemizdeki gelişmelerden ve ne de dünyadaki gelişmelerden bi haber zavallılardır.!
Gaflet ve dalalet içindeki devlet adamları “devletin beka sorunu yok” diye diye devletin sınırları 1699 Karlofça Antlaşmasından 1921’de Sakarya Nehrine kadar çekilmiş, küçücük bir Anadolu’ya sıkışıp kalmışız.!
A BE MORE…BİLESİNİZ Kİ...
Artık Anadolu Türk’e dar geliyor.!
Dünyanın kilit taşının üzerinde oturuyoruz. Tarihin, coğrafyanın, inançlarımızın ve ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır.
Dualı ve şühedalı mübarek Anadolu topraklarına ihanet edenlerin sonu ne acı ve ne rezilcedir.
Allah bize bunları tek tek seyr-i alem yapacak. Bizde ibretle izleyeceğiz sonlarını.
-Peki bu hain terör olayları yeni mi?
-Yooo… bin yıldır yani Malazgirt’ten beri var!
Atalarımızın Anadolu'ya ayak basmasından bu yana terörle mücadelemiz devam ediyor.
Yarın da devam edecek. Zannetmeyin ki sadece yakın zamanda oluyor.
Terör belası bin yıldır başımızda, yarın da olacak. Tarih bunun şahidi.
Batınî terörü Selçuklu sarayına kadar girdi. Vezir Nizamü'l Mülk'ü şehit ettiler.
Devlet Haşhaşi terörüyle az uğraşmadı.
Hasan Sabbah Alamut'ta teröŕ devletini kurdu. Selçuklu nizamını karıştırmak için her yolu denedi.
Anadolu'yu yurt edinen Türkmen Babaî isyanlarıyla çok uğraştı, güçten düştü.
Osmanlı, Celali başıbozuklarıyla bir asır mücadele etti.
Celali eşkiyasının defteri dürüldükten sonra bu sefer de Balkanlar kaynamaya başladı ve “Şark meselesi” yani Türk’ü geldiği yere geri gönderme projesi, Batılı devletlerin özellikle Rusların Slav ırkına hamilik yaparak İstanbul'u işgal, Ayasofya'nın kubbesine haç takma ve sıcak denizlere ulaşma arzusuyla harlanarak yürürlüğe kondu.
Önce Mora'da isyanı patlak verdi. Yunan Kutsal Haçı kaldırarak ayaklandı. ABD'nin bile yardımını aldı. Bölgede ne kadar müslüman Türk varsa katlederek bağımsızlığını ilan etti.
Sırplar isyan etti. Ardından Bulgar Kutsal Haç altında isyana kalktı.
Avrupa kamuoyunun desteğini alabilmek için Bulgar isyancılar Müslüman-Çerkez kıyafetiyle işinde gücünde Bulgar köylerini bastılar. Terörün, tedhişin, başıbozukluğun her yolunu denediler.
Avrupa devletlerinin desteğini alan Rusya Tersane konferansıyla Osmanlıya ültimatom verdiler.
Ardından 93 Osmanlı-Rus harbi çıktı. Bulgar bağımsızlığını ilan etti.
Ermeni Terör örgütleri Hınçak ve Taşnak boş durur mu? Onlar da Rus ve Avrupalı devletlerinin desteğiyle en zor zamanımızda 1.Cihan Harbi sırasında isyanlar çıkardılar.
Daha öncesi Sultan Abdülhamit Han'a suikast düzenlediler. Banka bastılar...
Ancak Rusya'da ihtilal olunca hevesleri kursağında kaldı.
Bütün bu hadiseler Osmanlının gücünü her açıdan tüketmişti. 1.Cihan Harbi sonrası yaşananlar hepimizin malumu.
İstiklâl Harbinden sonra küllerimizden yeniden doğduk.
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduktan sonra terör mahiyet değiştirdi. Ideolojik sosyalist sol terör Türkiye'yi kasıp kavurdu.
Daha sonra etnik bir hal alarak PKK terörüne dönüştü ve biz 40 yıldır bu terörle uğraşıyoruz.
Bu da yetmedi Fetöcü hainler devletin milletin kılcal damarlarına sızarak PDY kurdular. Ancak 15 Temmuzda hevesleri kursaklarında kaldı.
Suriye ve Irak’ta PKK/PYD terörünün hamisi,finansatörü, lojistik destekçisi ABD'dir.
Türk Silahlı Kuvvetleri ABD destekli saldırılara sessiz kalmıyor! Gerekli cevabı veriyor Allah’a şükür…
Ancak sosyal medyada şehit olan askerlerimizin evleri paylaşılarak Türk Devletinin şehitlerimize gerekli ihtimamı göstermediği, şehit olanların sadece fakir ailelerin çocukları olduğu şeklinde bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Böyle bir algının kabul görmesi terörle mücadelemizi sekteye uğratır.
Terörle mücadelede sadece fakir ailelerin çocuklarının görev aldığı algısı öncelikle bu görevi seve seve yapan Mehmetçiliklerize bühtandır.
Şunu iyi biliniz ki Canlar…
Bu ulvi faaliyet sadece parayla yapılacak bir iş değildir. Milli ve manevî duyguları zayıf olanlara dünyanı parasını verseniz bile bu görevde yer almazlar…
Demem o ki bu tür paylaşımlar terörle mücadelemize sekte vurur, başka bir
işe yaramaz.
SÖZÜN ÖZÜ CANLAR….Milli tarih hainleri unutmaz.! MİLLİ VİCDAN ülkesine ihanet eden hainleri tarihin çöplüğüne atar, onları cezalandırır.
Çünkü şehit kanları ile yoğrulmuş bu mübarek Anadolu toprakları hainleri sevmez ve ilk fırsatta hesabı keser.!
Bir gün ülkemizde hainlerin hiç değilse daha az olduğunu görebilmek ümidiyle desek de…mümkün değil!
Çünkü…Atalarımız Çağrı Bey ve oğlu Sultan Alparslan çadırlarını sırtlanların yolu üzerine kurmuşlardır.
Dünyanın “kilit taşının” üzerinde oturuyoruz. Tarihin, coğrafyanın, inançlarımızın ve ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır.
Geçmişin ne kadar derinine inebiliyorsak geleceğin ufkunu, daha da ötesini o kadar görebiliriz.
İşte bu sebep ile…
Tarihi olayları okumazsak Canlar;
-Sana ne söylenirse ona inanırsın,
-Hep başkasının sana sunduğu hayatı yaşarsın,
-Başkalarının doğrularıyla yaşamak zorunda kalırsın,
-Seni herkes kandırır.
-Ama sen bunların hiçbirisini fark etmezsin bile...
Anadolu’yu fethedenler, Malazgirt Savaşına katılan Oğuz Beylerinin torunlarıdır…Rahmetli Necdet SEVİNÇ ağabeyimiz gerçeği ne de güzel tespit eder ve haykırır:
“-Anadolu’nun tapusu, Malazgirt’le başlayan süreç içinde Türklerin eline geçmiştir. Bu tapuda Türk Milletinin evlatlarından başka, Allah’ın hiçbir kulunun hakkı yoktur! Cumhuriyet Türkiyesi’nin tapusu da öyle! Anadolu nasıl Türk ırkının evlatları sayesinde vatanlaştırıldı ise Türkiye Cumhuriyeti de Türk evlatlarının kanı sayesinde kurulmuştur.”
Kelamımızı güzel bir dörtlü ile bitirelim;
“Allah bize yar olsun
Turan iller var olsun
Bir turkuaz şafakta
Türkiyem bahtiyar olsun.”
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
13 Temmuz 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK